PROJE RAPORU
Camiler, tarihsel süreç de artan ve gelişen kullanım ihtiyaçlarına göre değişerek günümüze gelmiştir. İlk Cami Kâbe’dir, daha sonra Kuba Mescidi ve takip eden diğer mescitler ve camiler ile bu sürecin kullanım şeklini ve ihtiyaçları değiştirmesi sonucunda doğal olarak cami mimarisi de gelişme göstermiştir.
İlk camilerde namaz kılma alanı olarak kullanılan tek hacimli mekâna eklenen ve İlerleyen zaman içinde ihtiyaç haline gelerek kullanılmaya başlanan son cemaat mahalli hem bir giriş ve doğal olarak kuzey cepheye yerleştiğinden dolayı rüzgarlık işlevini görür hem de cemaatin çok olduğu zamanlarda rezerv alan olarak kullanılır. Kadınlar mahfili ise hem mahremiyetin sağlanması hem de mihrap dan fazla uzaklaşmamak için üst katta galerili bir mekân olarak, özellikle Anadolu camilerinde daha çok görülen geleneksel bir yerleşimdir. Bunların dışında girişte ayakkabılık ve giriş cephesini çevreleyen revaklı mekanlar ile, bunlarla ilişkili abdesthane, wc, şadırvanın bulunduğu bir iç avlu, bunun üç cephesinden çıkış sağlayan üç adet kapıyla bağlandığı dış avlu ve caminin büyüklüğüne bağlı olarak oluşabilen dış avlunun çeperlerine yerleşmiş sosyal ve kültürel birimler (kütüphane, imaret, vakıf dükkanları gibi ) bulunmaktadır.
Buradan yola çıkışla ilk cami olan Kâbe’nin kare planlı ve düz çatılı formunu tasarımın odak noktasına yerleştirerek caminin birinci işlevi olan (özellikle Anadolu da sosyal bazı işlevleri de vardır) namaz kılma için ana ibadet mekânı (Harim) olarak tasarlanmıştır. Bu mekânın düz çatısında ise, Anadolu’nun ilk camileri olan Beylilkler dönemi ahşap kirişli düz tavanlı Anadolu camilerinden Esinlenilmiştir. (Beyşehir Eşrefoğlu camii, Sivrihisar Ulu camii, Konya Sahip Ata camii gibi 13. Yüzyıl camileri). Bunun girişinde bir son cemaat mahalli, içerisinde ayakkabılıklar ve her iki yanın da iki adet merdiven bulunmaktadır. Bu merdivenlere dışarıdan ve içeriden ulaşım bulunmakta olup, merdivenlerden bir tanesi üst kata kadınlar mahfiline çıkış sağlamakta, diğeri ise aynı şekilde üste kadınlar mahfiline çıkarken aşağı, bodrum kata inerek burada teknik mahallere ulaşımı sağlamaktadır. İki yandaki merdivenlerin dışarı çıkış kapıları aynı zamanda caminin hızlı tahliyesini sağlamakta ve acil çıkış kapıları görevi görmektedir.
Ana binanın sağ yan cephesine eklenmiş olan tek katlı ünite ise kuran kursu ve cami görevlisi ofisini barındırmaktadır. Cami görevlisi bu bölümde hem kuran kursuna hem de cami içerisine (müezzin mahfili yanından) doğrudan ulaşabilmektedir. Sol yan cephe ise üzeri saçakla kapatılmış kolonatlı bir alan ve genişleyen açık alanı ile birlikte cenaze namazı kılma alanı ve Cuma namazlarında artan cemaat için genişleyen bir rezerv alan sağlamaktadır. Cenaze namazı alanındaki musalla taşlarının hemen yakınına kadar ulaşabilen bir park alanı ise cenaze araçlarına tahsis edilmiş olup cenazelerin zahmetsizce araçlara ulaştırılabilmesi sağlanmıştır. Musallanın yanından cami içerisine bir kapı ile bağlantı sağlanmış olup imamın doğrudan cenazenin başına gelerek, kalabalığın arasından cami ana kapısından çıkmasına gerek kalmadan namaza geçebilmesi sağlanmıştır. Bu kapı yine acil çıkış görevi de görmektedir.
Ana ibadet mekanının bulunduğu bloku çevreleyen iki adet wc abdesthane ünitesi ile bir iç avlu oluşturulmuştur. Bu iç avluya klasik camilerimizde olduğu gibi üç cepheden üç giriş sağlanmıştır. Cami ana girişinin karşısından ve iki ünite arasından geniş bir ana giriş büyük merdivenli ve engelli rampalı olarak düzenlenmiştir. Bunun üzerinde ahşap kirişli ve cam kaplama tavanı ile bir nevi taç kapı öykünmesi yapan giriş saçağı vardır. İç avlunun her iki yanındaki girişlerin de üzeri kenetli bakır kaplı çatısı bulunan saçakla kapatılmış, ortasındaki cam kaplı alüminyum ızgara ile eski yeni bir arada kullanılmıştır.
Dış avlu ise caminin sosyal ve kentsel kullanım alanlarını oluşturmaktadır. Bunlar geleneksel camilerimizde olduğu gibi kıble yönü hariç diğer üç yöndeki giriş çıkışları ile yaya geçişlerini sağlamakta, böylece kentin / semtin yaya ulaşımına katkıda bulunurken dış avluda bir kamusal yeşil alan kullanımı sunmaktadır. Bu dış avlu içerisindeki yeşil alanlar ve büyük yapraklı ağaçlar (Çınar, Akçaağaç gibi) ile bir dinlenme, gölgelenme, toplanıp sohbet etme, hatta buluşma noktası görevi görmektedir. Bu yeşil, gölgeli ve sessiz uhrevi açık mekânın herhangi bir kentsel yeşil alan veya park tan daha huzurlu bir etkisi olduğu muhakkaktır.
Plan ve yerleşim şeması bu şekilde olan caminin yapısal tasarımında ve malzeme kullanımında, çıkış noktamız olan 13.yüzyıl beylikleri ahşap tavanlı camileri gibi bir tavan olması düşünülmüştür. Bu yapılırken ahşabı sadece kaplama olarak kullanıp betonarmenin yardımı ile geniş açıklığı geçmek tasarımın ruhuna aykırı olur diye düşündük. Tamamen ahşaptan oluşan bir taşıyıcı konstrüksiyon ve tavan kaplaması ile tavan dekoru beraber sağlanmıştır. 15 mt. Açıklıklı 120 cm yükseklikteki lamine ahşap kirişler (Glulam) ana kirişleri oluşturmakta, bunlara dik ve diyagonal bağlanan 60 cm yüksekliğindeki tali kirişler ile bir kaset döşeme sistemi oluşturulmuştur. Bu kaset görüntüsü tavanın ahşap dekorunu da sağlamaktadır. Caminin birinci önemli ögesi tavanı (kubbe veya başka formlarda) ise ikincisi de mihrap duvarıdır. Caminin tasarımında üç doğal malzeme esas alınmıştır; Ahşap- Doğal Taş – Cam. Bunlardan ahşap tavanda, doğal taş cephelerde, cam ise mihrap duvarında kullanılmıştır.
Cami iç mekânı uhrevi bir mekân olup insana yaradanı ile baş başa kalabileceği sessiz, huzurlu, dış dünya ile bağlantısını koparabileceği bir mekân hissi vermelidir. Bu mekâna dışarıdan dahil olabilecek tek bir şey olmalıdır; Nur… yani ışık. Cami karanlık kasvetli bir yer değil doğal ışığın ve doğanın aydınlattığı bir yer olmalıdır. Bunun için mihrap duvarını tamamen cam bloklardan inşa etmek ve arkasındaki korunaklı bahçeye renkli geniş yapraklı ağaçlar yerleştirmek ve bir gül bahçesi oluşturmak düşünülmüştür. Bu ağaçların değişik renkteki yapraklarının rüzgârda dalgalanması ve güneç ışığının bunları cam duvara yansıtması ile doğal bir vitray görüntüsü ile ışık gösterisi caminin içerisini dolduracaktır (Ağaç Cinsleri: Kırmızı yapraklı akağaç, Gümüş Huş ağacı, Çınar, Mimoza gibi…).
Yan duvarların üst katındaki pencerelere klasik mimari motifli prekast elemanlar veya döküm demirler yerleştirilerek ışık-gölge izleri cami içine taşınmaktadır. Mihrap duvarını oluşturan cam bloklar normal cam tuğla olmayıp, “ultraclear glass” (düşük demir oranlı cam) özel bloklardan oluşmaktadır. Ayrıca cam korkuluk ve perdeleme amacı ile kullanılmaktadır. Kadınlar mahfilinin önü 150 cm yüksekliğinde 2 cm kalınlığında cam plaklar birbiri peşine açılı olarak yerleştirilerek mahremiyeti sağlayan fakat karanlık yapmayan bir perde oluşturulmuştur. İslam’ın temelinde bulunan sadelik ve tevazu sembolü olarak cam, mihrap ve minberde de kullanılmıştır. Mihrap 3mt yüksekliğinde bir cam duvara asit kabartma tekniği ile renksiz vitray olarak kufi hat örnekleri işlenmiş olarak teşekkül ettirilecektir. Minberin de cam arka duvarı ve merdiven korkulukları aynı teknikle düşünülerek tasarlanmıştır ve mermer yalın bir merdiven ve hitap sahanlığı ile desteklenmiştir.
Camın kullanıldığı bir diğer yer caminin ana giriş cephesi duvarıdır. Bu duvar yerden tavana kadar konstrüktif cam duvar olacak yüzüne yarı şeffaf cam filmi kaplama ile kufi hat örnekleri işlenmesi düşünülüştür. Cam duvarın dış tarafında doğal taş görünümlü prekast mini süs kolonları bulunmaktadır. Çatı Kaplaması olarak kenetli bakır çatı düşünülmüştür. Ahşap konstrüksiyonlu ana tavan ve lamine kirişler dahil olmak üzere dışardan bakır kaplama çatı tasarlanmış, iç mekanların ise çıplak ahşap görüntüsü ile kalması planlanmıştır.