Paris'te demir yolunun hemen yanında inşa edilen ofis bloğu ahşap kolon kiriş sistemiyle inşa edildi.
Mimarları projeyi anlatıyor:
Green Office, kullandığından daha fazla enerji üreten Paris’teki ilk bina. Enerjinin fazlası ahşap çatının üzerine yerleştirilmiş 1.700m² yüz ölçümüne sahip güneş panellerinden geliyor. Bu enerji fazlalığı Baumschlager Eberle Architekten ve SCAPE tarafından geliştirilen sürdürülebilir tasarım konseptinin bir parçası. Projede sürdürülebilirlik: teknik, mimari ve bunların ötesinde insana ait bir dizi değeri kapsıyor.
Yenilenebilir bir malzeme olan ahşabın seçimi, sürdürülebilirliğin yanında, pragmatik nedenlere dayanıyor. Paris’in Batignolles bölgesindeki demiryolu raylarının arasına yerleşen arazi olabilecek en hafif strüktürü gerekli kılıyor. Green Office’in bazasının üzerinde tutkallı alaçam ve lamine edilmiş çamdan klasik bir kolon kiriş sistemi yükseliyor, zeminlerde de çapraz lamine çam kullanılıyor. Cepheler masif ahşap çerçeveler içinde yonga levha ve minaral yünü ile inşa ediliyor, alüminyum kasetle bitiriliyor.
Doğal bir karbon stoğu olarak çalışan, 2,700m³ İskandinav be Avusturya ahşabı 520 ton CO2 taşıyor. İnşaat sürecinde, geleneksel bir bina projesine kıyasla 2.900 ton daha az CO2 harcanıyor.
Sadece teknik bir çözüm olmanın ötesinde, ahşap kullanımı binaya doğal bir his veriyor. Kullanıcılar ahşabın varlığı sayesinde bu özer atmosferin tadını çıkarıyor. Ahşap etkisi sadece çalışma alanlarında değil, açık iç bahçeye bakan fuayede de hissediliyor.
Bu kompakt strüktür ekolojik yeterliliklerinin yanında kullanıcılarına başka olanaklar da sunuyor. Paris’in yerleşmiş çeper blok modelini kıran mimarlar, hem kulanıcılar hem binanın önünden geçip gidenler için transparan ve açık bir his yaratıyor. Binanın yerleşimi kuzey-güney girişini, hiçbir ekstra büyük hamleye gerek kalmadan vurguluyor ve binaya, bir tarafından demiryolu istasyonuna ve gelen trenlere kucak açan üç-kanatlı bir ayak izi veriyor. İstasyona varanlar, dikeyliğiyle geleneksel Paris mimarisini yankılayan ve krem rengi alüminyum cephesiyle gözyüzünü yansıtan bir kent heykeliyle karşılaşıyor.
Green Office, bir dizi basit ve dikkatlice seçilmiş planlama ve mimarlık tekniğiyle, mekanın ve kaynakların optimum kullanımının ötesine geçiyor.