Japonya Mimarlar Enstitüsü (JIA) ve Japonya Asismik Emniyet Organizasyonu (JASO), ilki Kobe Depremi’nin ardından yayınlanan “Mimarlar İçin Depreme Dayanıklı Tasarım” el kitabının yenilenmiş versiyonunundan bugün bilgi paylaşmaya devam ediyoruz.
Serinin 2. yazısı olan bu içerikte kitabın Toplumsal Gelişim ve Depreme Karşı Tedbirler hakkında ele aldığı meseleleri önemli bulduk. Kitap bu bölümde binaların ve toplumun birlikteliğine sosyal bir değer olarak vurgu yapıyor, bu vizyona göre depreme dayanıklılık için neler yapılabileceğini tekrar masaya yatırıyor.
Bir bina kendi değerini “toplum” dediğimiz kamusal unsurla sürdürür. Toplumsal kullanıma entegre edilmiş bir yapı sakinlerine daha nitelikli bir yaşam vaadeder ve sosyal katkıda bulunur. Binalar ve topluluklar inşa etmek, “toplumsal gelişimin” en önemli hedeflerinden ve iyi bir toplum, yalnızca günlük yaşamı iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda bize güvenlik de sağlar.
Binalar toplumla birlikte var olur
Binaların kentlerin yaradılışı için kilit bir unsur olduğunu söylemeye gerek bile yok, binanın konumuna ve amacına göre sonsuz bir çeşitlilik var. Herhangi bir büyük şehirde merkezde bulunan binalar banliyö alanlarından farklılaşır. Taşra kentlerinde binalar çevreye ve iklime yanıt verebilir ve bölgesel – tarihsel özellikler gibi genellikle benzersiz ve karmaşık çeşitli faktörleri yansıtır. Dahası, tarım köyleri, dağlık köyler ve balıkçılıkla uğraşan köyler hatta tesisler bile kendi yapısal karakterine sahiptir. Tüm bu binalar, karayolları ve demiryolları dahil olmak üzere ulaşım olanakları ile su temini ve kanalizasyon sistemleri gibi kamu hizmetlerine bağlı olarak var olurlar. Buralar aynı zamanda altyapı mühendislikleri, toprak dolgular ve rüzgar kesici ormanlarla korumaya alınırlar. Binalar ülkedeki vatandaşların her birine ekonomik ve sosyal hareketlerini destekleyen toplumsal bir değer taşır, şehirler ve doğa dahil olmak üzere yakın ve daha büyük çevreleriyle uyum içinde en iyi şekilde işlev görürler. Toplumu inşa eden binalar evleri, hastane, idari yapı ve okullar gibi kamusal çeşitlilikleri ve üretim mekanlarını yaratarak çeşitlenir. Mimarların bu tür binaları gündelik koşullarla temellendirseler de, aynı zamanda binanın çevresi de dahil olmak üzere toplumun bir bölümünü tasarladıklarını ve bir bina tasarlamanın bir “topluluk geliştirme” eylemi sunduğunu unutmamaları gerekiyor. Büyük Hanshin-Awaji Depremi ve Büyük Doğu Japonya Depremi’nin yol açtığı hasara bakıldığında, binaların altyapıya ne kadar bağlı olduğunu anlayabiliriz. Neticede tek bir binanın depreme dayanamayacağı ortaya çıkmış, bir toplumun afet önleme kapasitesi sorgulanmaya başlanmış. Bu yüzden kitabın bu bölümünde mimarların yalnızca topluluk içinde var olabileceğine ve bu nedenle mimarlar topluluk gelişimini ele alması gerektiğine vurgu var.
Afet riskini anlamak üzerine notlar
Bir binanın temel performansları arasında, Japonya Bina Standartları Yasası sistemine göre güvenlik endeksleri belirlenir. Buna ek olarak, sosyal faktörler gibi etrafı kapsayan doğal çevrenin de hesaba katılması şart. Başka bir deyişle mimarlar, topluluk anlayışına dayalı binalar tasarlamalı, yani mimari tasarımı topluluk gelişiminin bir parçası olarak ele almalı.
Büyük Hanshin-Awaji Depreminden bu yana, birçok belediye afet önlemlerine ve politikalarına odaklanmış, özel bölümler kurmuş ve şehir planlaması, sosyal refah ve eğitim dahil olmak üzere afete karşı önlemleri farklı perspektiflerden ele almış. Buna rağmen Büyük Doğu Japonya Depreminde, tsunaminin muazzam gücü, deprem ve ardından gelen yangınlara ek olarak, birçok yaşamın yanı sıra toplulukların kendilerine de yıkıcı hasar bırakmış. Bu noktada tek bir bina için alınan güvenlik önlemleri bir depreme karşı koyamayacağını anlamak gerek, tasarımcılar olarak doğanın müthiş gücü karşısında alçakgönüllü olmak gerekiyor. Jeolojik inceleme ve zemin anketi depreme karşı dayanıklı tasarımlar için geleneksel kalan yaklaşımlarda temel bir konu. Lakin tüm bunlara ek, birçok farklı doğal afet türü için kapsamlı afet önlemleri ile birlikte binaların güvenlik tasarımı gerekiyor. Büyük Doğu Japonya Depremi sırasında, Japonya’nın bazı bölgeleri güçlü tayfunlardan ve kasırgalardan kaynaklanan toprak kayması hasarına maruz kaldı. Ayrıca, kentsel alanlarda son zamanlarda meydana gelen sağanak yağışlar, ölümlerle sonuçlanan büyük sel hasarına neden oldu. Bu olaylar, toplulukların bu öfkeli doğal unsurlara karşı koymaya gücünün yetemeyeceğini açıkça ortaya koydu. Daha sonra pek çok belediye, yalnızca deprem riskleri değil, aynı zamanda afet riskleri de dahil olmak üzere, “toplum”un riskleri hakkında kapsamlı bir şekilde değerlendirilmiş bilgi yayınladı. Mimarların bu tür temel bilgileri doğru bir şekilde anlamaları ve uygulamalarına dahil etmeleri çok kritik.
Mimari tasarım yoluyla olumlu topluluklar geliştirmek
Depreme dayanıklı yapı tasarımı konusuna geleneksel bakış sadece tekil bir yapının strüktürel tasarımına odaklanır. Bununla birlikte, Büyük Doğu Japonya Depreminden bu yana, binaların ve kasabaların konumları, afetler sırasında tahliye rehberliği ve geçici barınma açısından zayıflıklar dahil olmak üzere, restorasyonla ilgili çeşitli konular vurgulanmış. Bu, mimarların mimari tasarıma, çevredeki alanların bir doğa ve tarih, kültür ve ekonomi kompleksi olarak çevresel özellikleri yeterince anlayarak yaklaşmasının öneminin altını çiziyor. Mimarlardan toplum gelişimini odağına alan tasarımlar beklendiği aşikar. Bu maksatla, “belirli bir arazi”nin ötesindeki çalışmaları incelemek gerekli hale geliyor. Araziyi çevreleyen en az birkaç bloğu inceleyerek, komşularla ilişkileri ve okullara, parklara giden yolları çalışmayı ve şehir peyzajlarındaki uyumun farkında olmayı kapsayan binalarla ile birlikte olumlu bir topluluk geliştirmek için çaba gösterilmeli. Yalnızca tasarıma yönelik bu tür bir tutum, binaların ve kasabaların sosyal varlık değerini artırabilen bir “topluluk geliştirme” tarzı oluşturabilir.
Mimarlar, mühendisler ve çeşitli uzmanların işbirliğiyle hazırlanan kitapçık, deprem sırasındaki hasarın konsept, tasarım ve inşaat teknikleriyle nasıl azaltılabileceğini ele alıyor. Hazırlanan el kitabına ücretsiz olarak buradan erişebilirsiniz.