Katılımcı, Bir Uygarlık Odağı Olarak Şehir Meclisleri Binası İçin Fikir Projesi Yarışması

Dicle Hökenek ve ekibinin Bir Uygarlık Odağı Olarak Başkanlık ve Şehir Meclisleri Fikir Projesi Yarışması için hazırladığı proje.

Başkanlık ve Şehir Meclisleri Fikir Projesi Yarışması: Stoa

“Bir zamanlar Smyrana Agorası’nın stoasında iki kişi karşılaşmış, son kent meclisinde olanları tartışıyorlardı. Hemen yanıbaşlarında bir grup insan toplanmış, hak ve özgürlükler ile ilgili derin bir sohbete dalmışlardı. İzmir’in sıcağında stoa, birçok farklı kişinin ve fikrin toplanma ve karşılaşma mekanına dönüşüyor ve coğrafya hem mekanı hem de fikirleri köklü bir biçimde dönüştürüyordu.”

İzmir’in hafızasında önemli bir yeri olan Smyrana Agorası’ndaki opus sectile’in izlerini sürerek, öneri Başkanlık ve Şehir Meclisi yapısının da bir karşılaşma mekanı olarak kurgulanması öngörülmüştür. Birbirinden farklı parçaların bir araya gelerek oluşturduğu bütünsel mekan, kullanıcıların çeşitliliğini besleyerek, katılımcı ve kolektif bir mekan üretme çabası taşımaktadır. Zaman içerisinde çoğulluğunu kaybeden ve tektipleşmiş niceliksel demokrasinin aksine, öneri meclis farklı düşüncelerin bir arada var olabildiği bir demokrasi kavramının mekanı olmayı hedeflemektedir.

Yapı, içerisinde barındırdığı kapalı kullanımlar kadar sokak, meydan ve açık alan izlerine de odaklanarak kentin içerisine eklemlenmeyi araştırmaktadır. Böylece farklı dönemlerde birbirine eklemlenerek bugünkü halini alan İzmir’e bir katman daha üretmek önemsenmiştir. “yeni” bir yapı yaparken kente yabancı değil, mevcut doku ve kent boşluklarıyla birlikte çalışan, oraya ait bir önerinin geliştirilmesi öncelenmiştir. Bu durum hem iklimin hem de kentin gündelik yaşıntısının öneri şehir meclisinin tasarım fikrinde başat roller almasını sağlamaktadır.

Agora, Smyrna kentinin gündelik sosyo kültürel hayatının geçtiği mekandır. Stoaların sağladığı gölgelik alanlar ise kapalı mekanları birbirine bağlamaya ya da o mekanların uzantısı arakesit mekanları oluşturmaya imkan vermektedir. Açık ve yarı açık mekanların yerleşimin omurgasını oluşturduğu bu şemanın izlerini sürerek, öneri yapıda mevcut sokaklar ve meydanın uzantıları ana sirkülasyon omurgası olarak ele alınmıştır. Mevcut sokak dokusu ve meydan Şehir Meclisi, Hemşehri İletişim Merkezi ve Başkanlık işlevlerini birleştiren bağ doku olarak çalışmaktadırlar. Açık, yarı açık ve kapalı kullanımların akışkan biçimde iç içe geçtiği öneride kentlinin yapının daimi kullanıcısı haline gelmesi desteklenmiştir. Kapalı birimler kullanılmadığında dahi yapı mevcut izlerin uzantısındaki açık alanlarıyla kamusal zeminin devamı olarak çalışmaktadır.

Meydan:

Konak Atatürk Meydanı, Saat Kulesi ve Hükümet Konağı tarihsel bağlamda sembolik bir değere sahip olmanın ötesinde kent için oldukça önemli bir kamusal alandır. İzmir’in gündelik hayatında yaygın biçimde kullanılan kamusal açık alanlardan biri olan meydan, aktif bir buluşma ve karşılaşma zeminidir. Bu önemli kamusal alanın Konak İskele ve sahil ile kurduğu ilişki, meydanın kullanımının kendi alanıyla sınırlı kalmadığı güçlü bir etki alanının da varlığını göstermektedir.

Meydanın, güneşin gün içerisindeki hareketine göre kullanım yoğunluğunda farklılıklar olduğu tespit edilmiştir. Mevcut durumdaki gölge alanların azlığı, günün belirli saatlerinde meydanın neredeyse hiç kullanılmamasına neden olmaktadır. Bunun uzantısı olarak yapı, tüm bu karşılaşma ve buluşma eylemlerinin devam edebileceği kent boşluklarını bir saçağın altında konumlandırarak kullanım sürekliliğini kurmayı hedeflemektedir.

Gölge ve Rüzgar:

Yılın ortalama 100 gününde 30 derecenin üzerinde sıcaklık değerlerinin görüldüğü İzmir için gölge ve rüzgar tasarımın ana karakterini oluşturmaktadır. İmbat rüzgarlarının serinlik etkisi ve gölgeli açık alanların varlığı yapının önemli parçalarıdır. Öneri saçağın altında yer alan mevcut sokakların uzantısındaki yapı içi sokakları, İmbat rüzgarının kesintisiz biçimde devam etmesini sağlamaktadır. Yapının içerisinde yer alan galeriler ve boşluklar, rüzgar hareketinin düşeyde de devam etmesine imkan vermektedir. Kapalı alanların arakesitlerinde yer alan açık alanlar gölge ve ışığın kontrollü biçimde kullanıldığı mekanlardır.

Anıt Yapı ve Yerleşim Kararları:

Öneri yapı, Konak İskelesinden Eski Sahil Yolu’na uzanan sahil aksı, alanın doğu cephesindeki Atatürk Bulvarı Aksı, Konak Atatürk Meydanı ve Atatürk Bulvarı’ndan başlayıp alandan geçerek denize uzanan aksların kesişiminde konumlanmaktadır.

Anıtsallık kavramı, meclis salonu üzerinden kurgulanmaktadır. Salon hem yapının merkezinde, hem de yapıyı oluşturan aksların kesişiminde yer almaktadır. Diğer kullanımlar merkezi meclis salonunun etrafında konumlanmaktadır. Meclis, batı cephesi yönünden denize yönelmekte, yapının bu kısmında sadece fuaye alanı yer almaktadır. Böylece kullanımların hepsi kent dokusu, sokak ve meydan yönünde konumlanarak kent ile ilişkili biçimde çözülürken, yol ile kesintiye uğramış deniz yönünde meclisin ve fuaye anıtsal bir cephe yaratmaktadır.

Kentin uzantısında yer alan kullanımlar parçalı ve ortogonel bir dizgi oluşturur. Bunların etrafını sardığı meclis salonu ise dairesel formu ve serbest pozisyonuyla tüm her yerden ve herkesin erişebildiği bir odak tanımlar.

Hemşehri iletişim merkezi, kent kullanıcılarını davet etmek amacıyla kütüphane, kafe ve sergi işlevleriyle desteklenerek meydan yönünde ve onunla bütünleşik olarak kurgulanmıştır. Başkanlık , Atatürk Bulvarı ile iletişim halinde kuzey cephesinde konumlandırılmıştır.

Meclisin iki yanında oluşturulan arkadlar, Mustafa Kemal Sahil Bulvarı ve Atatürk Bulvarını yapı içerisinden bağlayan akslara dönüşmektedirler. Bu akslar yapı içerisinde galerilere dönüşerek boşluğun düşey olarak da sürekliliğinin kurulmasını sağlamaktadırlar.

-4.00 kotunda yaratılan gölge meydanı, tüm başkanlık, meclis ve hemşehri ile iletişim birimlerinin kapalı alanlarını bir boşluk ile birbirine bağlamaktadır. Bu meydan Konak Atatürk Meydanı’na çeşitli sosyal işlevlerde kullanılabilecek, yapı cephesindeki etkileşimli ekranla desteklenen bir amfi ile bağlıdır. Güneşin ve rüzgarın kontrollü kullanıldığı bu açık alan, Konak Atatürk Meydanı’nın kullanılamadığı durumlarda bu alanın uzantısı olarak kullanım sürekliliğini sağlayacaktır.Konak İskelesi’nden uzanan mevcut Kent Tarihi Park İçi Yolu’nun Eski Sahil Yolu ile kesiştiği noktadan başlayarak Gölge Meydan’a uzanan bir rampa kurgulanmıştır, bu sayede sahilden meydana alternatif bir rota oluşturulmuştur. Rampa, amfi, arkadlardaki sirkülasyon çekirdekleri ile birçok yolla ulaşılan meydanın davetkar ve herkes tarafından erişilebilir bir kamusal alan olması amaçlanmıştır.

Rampanın duvarlarında kentin demokrasi tarihini temsil eden eserlerin olması ve bu serginin Gölge Meydan’da da devam etmesi kurgulanmıştır, böylece demokrasinin bellekte edindiği yerin sürekli olarak pekiştirilmesi hedeflenmektedir. Rampa duvarlarının üstünde iklimlendirmeyi ve yansıtma özelliğiyle demokrasi temsilini güçlendiren su ögesi kullanılmış, rampanın meydan ile buluştuğu noktada İlk Kurşun Anıtı sergilenmiştir.

Meydandan başlayarak iç sokaklar ve galeriler ile açık alanın sürekliliğinin sağlandığı yapının en üst katında açık bir teras düzenlenmiştir. Kütüphane ve kafe işlevlerini içeren bu teras, kullanıcıların binanın yalnızca zeminle temas eden kotlarına değil, her alanına davetli olduğunu vurgulayan, deniz ve meydan manzararası ile kentsel odak olmayı pekiştiren bir niteliğe sahiptir.

Yapı kurgusu; başkanlık, meclis, hemşehri iletişimin her birinin kullanıcısının kendi rotasına sahip olacağı fakat yarı açık sokak hissini amaçlayan arkadlarda karşılaşmalara da yer verecek şekilde tasarlanmıştır. Tüm yapı işlevleri bir saçak altında toplanarak hem demokrasinin birleştirici etkisi vurgulanmış hem de yapıda stoalardan ilham alan gölgelik yarı açık alanların oluşması desteklenmiştir.

Yapının ulaşılabilir ve katılıma davet eden bir dokuya sahip olması amacı ile iyonik düzenden alınan ilham ve adaleti temsil eden simetrik bir kurguyla yapı strüktürü sık aralıklı ve hafif görünümlü küçük çaplı çelik kolonların üzerinde tasarlanmıştır. Yapının hafifliği, kat bahçeleri ve yarı açık alanlarla desteklenmiştir. Yapı malzemeleri seçiminde aynı amaç gözetilerek cam ve açık renkli malzemelere yönelinmiştir. Malzeme seçim sürecindeki bir diğer amaç, tıpkı İzmir Saat Kulesi’nin saatinin döneminin yüksek teknolojisini temsil etmesi gibi bu yapının da sürdürülebilirliği ve fonksiyona katkı sağlayan son teknoloji malzemelerin seçilmesiyle, çatıda fotovoltaik panellere, yüksek yalıtım özellikli cam malzemeye ve meydan cephesindeki etkileşimli ekranla kurulmuştur. Cephedeki iklimlendirmeye katkı sağlayan ahşap güneş kırıcılar için sürdürülebilirlik çerçevesinde İzmir’in ikonik zeytin ağacına yer verilmiştir ve yapı çevresinin iklimlendirilmesi ağaçlar ile sağlanan pasif gölge sistemi ile desteklenmiştir.

Yapı, geçmişin izlerini süren, bugünkü mevcut duruma eklemlenen, gelecekte ise zamansız bir tasarıma dönüşmesi hedeflenen bir kent katmanı olarak düşünülmüştür. Yapının kullanımları dönüşse dahi boşlukları, açık alanları ve kentin uzantısındaki sokaklarıyla kolektif bir mekan olmayı sürdürmesi hedeflenmektedir

Yapı ve Çevre İlişkisi:

Konak İskelesinden Eski Sahil Yolu’na uzanan sahil aksı ile iletişim rampa ile kurulmuştur. Arkadlarla oluşurulan yapı için sokaklar ile Atatürk Bulvarı’ndan denize bağlanan aks oluşturulmuştur. Yapının Atatürk Bulvarı cephesinden, meydana uzanan yeşil bir aks oluşturulmuş ve sosyal donatılarla desteklenmiştir. Konak İskelesi’nden Kemeraltı Çarşısına uzanan Kent Tarihi Park içi yolu boyunca, gölgelendirme sağlayacak, yerin tarihinden referansla stoa işlevinde saçaklı bir kent donatısı önerilmiştir. Bu donatıya, Kemeraltı Çarşı’sı yolu üzerinde olması referansıyla, belediye bütçesine katkı sağlayabilecek ticari işlevler önerilmiştir.

Etiketler

Bir yanıt yazın