Helsinki'nin merkezinde yer alan Bouchon Carême restoranı, 1900 yılında tamamlanan tarihi Aleksanterinkatu 13 binasını yeniden yorumlayarak çağdaş bir restorana dönüştürmüş.
Helsinki’nin kalbinde yer alan Aleksanterinkatu 13, ikonik bir statüye ve şehrin mimarisinde önemli bir yere sahip.
1900 yılında tamamlanan bu yapı, Finlandiya’da tamamen ticari amaçlar için tasarlanmış ilk bina olma özelliğine sahip. 19. yüzyıl Almanya ve Viyana’sının ticari bina mimarisinden ilham almış.
Bu yapının modern Avrupa başkenti Helsinki’ye getirdiği katkı, dönemin mimari standartlarına ve şehircilik anlayışına yenilikçi bir yaklaşım sunarak geniş çapta beğeni ve coşku ile karşılanmış.
Bina, sağlam ve özgün malzemelerle donatılmış olan Bouchon Carême restoranında tarihini yaşatıyor.
Bouchon Carême, klasik Lyonnaise mutfağını çağdaş bir yorumla yeniden tasarlayarak konuklarına zamansız lezzetler sunmayı hedefliyor.
Hans Välimäki, Maria von Graevenitz-Välimäki, Arto Rastas ve Miika Lönn tarafından tasarlanan bu mekan, gelenek ve modernliğin harmonik bir şekilde birleştiği bir noktada konumlanıyor.
Restoranın tasarımındaki cazibe, özgünlük ve sade estetik anlayışından kaynaklanıyor.
Sağlam ahşap mobilyalar, mekana sıcak ve doğal tonlar kazandırarak ikonik bir karakter yaratıyor.
Yüksek tavanlardan sarkıtılmış geniş ahşap raflar, mekanı samimi köşelere bölerek etkili bir organizasyon sağlıyor.
Büyük pencereler, içeriye yumuşak ve davetkar bir ışık yayarak, mekanın enerjik ve sıcak atmosferini ön plana çıkarıyor.
Bu doğal aydınlatma, hem iç mekanın canlılığını hem de konukların mekanla olan etkileşimini artırarak, restoranın genel ambiyansını güçlendiriyor.
Restoranın ön kısmında yer alan bar, mekana dinamik ve canlı bir atmosfer kazandırıyor.
Binanın tarihi kimliği ve mimarisi, iç mekanın tasarımında merkezi bir rol oynuyor.
Menüdeki basit et ve sebze yemekleri, geleneksel kasap dükkanlarının et dolaplarından esinlenen tasarımlarla ilham alınarak sunuluyor.
Bu tasarımlar, restoranın mutfak alanını geleneksel bir et dolabının estetiği ile harmanlayarak, hem görsel hem de işlevsel bir bağlam yaratıyor.
Büyük koridorun tamamlayıcı renk paleti, tarihi çevreyi onurlandırırken modern bir pazar salonu atmosferi sağlıyor.
Genel tasarım, rahat bir konfor sunarken cesur detaylarla uyumlu olup, aydınlatma unsurları özenle düşünülmüş.