Katılımcı (1. Kategori), Cami Tasarımı Fikir Yarışması

Mimari Tasarım Raporu

Genel Yaklaşım ve Tasarım

Camiler, İslamiyet’in birleştirici ve bütünleştirici yönünü yansıtan ve vurgu yapan ibadet mekanlarıdır. Dini rolünün yanı sıra İslam şehrinde, toplumsal rollerin yerine getirildiği yerler olarak kabul edilir. Aynı zamanda camiler hem dini hem de kent hayatının diğer yönlerini yansıtan bir merkezdir. Bunun yanı sıra İslam’ın tevazu, israftan kaçınmak(tasarruf) ve dürüstlük gibi önemli ilkelerinin de temsilcisidir. Bu doğrultuda tasarımda; geleneksel cami mimarisinin birey üzerinde bıraktığı ferahlık, yalınlık, tevazu ve huzur gibi oluşumları önemseyen mekansal çözümler önerirken; tasarımın günümüz teknolojik gelişmelerini de göz ardı etmeden yapısal ve işlevsel yenilikler içermesi hedeflendi.

Konum

Önerilen cami fikri için Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunan Şanlıurfa şehri şeçildi. Çünkü Şanlıurfa’da bulunan Göbeklitepe, ilk tapınak ve yeryüzündeki ilk inanç merkezi olması açısından önemlidir. Eski çağlardan beri dini mabetler, kurgulanan yaşam alanları için büyük öneme sahip olmuştur. Dini alanlar merkezleştirilerek, bu alanların etrafına yerleşim başlamıştır.

Verilen proje alanı yerleşimin yeni başladığı bir bölgededir. Gelişme bölgesinde olması nedeniyle planlı bir kent dokusu bulunmamaktadır. Alanın yeni gelişmekte olmasından kaynaklanan eksikler ve yeşil alan yetersizliği giderilerek bir meydan kurgusu oluşturuldu. Böylece insanların cami ve çevresini sadece ibadet alanı olarak kullandıkları bir yer değil, aktif olarak yaşadıkları, kentte var oldukları bir alan haline getirmek amaçlandı.

Cami önerisinin yerleşimi; cemaati bir araya getirme, toplanma kavramı ve kıbleye yönelimin şekillenmesiyle oluşturuldu. Formun dairesel olarak tasarlanmasının nedeni; hem Göbeklitepe’ye bir gönderme yapılması, hem de dairenin, başlangıcı ve sonu olmadığı için ebediyeti sembolize ederken, aynı zamanda bir döngüyü (doğum-yaşam-ölüm) temsil etmesidir.

Cami girişi; Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin açık alandan yarı açık alana, daha sonra kapalı alana geçiş şeklinde olan geleneksel mekan kurgusu üzerine oluşturuldu. İnsanların açık kamusal alan olarak kurgulanan park ve çarşı alanından, yarı açık mekan olan cami avlusuna, daha sonra ise kapalı ibadet mekanına geçiş yapması amaçlandı.

Mihrap Duvarı

Kur’ân-ı Kerim’de, “Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mabed), Mekke’deki (Kâbe )dir” denir. Bu sebeple bütün müslümanlar için kıble, Kâbe olarak kabul edilmiştir. Projede kıblenin dışarıdan da hissedilebilmesi için, mihrap duvarları ibadet mekanının dışına taşarak cami tasarımının ana unsuru olarak ele alındı. İbadet alanın mihrap duvarına paralel bir şekilde uzun olarak tasarlanması, herkesin mihraba yakın olarak ibadet etmesini sağlayarak bütünsel bir alan yaratılmasında etkili oldu. Böylece islamda doğrusal düzende ibadetin önemi vurgulandı.

Mihrap duvarı çift cidarlı ve alt kısmı cam olacak şekilde tasarlandı. İki duvarın arasında ise su öğesi kullanıldı. Su öğesi tasarımın bir parçası olarak düşünüldü ve suyun yansıtıcı özelliği, ruhani temizliği, huzur ve tevazu gibi etkilerinin, ibadet edenler için farklı duyusal etkiler oluşturması amaçlandı. İkinci bir duvar ile hem avlunun görünmesi engellenerek ibadet alanı için mahremiyet sağlandı, hem de cenaze töreni için alan tanımlandı.

Minare

Gelişen teknoloji ile geleneksel minare fonksiyonu değişime uğramıştır. Geçmişte minare, imamın insanları namaza çağırmak için ezan okumasını sağlayan bir alandı. Fakat günümüzde namaza çağrı teknolojik imkanlar kullanılarak yapılmaktadır. Tasarımda bu konu minarenin simgesel özelliği üzerinde durularak kurgulandı. Minarenin, yüksekliği ile kentte bir landmark ve caminin konumunu belli eden bir mimari öğe olması amaçlandı. Minare tasarımın bir parçası olarak düşünüldü ve birbirini takip eden, camiyi sarmalayan, insanları içeriye davet eden çevre duvarlar yükselerek minareyi oluşturdu.

Üst Örtü

Cami; mimari geleneğin en güçlü formu olan kubbenin geleneksel kullanımının dışına çıkartıldı. Cami iç ve dış mekanlarını içine alan bir yarım kubbe formu, genel bir üst örtüye dönüştürüldü. Taşıyıcı sistem olarak, çelik strüktürün geometrik bir örüntü yaparak ”geodesic dome” oluşturması amaçlandı. Böylelikle iç mekan kolonlarla bölünmeden yalın bir ibadet mekanı oluşturuldu. İç mekan gereksiz süsleme, kaplama ve masraftan arındırıldı.

Plan Şeması

Plan şemasının; yapısal elemanları ile birlikte, erişilebilir, güvenli, huzurlu ve etkin kullanımının sağlanması temel alındı. İşlevsel ihtiyaçları karşılamak amacıyla cami, kütüphane, abdesthane, lojman, gasilhane, tuvalet, avlu ve cenaze tören alanı tasarlandı ve bu birimler açık alanlar, yarı açık alanlar, kapalı alanlar olarak tasarımda yer aldı. Girişten itibaren engellilerin erişiminin kolaylaştırılması için planlama alanında gerekli düzenlemeler yapıldı. Erkekler için İbadet alanı ve son cemaat yeri giriş katta yer aldı, üst kattaki galeride ise kadınlar mahfiline yer verildi. Cuma, bayram, teravih namazları için gerekli abdest, tuvalet mekanları oluşturuldu. Engellilerin tüm mekânlara erişebilmesi için plana asansör yerleştirildi. Tüm planda ise gerek kadın ve erkek mahremiyeti, gerekse engelliler için kullanılabilir mekanlar yaratmak amaçlandı. Düzenlenen su öğesi ve yeşil bantlar ile doğal serinlik ve ferahlık sağlamak amaçlandı.

Etiketler

1 Yorum

  • mustafa-kemal-arslan says:

    Urfa ve göbeklitepe esinlenmesi güzel ama bu esintiyi camiye taşımak bence oldukça zor.malesef projenizde de bunu basarabildiginizi düşünmüyorum. Daha sonra minareye dönüşen duvar fikri cami mimarisine çok uygun bir seçim değil bence. Emeğinize sağlık.

Bir yanıt yazın