2023 yılını geride bırakırken, yıl boyunca Arkitera’da en çok okunan görüş yazılarını* sizler için derledik.
1 Ocak – 27 Aralık 2023 tarihleri arasında yayınlanan görüş yazılarına dayanarak hazırlanan bu sıralamada Google Analytics verileri kullanılmıştır.
Ahmet Turan Köksal
“Metaverse hakkında bir yazı yayınlanmıştı Arkitera’da. Başlığına kanıp yazıya tıklıyorsun, basın bülteni gibi bir şey. Tümüyle webden toplama bilgiler… Tahminen genç arkadaş okul için yaptığı ödevini koymuş.
Buradan editörlere de selam olsun… Neyse hem eleştirip hem de aynı şekilde webden toplama bilgilerle yapay zekayı yazmamak için çoğu gelişmeyi denemek istedim öyle kullanılma özelliklerini yorumladım. Okuduğunuz yazı için ortalamanın üstünde emek verdim. Zira yeni teknolojiler hakkında yazı yazmak zor ve ayrıca riskli. Yakın ya da uzak vadede neyin ne olacağını tahmin edip, sektörün gidişatını da koklamak lazım. Mimarlık zaten kendiliğinden zor bir meslek. Devamlı kendine yatırım yapmak zorundasın da sonuçta amaç ne? Sadece geri kalmamak.”
Şerif Süveydan
“6 Şubat tarihli depremlerin ardından basında yer alan haberlere göre pistin durumu nedeniyle Hatay Havalimanı uçuşlara kapatıldı, bugün yani 9 Eylül tarihi itibarıyla depremin üzerinden 7 ay geçmiş olmasına rağmen havalimanı hala kapalı. Bu nedenle kamuoyunda bu tesisin başka bir yere taşınmasına yönelik tartışmalar yeniden alevlendi. Fakat tam da bu noktada Ulaştırma ve Altyapı Bakanı bütün tartışmaları kesip atacak kararı kamuoyuna tebliğ etti: havalimanı aynı yerde yapılacaktı.”
Haydar Karabey
Soru: Yıkılmış bir şehir (Antakya örneğinde) yeniden nasıl yapılabilir? Kesin yanıt: Yapılamaz!
Kahramanmaraş depremi sonrası, tüm “yavaş” uyarılarına karşın TOKİ, hızlı ve plansız bir konut üretimine girişti. Ne var ki, defalarca söylendi, TOKİ barınakları, bir şehir oluşturamaz.
Yangınlar sonrasında yalnızca ağaç dikerek bir orman oluşturulamayacağı gibi. Orman da kent gibi ekolojik bir bütündür çünkü.
Güvenli, az katlı (yatay?) mimari ile yapılacak konutlar olsa olsa bir yatakhane kent oluşturacaktır. Bu durumda, güvenli konutundan çıkan insanın ilk şoku “yaşıyorum ama neredeyim ben?” demekle başlayacaktır. “Sokağım nerede, çarşım, berberim, komşularım, ibadethanem nerede?”
Ahmet Turan Köksal
1- İç mimarlık mesleği kendince pek güzel özellikleri olan bir meslektir. Mimarlıktan ayrılır. Yani biri eğer iç mimarsa, gururla “iç mimarım” diyebilir ve demelidir de. Çok zevkli ve çok hareketli çok heyecanlı bir meslektir.
2- Bir iç mimarın, kendini “mimar” diye tanıtması takıntısına anlam veremiyorum. Ayrıca eğer illa mimarlık yapıp o pazarı da kendine bağlayacaksa, kurduğu firmada yanında çalıştırdığı mimarlık diploması olana maaş zoruyla imza attırıyorsa bu etik yönden sıkıntılı olduğu gibi yasanın etrafından dolaşmaktır. İşi ticarete döküp, eczane açıp eczacıdan diploma kiralamaktan farkı yok. Onlar “eczacıyım” demiyorlar pek.
Tansel Dalgalı
Platon’un Academia’sının girişindeki meşhur yazıyı bilirsiniz. Geometri bilmeyen giremez yazar. Platon burada sanki lisede gördüğümüz geometriden bahsediyor gibi dursa da aslında davet ettiği insanlarda aradığı şey biraz daha derindir. Demek istediği daha çok “matematiksel olanı kavramamış olan giremez” dir. Platon, doğanın temelinde de geometri ve matematik olduğunu düşünüyordu. Beş düzgün çok yüzlü (dört yüzlü, küp, sekiz yüzlü, on iki yüzlü ve yirmi yüzlü olarak isimlendirilen Platonik Cisimler) dünyayı oluşturan beş elementin kökeniydi ona göre.