Gustav Düsing ve Max Hacke tarafından tasarlanan Study Pavilion, Almanya’da Braunschweig Teknik Üniversitesi kampüsünde yer alıyor.
Yenilikçi ve esnek bir eğitim alanı olan Study Pavilion’un tasarımı sayesinde hem sosyal etkileşim ve öğrenciler ile öğretmenler arasında bilgi akışı için bir ortam sağlandı hem de hiyerarşik bilgi transferi alanlarına yönelik bir karşı model sunuldu.
Üstyapı ve Sökülebilirlik İlkesi
İki katlı yapı, tüm fakültelerden öğrenciler için çalışma alanlarına sahip. Kampüsün ortasında ve nehrin tam üzerinde konumlandırılan pavyon; Audimax, tarihi ana bina ve Forum Square boyunca uzanan ana eksende yeni bir kent simgesi oluşturularak kampüsün mevcut yoluna entegre edildi. Kare planlı kompakt yapı; belirsiz zemin katı ve dış mekana doğru genişleyen platformlar ve köprülerden oluşan birinci katıyla açık plan konseptinde tasarlandı. 9 kapı ve 9 merdivenle sağlanan erişim ile bölümlere ayrılan mekanda, sirkülasyon alanları ve diğer alanlar arasındaki sınırlar bulanıklaştırıldı.
Pandemi sonrası akademi hayatı, sürekli değişime tabi hale geldi. Study Pavilion’da da bu fikir benimsenerek üniversite kampüslerinin -dersler ve sunumların dijital ortamlara taşındığı ve yapay zekanın klasik öğrenim modellerini değişime zorladığı- gelecekte, nasıl bir rol oynayacağı sorusuna yanıt niteliğinde bir tasarım ortaya kondu. Yapı kurgusunda, planların yeniden ele alınıp değiştirilmesine olanak tanıyan bir üstyapı prensibi takip edildi. Kurgudaki bu esneklik sayesinde, uzun süre varlığını koruması garanti edilen zamansız ve duyarlı bir yapı ortaya çıktı.
Bireysel konuların ötesinde bir topluluk hissi ve eşit değerde alanlar yaratmak amacıyla, duvarlar ile alan tanımlamaktan kaçınıldı ve her alanda eşit günışığı erişimi sağlandı. Sabit duvar kullanımı yerine, kendi merdivenleri ve girişleriyle erişilen, çift yükseklikte açıklıklardan dinlenme ve sunum alanlarına kadar çeşitli aktivitelere yönelik farklı alanlar yaratıldı.
İnce çelik-ahşap hibrit strüktür, “demonte edilebilir tasarım” prensibiyle tamamen sökülebilir nitelikte tasarlandı. Kirişler ve kolonlardan oluşan taşıyıcı yapı; 10 x 10 santimetrelik içi boş bölümlerden oluşan, 3 x 3 metrelik kare bir ızgara üzerine modüler olarak inşa edildi. Kiriş çerçevelerine yerleştirilmiş ahşap nervürlü döşemeler mekanik olarak bağlanmadı. Cephe ise sökülebilmesi için yapıştırılmadı. Başka platformlar aracılığıyla olası bir yoğunlaştırmaya ek olarak yapı; başka bir formda başka bir lokasyona inşa edilebilecek şekilde kurgulandı. “Geleceğin malzeme deposu” prensibine uygun olarak cephe panelleri, merdivenler ve platformlar gibi bütün mimari unsurlar “döngüsel inşaat” sistemine uygun şekilde inşa edildi.