Nesin Sanat Köyü 2018 Mimarlık Programları'nın ilki 25 Haziran – 9 Temmuz tarihleri arasında yapıldı.
Gün içinde yapılan seminerler ve atölye çalışmalarına ek olarak, bazı akşamlarda da tüm köyün katılımına açık etkinlikler düzenlendi. Erhan Vural, Bora Yerliyurt ve Kunter Manisa tarafından yürütülen Tesselasyon – Soyutlama Atölyesi kapsamında soyut düşünme ve soyut tasarım kavramları, haritalama, bir teknik olarak Euclide Geometrisi’nin sanattaki kullanımları; nokta, doğru ve düzlem ilişkileri ve bu ilişkilerin konstelasyon ve tesselasyon çalışmalarıyla mimari mekan üretiminde yeniden nasıl kurulabileceği üzerine teorik anlatımlar, uygulamalar ve tartışmalar yapıldı. Tüm bu çalışmalarla birlikte program boyunca kullanılan atölyeye, katılımcıların ve yürütücülerin kolektif çalışmasıyla mekansal bir yerleştirme yapıldı.
Oruç Çakmaklı’nın yürütücülüğünde hayata geçen Spontane Yaratıcılık Atölyesi’nde şiirin ve mimari yapıların ilişkisi, serbest çağrışımla dilsel bir yapı kurma, bu yapının mimari mekan tasarımıyla ilişkilendirilmesi grup halinde yapılan doğaçlamalarla tekrar düşünüldü. Neruda’nın şiirleri ile başlayan şiir okumaları Nazım Hikmet ve Luis Borgoise şiirleriyle devam etti. Görsel örnekler ile “land-art”ın ne olduğu, hangi kavramlardan beslendiği ve tarihte ne gibi örneklerinin olduğu anlatıldı. Katılımcıların da küçük dokunuşlar ile “land-art” yapması teşvik edildi.
Berat Çokal tarafından yürütülen Besleyici Mimarlık Atölyesi, katılımcıların fırın inşa ederek doğayla, doğal malzemelerle, özellikle toprakla yeniden ilişkiye geçmelerine olanak sağlayacak sınıf içi teorik anlatımlar ve açık hava atölye çalışmalarıyla ilerledi. Gastronomi odaklı bir izlekte tarih boyunca pişirme-yeme-içme pratiklerinin mekansal organizasyonları nasıl biçimlendirdiği, ekolojik/sürdürebilir inşa biçimleri, doğal malzemenin beslenme ve sağlık üzerinde etkileri üzerine teorik anlatımlar yapıldı. Atölyenin son gününde, katılımcılar kendi inşa ettikleri fırınlarda kendi yaptıkları ekmek ve pizzaları pişirip yediler.
Nur Yavuz’un yürütücülüğünü yaptığı Beden, Mekan ve Hareket Farkındalığı Atölyesi’nde, mekanın insan algılarını nasıl konumlandırdığı ve zihinsel/fiziksel ve psikolojik durumların nasıl etkilendiğini araştıran egzersizler yapıldı. Mekan/beden ve hareketlerimizin ilişkisini yeniden kurmaya; ses, doku, hareket, zaman, ölçek, duyular ve zihin arasındaki ilişkilere yeniden bakmaya yönelik farkındalık çalışmaları yapıldı. Genel olarak atölye “duyu”, “algı”, “beden” ve “sınır” kavramlarına odaklandı. Program boyunca kullanılan mekanda (Agora’da) kumaşlarla bedenin, bedenlerin, hareketin ve mekanın ilişkilerini ve bu ilişkilerin sınırlarını anlamaya ve algılamaya yönelik deneysel çalışmalar yapıldı.