VitrA’nın yeni tartışma dizisi “VitrA ile Kentin Hayalleri” kapsamında gerçekleşecek ilk etkinlik olan “İzmir’in Hayali - Zengin Kültürüyle Harmanlanan Bir Fuar Kenti Olmak”, 7 Nisan Perşembe günü saat 18:00’da İzmir Mimarlık Merkezi’nde başlıyor.
Yekta Kopan’ın moderatörlüğünde yürütülecek olan projeye Durmuş Dilekci, Metin Kılıç ve Tunç Soyer konuşmacı olarak katılacak.
İzmir kültürel zenginlik ve farklılıklarını bünyesinde uzlaştırıcı biçimde barındırmasıyla kozmopolit bir kent. Aynı zamanda, politik yapısının sağladığı zemin nedeniyle de son yıllarda rol model bir kent haline geldiğini söylemek abartı değil. Barındırdığı Levanten, Rum nüfusun da getirdiği demografik farklılıklar yanı sıra, bu yelpazedeki inanç çeşitliliği anlamında da ortaya çıkan çok kültürlülük, kentsel mekanda ve mimarisinde her dönem yansımasını, temsilini buluyor. Kentlerin canlılığını sağlayan ve ayakta tutan ekonomi, İzmir’de bu sosyal yapıdan her zaman besliyor. “Ege’nin dışa açılan kapısı” olarak dile yerleşen / nitelenen kentin ekonomisi tarım ve ticarete dayalı olageldi. Günümüzde kentin ekonomik olanaklarının çeşitlenmesi için stratejiler geliştiriliyor; keyifli kent yaşamının ekonomik zenginlikle beslenmesine çaba gösteriliyor. Türkiye modernleşmesinde “fuar kenti” misyonunu taşıyan kent, aslında bu zengin ve farklı kültürünün karşılığını fuar kenti olarak 20. yüzyılın başlarında buldu. Fuarlar sadece yeni ürün ve teknolojinin gösterime sokulduğu yerler değil, artık daha geniş bir yelpazede, yapıldığı kentin/ülkenin coğrafya ve kültürünü de dahil ederek çeşitlilik içeren bütüncül bir gösteri ortamı. İzmir son yıllarda dünya fuarlarına talip olarak bu misyonu yeniden üstlenmeyi düşlüyor. Fuarın kalbi Kültürpark alanı bugün farklı kullanımlarla ve düşlerle kentin her daim gündeminde. Kent çok yeni bir Fuar Merkezi’ne de sahip oldu. Expo gündeme geldiğinde kentin farklı bölgelerinin isimleri üzerinde tartışma yürütülmeden hemen gündemde beliriyor.
Bu bilgiler doğrultusunda başlayacak olan tartışmalar kapsamında kente dair “İzmir bugün geçmişindeki fuar kenti misyonunu yeniden üstlenebilir mi?”, “İzmir’in sosyo-kültürel zenginliği ile ekonomik zenginliği bir fuar kenti olarak birbirini nasıl besler?”, “Fuar alanı tekil bir bünye olarak mı kentte yer alır, yoksa farklı kentsel mekanlara parçalanması mı İzmir kenti / kent planlaması için doğru bir karar olur?”, “İzmir’in fuar alanı ya da fuar mekanları nasıl yerler olmalıdır?”, “Expo’ların büyük bünyeler olarak yıkıcı değil, kentin yaşam kalitesini artırıcı bir yaklaşımı nasıl hayata geçirilebilir?” ve “Nasıl bir kentsel tasarım ve mimarlıkla hayata geçebilir?” gibi sorular, seyircilerle karşılıklı diyaloglar halinde irdelenecek.