Bait-Ur-Raiyan, Bangladeş'teki Arial Kha Nehri'nin yakınındaki kırsal bir alana sessizce yerleşmiş küçük ölçekli bir cami.
Bu özel tasarım, İslam mimarisinin temel sembolizminin soyut yorumunun bir çabası olarak vücut buluyor. Geometri, hem form hem de mekânsal kalitenin dönüştürülmesi açısından bu soyutlamada kullanılan temel araç olmuş. İnsan merkezli bir yaklaşım benimsenen tasarımda, topluluk için bir mekan yaratılmış, ölçek kutsal ama samimi tutulmuş, kırmızı tuğla gibi yerel malzemeler kullanılmış, ışıklar ise caminin manevi varlığının yükseltilmesinde en etkin rolü oynamış.
Geometrik yorumlama yoluyla sembolizm, İslam sanatı ve mimarisinin önemli özelliklerinden. İslam, gerçek bir temsilden ziyade sembolik veya imgesel bir yaklaşımı benimsediğinden geometri, gelişimini felsefe ve yaşam biçiminde arayan bir cami tasarımında sembolizmin soyutlanmasında en hayati araçlardan biri haline geliyor. Bu özel caminin gerekliliklerinde kubbe, minare ve kemer gibi caminin geleneksel sembolik unsurlarına sahip olma zorunluluğu bulunuyormuş. Tasarımcılar tarafından bu zorunlu kriter, “Soyut Göstergebilim” kavramı aracılığıyla cami mimarisindeki geleneksel sembollerin soyutlanması için bir fırsat olarak değerlendirilmiş ve bu ilke, ölçülebilir kütle, mekân ve diğer ölçülemeyen unsurlara daha derin bir algısal düzeyde uygulanmış.
Buradaki kubbe, gün ışığının içeriye girmesine izin veren ve gökyüzünün engin deneyimini yaşatan bir tasarıma sahip. Minareler gökyüzüne doğru yükselen heykelsi unsurlar olarak tasarlanmış. Caminin girişi tipik bir kemerden hacimsel bir kemere dönüştürülerek daha davetkar hale getirilirken istikrarı temsil eden basit bir dikdörtgen hacim oyularak insan merkezli bir ölçek amaçlanmış. Tek katlı yüksek cami, kullanıcılara mekânsal kalite açısından mükemmel bir deneyim yaşatıp maneviyatı sadece mekânsal kaliteyle değil, aynı zamanda dokunma ve görme yoluyla da veriyor.
Zamansız bir maddesellik elde etmek amacıyla Bangladeş cami mirasında uzun bir yol kat eden kırmızı tuğla ve taşlar kullanılmış. Tuğlanın koyu kırmızısı, çevredeki yeşilliklerle yumuşak bir kontrast oluşturuyor. Zemin ve kaideler taştan, özellikle de mermerden yapılmış. Mermer zeminler gözenekli olduğundan kavurucu yaz sıcağında bile zemini serin tutuyor. Ayrıca burada sadece çevresel bir parametreden ziyade bir yapı elemanı olarak kullanılmış. Kuzey ve güney taraflarındaki açıklıklardan gelen doğrudan ışıklara ek olarak birkaç dolaylı ışık daha, duvar ve kubbeden geçerek maneviyatı artıracak yönde düzenlenmiş.
Camiler cuma öğleden sonraları hariç diğer günlerde nispeten daha sessiz olduğundan bina tasarımında mekanik araçlara çok fazla bağımlı olmak yerine doğal havalandırma ve soğutma sistemleri tercih edilmiş ve gereksiz maliyetler bu yolla azaltılmış. Geniş açıklıklar bol miktarda ışık ve hava sağlarken tüm ibadet alanının atmosferi, alanın iyi aydınlatılmasını sağlayan bir tavan penceresi ile güçlendirilmiş.