Birbirine bağlı yüzen iskeleler ve su üzerindeki adalarla doğayla iç içe olma fırsatı sunan Eden Dock, Howells ve HTA Design'ın peyzaj tasarımı ile tasarlandı.
2050 yılında dünya nüfusunun %70’inin kentsel alanlarda yaşayacağı tahmin ediliyor. Bu nedenle, biyolojik çeşitliliğe sahip kamusal alanlara erişim, yaşam kalitesi için vazgeçilmez bir hale gelecek. WWF ve Zoological Society of London tarafından hazırlanan bir raporda, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybının insan refahını tehdit ettiği vurgulanıyor. Bu kaybı durdurmak için şehirlerin çözümün bir parçası olması gerekecek.
Canary Wharf Group, Eden Dock’u “şehirlere biyolojik çeşitlilik ve habitat kazandırma planı” olarak tanımlıyor. Bu girişim, özellikle yoğun yapılaşmış bir bölgedeki biyolojik çeşitliliği artırmayı amaçlıyor. Ayrıca, çevrede çalışan ve yaşayan insanların refahını geliştirmeyi hedefliyor.
Eden Dock, Canary Wharf’ın gelişiminin bir parçası olarak hayata geçirilmiş. Doğu Londra’da yer alan ve 19. yüzyıldan kalma tarihi West India Dock’ta konumlanan bu yeşil alan, bölgenin su alanlarının ekolojisini ve biyolojik çeşitliliğini zenginleştirmek için hassas bir şekilde tasarlanmış.
Howells, “Dönüşen iskele, kamu alanını ilk kez su seviyesine indiriyor,” diyor. “Yumuşak eğimlerle kıyılar, ahşap oturma alanları, geniş amfitiyatro basamakları, yürüyüş yolları ve yoğun bahçe bitkileriyle entegre edildi” diye ekliyor.
Kamusal alan, daha önce erişilemez ve atıl olan bir yeri yeniden canlandırarak rekreasyon, kültürel ve eğitim faaliyetleri için ideal bir alan sunuyor. Amfitiyatro basamakları ziyaretçileri su kenarına ve Londra’da oldukça nadir bulunan açık su yüzme alanına götürüyor.
Birbirine ahşap yollarla bağlı “yüzen ekoloji adaları”, omurgasızlar, amfibiler, balıklar ve su kuşları için önemli habitatlar sağlayan yerel bitki türleriyle kaplandı. Bu adaların altında balıklar için güvenli bir yumurtlama alanı sağlayan barınaklar bulunuyor. Ayrıca, ağaçlardaki kuş yuvaları kuşların yuva yapması için yer sağlıyor.
Eden Dock, Canary Wharf’ın insan merkezli ve biyolojik çeşitliliği öne çıkaran kapsamlı bir alan oluşturma masterplanının en yeni girişimi olarak öne çıkıyor. 2025’te tamamlanması planlanan yaya köprüsü, Eden Dock’u kuzey-güney yönünde bağlayarak mahalledeki yaya trafiğini artıracağı düşünülüyor.