Nasıl Tasarlanır serisinin bu bölümünde, tasarlaması oldukça eğlenceli ve çözümlemesi de bir o kadar zor olan çatı katlarını odağımıza alacağız.
Çatı katları, yıllar içerisindeki toplumsal ve mimari değişimlere bağlı olarak kullanım açısından değişiklik gösterdi. Sanayi devrimine kadar çoğunlukla hizmetçiler ve konuklar için ek yaşam alanı ya da depolama alanı olarak kullanıldı. Sanayi devrimiyle birlikte mimaride büyük değişimler yaşandı ve çatı katlarının basit depolama alanlarından, tasarlanmış ana yaşam alanlarına dahil olma süreci başladı. Günümüzde ise çatı katlarının kullanımı oldukça popülerleşti ve birçok farklı işlevde kullanılıyor. Tasarımlar ise kişisel tercihlere, yerel yapı yönetmeliklerine ve evin koşullarına bağlı olarak büyük ölçüde değişkenlik gösteriyor.
Çatı katları; farklı formları, yalıtım özellikleri ve ulaşım zorlukları ile tasarım açısından zorlayıcı alanlar olabiliyor. Şimdi bu bileşenlerden kritik konumda olan başlıkları inceleyeceğiz.
Eğer ana merdiven kolu çatı katına bağlanmıyorsa, çatı katına ulaşım için farklı bir çözüm bulmamız gerekir. Klasik bir merdiven tercih edilebileceği gibi yerden tasarruf etmek için bir çatı merdiveni de kullanılabilir. Son zamanlarda tiny house tasarımlarında sıkça gördüğümüz dar alanda merdiven çözümleri, çatı katına ulaşım için de yol gösterici olabilir.
Erişim şekli belirlenirken tavan yüksekliği, kullanıcının fiziksel kapasitesi, alandan tasarrufu etme tercihleri önemli rol oynar. Ergonomik bir çözüm üretebilmek için mekanın iyi analiz edilmesi ve hesaplamaların incelikle yapılması gerekir.
Bir diğer önemli unsur ise çatı eğimi ve buna bağlı tavan yüksekliği. Çatı eğimi ne kadar fazla olursa, mekanın kurgulama aşaması da bir o kadar karmaşıklaşabilir. Alışıldık dörtgen ve dik açılı formlardan farklı biçimlerdeki bu alanlarda, eğer alçak bir tavan yüksekliği ile çalışılıyorsa işlevsel kurguyu mekanın ortasında çözümlemek gerekebilir ve tasarımınızın kısıtlayıcı etkenleri artmış olur.
Eğer tavan yüksekliği müsait ise odanın oyuncaklı formuyla birlikte hareket eden dinamik bir tasarım elde etmek mümkün olacaktır. Mekanın konumuna göre değişkenlik gösteren tavan yüksekliği, ergonomik kullanım açısından yerleştirilecek mobilyaların konumunda belirleyici rol oynar. Oturup kalkma, eğilme gibi eylemlerin hesaba katılarak incelikli bir yerleşim yapılması gerekir.
Çatı katlarında pencerelerin konum ve boyutları, mekanın atmosferindeki en büyük etkenlerdendir. Eğimli duvarlara yerleştirdiğiniz pencereler, açılarından dolayı hem gün ışığını daha yoğun bir şekilde iç mekana taşır hem de eşsiz bir gökyüzü manzarası sunar.
Özellikle atölye, çalışma odası gibi işlevler yüklenen çatı katlarında, pencere konumları ekstra önem taşır. Dar ve boğucu bir etki yaratması çok kolay olan bu alanlara yerleştirilen açıklıklar, pencereler, teras ve balkonlar, mekanda tam tersi bir etki yaratılmasını sağlar. Ancak yapının dış etkenlere en açık olduğu alanlardan biri olduğu için, camların ve doğramaların yalıtım özelliklerine dikkat edilmesi gerekir.
Örneğin yukarıdaki çatı penceresi tasarımında, hem doğramalar kapalı halde cepheyle bütünlük sağlıyor hem de açıldığında küçük birer balkon görevi görüyor. Bu tip fonksiyonel çözümlerle çatıların kullanım olanakları çeşitlendirilebiliyor.
Az önce de belirttiğimiz gibi çatı katları, mekanın dış etkenlere en açık bölgelerinden biridir. Bu nedenle zor ısınıp zor soğumasıyla da bilinirler. Isı yalıtımı sayesinde ise hem stabil bir ortam ısısı hem de daha az enerji tüketen daha sürdürülebilir yapılar elde edebilir.
Çatılarda tercih edilen yalıtım tipleri yalnızca yüksek termal özelliklere değil, aynı zamanda yüklere (örneğin kar yükleri, bakımla ilişkili sınırlı yaya trafiği, ters çatı takviyelerinde nem vs.) dayanabilmesi için yeterli mekanik özelliklere de sahip olmalıdır. Aynı zamanda bu uygulamaların yapım aşamasındaki işçilik de sızdırmalar, rutubet gibi olumsuz sonuçların doğmaması için büyük önem taşır.
Çatı katlarını, mekanın izin verdiği ölçüde ve az önce değindiğimiz unsurlara dikkat edilerek dilenen işlevde tasarlanabilir. Aşağıda, farklı işlevlere sahip üç tasarımı inceleyeceğiz.
Yatak odası yerleşimi, çatı katlarında en yaygın kullanımlardan birisi. Bu yerleşim planlanırken baş çarpmaları gibi riskler kontrol edilmeli ve yüksekliklere ekstra önem verilmeli. Aynı zamanda örnekteki gibi giysi dolabı benzeri depolama çözümleri için çatı eğimiyle paralel formda dolaplar tercih edilmesi kullanımı kolaylaştıracaktır.
Bu örnekte referans alabileceğimiz bir diğer nokta ise malzeme tercihleri. Zemin ve tavan malzemelerinin kısmi bütünlük taşıması ile daha kompakt bir alan elde edilmiş ve uyku alanı tanımlanmış. Kapının olduğu duvarda kullanılan beyaz renk ile alan tanımları güçlendirilmiş ve derinlik algısı vurgulanmış.
Çatı katlarında bir diğer kullanım örneği ise çalışma odaları. Çalışma odalarında ise en kritik nokta aydınlatma. Çatı pencereleri ve çalışma alanının örnekteki gibi bir arada düşünülerek kurgulanması ile verimli bir çalışma ortamı elde edilebilir. Tavan yüksekliği normalden alçak olan alanlar oldukları için, zemin ve tavanda açık renkler kullanılmasıyla boğucu bir atmosfer yaratılmasından kaçınılabilir.
Çatı katlarında kütüphane gibi bir alan tasarlamak istediğinizde, örnekteki gibi çatının altında kalan düz duvarlar, kitaplık yerleştirmek için en uygun alanlardır. Ancak önceki örneklerde de gördüğümüz gibi eğimle birlikte hareket eden dinamik ve özgün tasarımlar da elde edilebilir.
Bu örnekte pencere önleri ve duvarlar ile tavan arasında oluşturulan renk ve malzeme farklılıkları ile mekan monotonluktan uzaklaştırılmış. Bol ve büyük pencere kullanımıyla okuma alanına uygun bir ışık miktarı elde edilmiş.