Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Barış Işık ile yaptığımız söyleşide, 4-6 Eylül 2024 tarihleri arasında İstanbul'da düzenlenecek olan IFLA Dünya Kongresi ve iklim krizi hakkında konuştuk.
Barış Işık: Tasarımın içinde olduğu meslek dallarına hep bir ilgim vardı, bu yüzden beni ilk, peyzaj mimarlığına yönlendiren sebep bu oldu diyebilirim. Zaman içinde hem eğitimimi alırken hem de mesleğe başladıktan sonra peyzaj mimarlığının sadece tasarımsal bir meslek dalı olmadığını, aslında çok daha bilimsel, sanatsal ve sosyal unsur içerdiğini anladım. Bu da mesleğimi daha fazla sevmemi sağladı.
Peyzaj mimarları genel anlamda tüm açık alanların planlamasında ve uygulamasında çalıştığı için sürdürülebilir bir çevrenin sağlanmasındaki en önemli meslek dallarının başında yer alıyor. Öncelikle tüm tasarımlarda seçilecek malzeme, doğal unsurlardan maksimum faydalanma sağlama ile karbon ayak izini asgari düzeye indirmek peyzaj mimarının önceliği olmalı. Seçilecek bitki türlerinde doğal, az su tüketen, minimum ilaçlama ve gübreleme isteyen tür seçimi önemli bir unsur. Yağış suyunun toprakla buluşmasını sağlayan geçirimli yüzeyler, kentsel projelerde insanları bisikletle ulaşıma teşvik eden bisiklet yol kullanım yine dengeli çevre için önemli detaylar.
Barış Işık: Dünyanın her noktasında, global iklim değişikliğinden kaynaklanan doğal afetlerin sayısında son 20 yılda %70’e yaklaşan bir artış tespit edilmiş durumda. Düzensiz yağış rejimleri, önceden tespit edilemeyen fırtınalar, yüksek sıcaklıklar ve benzer anormal iklim hareketleri tüm canlıların yaşam alanlarını tehdit ediyor. Çözüm anlamında yıllar önce daha sert ve hızlı aksiyonlar alınmadığı için tehditler gittikçe büyüyor. Peyzaj mimarlarının çalışma alanı doğa ve doğanın bileşenleri, bu yüzden çözümlerin üretilmesinde ve daha önemlisi küresel anlamda uygulamasında en önemli mesleki disiplinlerin başında geliyor. IFLA’nın 60. Dünya Kongresi’nde dünyanın dört bir tarafından katılım sağlayacak uzman peyzaj mimarları, bu konulardaki tecrübelerini ve çözüm önerilerini diğer meslektaşları ile paylaşacak. Tüm meslektaşlarımızın sunumlarında ve konuşmalardaki ortak mesaj, iklim değişikliğinin etkileri konusunda acil aksiyon almazsak, ileriki yıllarda çok daha acı bir tablo ile karşılaşacağımız.
Barış Işık: Birçok bilim adamı, üretime makinanın girmesi ile “Antroposen” çağın başladığını öne sürüyor. İnsanın doğaya müdahalesindeki kontrolsüz ve dengesiz hareketler, ne yazık ki global iklim değişikliğini başlattı. BM raporlarına göre ormanların tahribi, sera gaz üretimin artması, artan endüstriyel üretim, tarım faaliyetlerinde kullanılan kimyasallar, dünya çapındaki yoğun ulaşım ve nakliye faaliyetleri, artan atık ve çöplerin yarattığı fiziksel ve kimyasal kirlilik, kentleşmenin sebep olduğu yanlış alan kullanımı iklim değişikliğine neden olan başlıca sebepler.
Öncelikle, çözümler konusunda dünya üzerindeki tüm ülkelerin, uluslararası organizasyonların ve gerekli yapıların ortak hareket etmesi gerekiyor. Ticari çıkarlardan önce canlı hayatı ve sürdürülebilir yaşam olanakları öncelikli olmalı, global ve ulusal politikalar bu bakış açısıyla şekillenmeli. Gelecek nesillerin bilinçlenmesi için, bu konudaki çözümlerin daha ilkokuldan beri eğitim sistemine alınması gerekiyor. Tüm üretim, tarım, ulaşım planları gözden geçirilmeli, temiz enerji kullanımı, atık yönetimi, su kullanım politikaları uzmanlar tarafından ele alınmalı. Tahrip edilen ormanlık alanlar acil olarak restore edilmeli, alan kullanımlarında ormanların artık potansiyel tarım ve kent alanları olarak değerlendirilmesi anlayışından vazgeçilmeli. Ufak ölçekten büyük ölçeğe kadar her tasarımda, karbon ayak izini azaltan peyzaj performans çalışmaları yapılmalı, projeler ve uygulamalar bu prensiple hazırlanmalı.
Barış Işık: Ne yazık ki dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile bu konuda yeterli bir çalışma göremiyoruz, sadece Kuzey Avrupa ülkeleri bu konuda daha bilinçli. BM, iklim değişikliği yüzünden 2050 yılına kadar 200 milyon, 2070 yılına kadar da 3 milyar insanın göç edeceğini ön görüyor. Avrupa’da, özellikle Güney Avrupa’da, tarım üretiminde geçen yıllarda %20’lik bir düşüş söz konusu, ki bu da 2030 yılında kadar gıda fiyatlarında %50’lik bir artışa neden olacak. Yine 2030-2050 yılları arasında yüksek sıcaklıklar yüzünden 250.000 kişinin hayatını kaybedeceği ön görülüyor.
İklim krizi gıda güvenliği, suya ulaşım, deniz yaşamı gibi hayatsal unsurlarda olumsuz etki yarattığı gibi, kontrolsüz göçlere neden olacağı için ulusal güvenlikler için de bir tehdit unsuru oluşturuyor. Ülkemizde de kuraklık ve buna bağlı olarak tarım üretiminin azalması, orman yangınlarının artması, kuzey ve batı bölgelerinde artan sel felaketleri, denizlerin ısınması yüzünden istilacı balık türleri, deniz anaları ve yosunların ülkemiz denizlerine gelip yerel ve endemik türlerimizin popülasyonunu tehdit etmesi, yüksek sıcaklıklardan kaynaklanan hastalıkların artması, iklim değişikliğimiz ülkemizde herkes tarafından görülebilen olumsuz etkilerin başında gelenler. Kısacası ülkemiz de dünyadaki diğer ülkeler gibi iklim krizinin yarattığı sıkıntıları yaşıyor.
Barış Işık: Eğer dünya üzerinde bir ‘geleceğimizin’ olmasını istiyorsak, tespit edilmiş sorunları çözmek üzerine odaklanmamız gerekiyor. Öncelikle global ekonomilerin kâr amaçlıdan çok, yeşil odaklı ve sürdürülebilir olması gerekecek, yani herhangi bir fabrika ve üretim tesisi yapılmadan önce, ne kadar bir gelir sağlayacağı değil, yeşil altyapıya, ekosisteme ne kadar uyumlu olup olmadığı asıl faktör olacak. Teknolojik gelişmeler ve inovasyonlar bu alanda sıkça kullanılacak, minimum su ile tarım üretimleri, doğal besleme sistemleri, minimum atık yönetimi, güneş enerjisi kullanan uçaklar gibi yeni konular hayatımıza girecek. İklim değişikliğine uyumlu yaşam alanları, sıfır karbon ayak izi olan tasarımlar daha sık konuşulacak ve bu konuyla ilgili kanunlar ve düzenlemeler olacak. Uluslararası iklim politikaları belirlenecek, uluslararası örgütler ve yapılar iklim değişikliğinden zarar gören ülkelere yardım edecek. Yeni meslekler ortaya çıkacak, tahrip edilen deniz, hava ve karasal alanların rehabilitasyonunu sağlayacak uzmanlar, mikro iklim mühendisleri gibi meslekler ortaya çıkacak. Peyzaj mimarları ve komşu meslek dalları ile adete dayanıklı kentler planlanacak ve bu planlar uygulanacak. En önemlisi bizler de artık bu konunun önemini anlayıp, rutin günlük hayatımızda bu gerçekle hareket edeceğiz.
Uluslararası Peyzaj Mimarlığı Federasyonu (IFLA) 60. Dünya Kongresi