Amal Nabhan, Basma Hossam El-Abbady ve Farah Fayad, 2023 Ulusal Kampüsünü Yaşat Konsept Yarışması'nda birincilik ödülü kazandı.
Küçükçekmece ilçesi İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde yarışma projemiz alanı olup o bölgeye analiz çalışmaları başlatıldı. İlk olarak kampüsün genelinden bahsetmek istersek, 19. yy’da Osmanlı Devleti döneminde Ziraat Mekteb-i olarak açılmış olup uzun bir tarihi süreci var olan, aşırı bitki ve eski olan ağaç çeşitliliğine sahip bir yer, girişinde rektörlük binası, ortasında (yarışma alanına dahil) dilek kafe ve korunan çeşme kampüsün tarihi değerlerinden sayılır ve korunur.
Proje alanı ise eğitim ve sosyal binaların arasında yüksek, deniz görülen güzel manzaralı ve rahatlatıcı güneş batışı görüntüsüne sahip bir alandır, ancak kullanıcılara yapılan anket sonuçlarına göre yaklaşık 22.000 metrekarelik manzaraya bakan bir alan aktif bir şekilde kullanılmadığını, sadece binaların arasında geçiş amacı ile kullanıldığını, odak noktaları veya oturma ve buluşma mekanları az olduğunu, ve aktivite noktaları hiç olmadığını tespit edildi. Alan yaklaşık sadece yeşil çimen ve sert zeminden oluşmaktadır, flora çeşitliliği ortaya iyi bir şekilde çıkarılmadığını görüldü, ayrıca kampüsün tarihi geçmişini bilmeyenler vardı, sonuç olarak mekan oluşumu için 3 temel ihtiyaçlarını (algısal ihtiyaç – estetik ihtiyaç – gerekli ihtiyaç) göze alıp kullanıcı profilinden yola çıkarak tasarım başlatıldı.
Alana istenen aktiviteleri yapılan analizlere göre (sesli ve sessiz alanlar, toplanma alanları vs.) dağıtılmaya başlandı, alanın başından sonuna kadar temel geniş bir yol aksı yapıldı, aktivite mekanların arasında farklı mesafeler oluşturmak için o yol kıvrımlı düşünüldü, alandaki aktivitelere kolayca ulaşabilmek adına alanı daha dar yollarla küçük mekanlara bölündü, zemin kaplaması olarak güneş vurduğunda göze rahatsız gelen açık renkli taş yerine daha koyu çeşitli malzemelerden yapıldı ve tarihi algısı yaratmak için kent mobilyalarında yine taş, ahşap ve mermer kullanıldı, alanın başını sesli mekanlara ayırıp yer satrancı ve golf gibi oyun mekanları, açık hava sineması, esnek bir etkinlik alanı, toplu oturmalar ve tüm bunlara hizmet veren küçük bir bar köşesi yapıldı, ormana giden yolun devamı olan caminin yanındaki bir köşeyi ağaçlık yapıp kampüsteki çeşitli kuşlara (kafes kaçkını – kumru kuşu – saksağan vs.) güvenli bir ortam yaratmak adına tasarlandı ve ağaçların arasında kuş yuvaları yapıldı o köşeyi küçük bir gül bahçesi ile ayırtıldı ve yine kampüsteki çeşitli flora (misk gülü, manolya, arap yasemini, papatya ve gül çeşitleri) oraya sergilemek adına dikildi. Alanın ortasına yaklaşarak daha sakin mekanlar yapıldı, Sergi, bitki müzesi (içinde selvi ağacı, fıstık çamı, erguvan ağacı, akçaağaç, lübnan sedir ağacı vs.) , bireysel oturma alanları ve kütüphane önünde açık bireysel çalışma alanları ve o alanları bir su aksı ile ayırınca hem alanı fareh tutup hemde sesli alanlara geniş bir mesafe yaparak gürültüyü hafifletir. yapılan su, biyolojik gölet olarak tasarlanıp bitki ve faydalı bakteriler sayesinde kimyasala gerek kalmadan kendi kendini temizlenir. Kütüphanenin çevresinde yine ayırıcı eleman olarak ağaçlar kullanıldı ve aralarında üstüne oturulabilecek yükselmiş çimen, diğer tarafına da ses geçirmez camlı küçük grup çalışma odaları ve kitap okuma köşeleri tasarlandı. Manzara tarafına yaklaştıkça daha buluşma ve oturma mekanları çoğalır ve seyir alanı gelir, yemekhanenin tarafında da açık yemek alanları yapıldı,
Genel olarak:
– Açık ve yüksek olduğu için aşırı rüzgar çarpan o alana yarı açık mekanlar ve oturma elemanları yapıldı, hem gölge yapıp hem rüzgarı hafifletmek için de ağaçlar çoğaltıldı. (Gerekli ihtiyaç)
– Tüm tasarım birimleri ve kent mobilyalarında tarihi dokusunu için uygun malzemeler kullanılması ile algısal ihtiyacını karşılandı.
– Yeşil ağırlıklı bir mekan olmakla birlikte bir su aksı yapılması ve farklı yerlere çok çeşitli çiçek ve ağaç dağıtılması ile estetik ihtiyacını karşılandı.