Gianni Botsford Architects tarafından tasarlanan Reciprocal House, Londra'da yer alıyor. Proje kapsamında, şimdiki adı Foster + Partners olan Foster Associates tarafından tasarlanan örnek niteliğindeki 1969 tarihli ek bina da yenilemiş.
Londra’da, Viktorya dönemi bir barın arkasında gizlenen Reciprocal House, Gianni Botsford Architects tarafından tamamlanmış. 280 metrekarelik bir aile evi olan yapı, sıradan ve bakımsız haldeki 1860’lardan kalma bir kulübenin yerini almış. Proje kapsamında, şimdiki adı Foster + Partners olan Foster Associates tarafından tasarlanan örnek niteliğindeki 1969 tarihli ek bina da yenilemiş.
Yeni yapılan dört katlı ev, Foster Associates’in çelik kirişler, beton bloklar ve geniş açıklıklı alüminyum çerçeveli camlarla tasarladığı hafif, tek katlı yapıyı tamamlayacak şekilde tasarlanmış. Yenileme sürecinde Norman Foster tasarımının endüstriyel karakteri korunmuş, 1960’ların sonunda yapılan eklenti orijinal haline geri getirilmiş. Gianni Botsford Architects’in tasarım anlayışını temsil eden rehberlik eden – zamansız malzemelerin sınırlı ama etkili bir kullanımı gibi- temel nitelikler bu tasarımda da uygulanmış.
Zemin katta mutfak, yemek ve oturma alanları; üst iki katta ise üç yatak odası ve bir çatı terası bulunuyor. Bunlara ek olarak 3 metre yüksekliğinde ışık kuyularına sahip bir de bodrum kat stüdyosu yer alıyor. Zemin kattaki alanlar, Foster Associates tarafından tasarlanan ve aslen eğlence -ve önceki sahibinin kuyruklu piyanosuna ev sahipliği yapma- amacıyla oluşturulan açık plan odaya açılıyor.
İç mekanda, Gianni Botsford Architects tarafından tasarlanan ve Doğu Londra’da üretilen merdivenler, mutfak üniteleri, dolaplar, banyo aksesuarları, ekranlar ve kapılar gibi el işçiliğiyle yapılmış alüminyum elemanlar yer alıyor.
Yeni evin çatı profili, orijinal kulübenin çatısını çağrıştırırken, belirgin açılı cepheler, hem dış hem de iç mekanda güçlü bir geometrik form sunuyor. Form, üç ana katı birbirine bağlayan spiral alüminyum merdivenin üzerindeki 2 metre çapındaki dairesel çatı penceresi ile daha da vurgulanıyor. Çatı penceresi, tamamen açılarak doğal havalandırma sağlıyor ve dış mekanla kurulan bağlantıyı güçlendiriyor.
Yapının cepheleri, orijinal evin anısını koruyan, bakır-kahve tonunda delikli alüminyum ağ ile kaplanmış. Uygulanan kaplama sayesinde, hem mahremiyet sağlanmış hem de aşırı ısınmanın önüne geçilmiş.
Gianni Botsford Architects tarafından yapılan bir dizi fiziksel çalışma modeli; yeni evin Foster Associates’in eklentisi ile ilişkisini araştırmak ve ikisi arasında güçlü bir bağ oluşturmak için kullanılmış. Bu süreç sayesinde, -projenin yeni ve eski unsurları benzer mimari duruşlara sahip olmasına rağmen-, tasarımda açıkça ayırt edilebilir kılınmış.
Peyzaj tasarımında, orijinal evin tuğlaları kullanılarak mevcut malzemeler yeniden değerlendirilmiş. Proje, çevrede minimum etki yaratacak şekilde tasarlanmış. Pasif ev tasarımı, başlangıçtan itibaren dahil edilmiş. Ev, gün ışığını doğal olarak gölgeleyen mevcut ağaçların altına yerleştirilmiş. Pencerelerin boyutları ve yönleri, gün ışığı ve doğal havalandırmayı en üst düzeye çıkarmak için optimize edilmiş. Spiral merdiven, evin tamamı için dikey bir doğal havalandırma şaftı sağlarken, üstteki açılır çatı penceresi, sıcak havalarda sıcak havanın dışarı atılmasını sağlayan baca etkisi yaratmış.
Tüm yapıda, ham beton gibi yüksek termal kütleye sahip malzemeler kullanılmış. Bu durum, doğal havalandırma stratejisiyle birlikte evin aktif soğutma olmadan serin kalmasını sağlamış. Bununla birlikte, artırılmış termal yalıtım ve hava sızdırmazlığı, ısıtma gereksinimini en aza indirmiş. Isıtma, akustik olarak yalıtılmış bir hava kaynaklı ısı pompası ve yerden ısıtma sistemi ile sağlanmış. Mutfakta gaz yakan cihazlar bulunmadığından ev tamamen elektrikli tasarlanmış ve gaz bağlantısına ihtiyaç duyulmamış.
Su tüketimi, duş ve banyolardan gelen suyu ev içinde tuvalet sifonlarında tekrar kullanmak için gri su geri dönüşüm sistemi ile minimumda tutuluyor. Yağmur suyu geri dönüşümü ve yeşil çatılar ise su tüketimini ve akışı daha da azaltıyor.