Depolama Ünitelerine Entegre Edilen Mobilyalar

Intervention Architecture, yatak ve yemek masası gibi mobilyaları gizlemek için özel olarak tasarlanmış bir sistem kullanıyor.

Fotoğraflar: Tom Bird

Ofisin iç mekanını ele aldığı daire Guy Morgan and Partners tarafından tasarlanmış ve 1938 yılında inşa edilmiş, art deco tarzı bir binada yer alıyor.

Binanın arka cephesinde yer alan 24 metrekarelik daire, geçmişte ön taraftaki bahçeye bakan daha büyük bir dairenin hizmetli odasıymış.

Şu anki sahipleri, genç bir sanatçı çift, Londra’daki Barbican Estate’te tasarlanan başka bir küçük dairenin görsellerini ofisin web sitesinde gördükten sonra Intervention Architecture ile çalışmaya karar vermiş.

Bu projeye benzer şekilde, Barbican’daki daire de kompakt alanın en iyi şekilde kullanılmasına olanak tanıyan yeniden yapılandırılabilir ahşap işleri içeriyor.

Intervention Architecture’ın kurucusu Anna Parker, “Bu projedeki talep, bol miktarda depolama alanı oluşturmak ve ferah bir iç mekan yaratmak için tüm depolama alanlarını kapılar arkasında gizlemekti,” diye açıklıyor.

Oturma alanının bir kenarını boydan boya kaplayan depolama duvarı, hareketli özel yapım bir kanepenin üzerine açılan bir yatak barındırıyor. Yatağın başucundaki raflar, kitaplar için yer sağlarken; her iki tarafta yerleşik okuma lambaları bulunuyor.

Divan olarak da kullanılabilen kanepe, dört özel yapım düz paket tabureyi barındıracak şekilde tasarlanmış. Bu tabureler, duvarda saklanabilen ve parçalarına ayrılabilen yemek masası etrafında bulunuyor.

Alanının odak noktası, duvar boyunca kütüphane işlevi gören açık raf sistemi. Burada binanın art deco mimarisine gönderme yapan tekrarlayan kemer motifi, kitap dolu boşlukları çerçevelemek için kullanılmış.

Rafların yapboz benzeri tasarımı oluşturulurken Florin Court’un popüler televizyon dizisindeki Agatha Christie’nin kurgusal dedektifi Hercule Poirot’nun evinden ilham alınmış.

Odanın köşesindeki depolama ünitelerine entegre edilmiş çalışma köşesi, özel yapım bir oturak ve yükseltilip ayarlanabilen entegre bir çizim tahtası içeriyor.

Dairede kullanılan ahşap işleri, tek bir malzeme – beyaz boya kaplamalı poplar kontrplak – ile yapılmış. Zemin tahtaları da zımparalanmış ve aynı kaplama ile işlenmiş, böylece uyumlu bir estetik oluşturulmuş.

Tavan, duvarlar ve pencere çerçeveleri, alanı aydınlatmaya yardımcı olan sade bir off-white (kirli beyaz) renge boyanmış. Bu ton, kanepe için seçilen buklet kumaş ile tamamlanıyor.

Oda, çalışma alanının üzerindeki bir ampul ve tavandan farklı yüksekliklerde sarkan bir merkezi aydınlatma ile aydınlatılıyor. Ek olarak, birbirine uyumlu bir çift yatak lambası, işlevsel bir aydınlatma sağlıyor.

Yaşam alanı renk kullanımında minimal bir yaklaşıma sahipken bitişikteki banyo ve mutfak cesur tonlarla doygun hale getirilmiş, böylece tasarıma daha kuvvetli bir unsur eklenmiş.

Banyo, 1930’ların okyanus yatlarında bulunabilecek bir tonu çağrıştırması için seçilmiş şeftali pembesi karolarla kaplanmış. Tüm beyaz alüminyum musluklar, sıhhi tesisat ürünleri ve Japon tarzı küvet, temiz ve sade bir estetiğe katkıda bulunuyor.

Mutfak, Fransız sanatçı Yves Klein’in sanat eserlerinde yaygın olarak kullandığı ve International Klein Blue olarak bilinen canlı bir renk ile boyanmış.

Parker’a göre, doygun renk kullanımı, iki metrekarelik küçük alanda “yoğun bir deneyim” yaratıyor. Bu alanda ocak, fırın, bulaşık makinesi, buzdolabı, lavabo, baharat rafı ve çöp kutusu saklama alanı yer alıyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın