Atilla Yücel, 16 Mayıs Perşembe günü, "Yer, Yersizlik, Yersizleşme: Havaalanı Kalabalığından Yeşil Hat Issızlığına Adressiz Bir Yolculuk" başlıklı bir konuşma yapacak.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi bünyesinde çalışmalarını sürdürmekte olan Anadolu Kültürü ve Sanatı Araştırma ve Uygulama Merkezi (AKSAM), 2012 yılında başlattığı ‘mekân ve yer’ konulu konferansları sürdürüyor. Dizinin ilk konferansını Aykut Köksal, ikinci konferansını Emre Zeytinoğlu, üçüncü konferansını Önay Sözer gerçekleştirmişlerdi. Bu defa Atilla Yücel, 16 Mayıs Perşembe günü, “Yer, Yersizlik, Yersizleşme: Havaalanı Kalabalığından Yeşil Hat Issızlığına Adressiz Bir Yolculuk” başlıklı bir konuşma yapacak.
Konferansın içeriği:
“Mekân ve Yer”, birbirini tamamlamalarının yanı sıra, öz ve anlam olarak farklı kavramlar. Mekân, farklı ilgi alanlarına ve bilgi kategorilerine göre değişen, ancak genel olmayı sürdüren içeriklere sahipken Yer; duyuş, varoluş ve aidiyet gibi antropolojik, psikolojik ve öznel boyutlar içeriyor.
Farklı zamanlarda ve kültürlerde mekân dediğimiz olgunun farklı tezahürleri, kullanım ve teknoloji bileşenlerinin yanında, Yer’in anlamına ve kavranışına değin bu tür idrak ve öz farklılıklarıyla da ilişkilidir. Bu farklılıkların, topolojik ve arketipal esaslardan, derin yapı özelliklerinden başlayarak, tipolojilere ve yerleşme morfolojilerine, bunların da ötesinde bunların anlamlandırılmasına uzandığını biliyoruz.
Konuşma; Yer’in ve Mekân’ın söz konusu kavramsal içerikleri ve aralarındaki eklemlenmeler üstüne kuramsal bir metin sunmuyor. Çokça bilinen birkaç önemli metin, esinlenilen ve değinilen kaynaklar olsa da, konuşma ve sunum bir algı deneyimlemesinin görsel aktarımı ekseni üstünde ilerliyor. Söz konusu metinlerin başlıcaları, Sennett’in Ten ve Taş’ı, Benjamin’in Pasajlar’ı, Calvino’nun Görünmeyen Kentler’i, Pallasmaa’nın Tenin Gözleri’si, Soja’nın Post Modern Topologies’i, Augé’nin Les non-lieux’südür. Varoluşçu ve fenomenolojik yaklaşımlar: Heidegger ve Norberg-Schulz’un görüşleri ile bu savların geçersizleştiği post kapitalist mekânların gerçekliği kısa değinmelerle vurgulanır.
Sunum, bazı kült mekân ve yer hatırlatmalarından sonra, bir uluslararası havaalanının kalabalık koridorlarından, bekleme salonlarından, free shop mekânlarından geçerek uçaklara uzanan mekanik körükler ve uçak gövdeleri içinde devam eder. Daha sonraki sekans, bölünmüş bir kentin, onlarca yıl boyunca hiç kimsenin yaşamadığı, terkedilmiş, belleğini yitirmiş sokaklarıdır. Her iki sekansdaki planlar, uzayan, lineer bir mekânsal tema boyunca birbirini izler. Yersizleşmenin egemen olduğu bu yolculuk boyunca ekonomi ve ekonomi politik, söz konusu mekânların arka planda kalan baş aktörüdür.
Aksam konferansları önümüzdeki akademik dönemde de devam edecek.