Mimari proje raporu:
İstanbul Sanayi Odası Odakule Pasajı Beyoğlu’nun önemli iki yaya aksı olan Meşrutiyet Caddesi ve İstiklal Caddesinin üzerinde yer almaktadır. Yapının bulunduğu arsa İstanbul Sanayi Odası tarafından 1970’lerde yeniden projelendirildi. Mimar Kaya Tecimen ve yardımcısı Ali Kemal Taner tarafından tasarlanan yapı, 1976 yılında Odakule adı ile açıldı.
Odakule’nin önemli bir kültür aksı üzerinde bulunması, yapıyı insan-mekân ilişkisi yönünden bulunduğu bölge içerisinde önemli bir potansiyel haline getirmektedir. Buna bağlı olarak alanın en büyük problemlerinden biri var olan bu potansiyeli ve mekânsal beklentileri karşılayamaması ve kentsel bağlamda mekânsal ilişkileri koparmasıydı. İstiklal caddesinde tesisat ve mekanik şaftlardan oluşan duvar Surp Yerrortutyun Katolik Ermeni Kilisesi’ni çevreleyen Perukar Çıkmazının ve İstiklal Caddesinin Güneyden gelen yaya akışının pasaja yönelmesini büyük ölçüde engelliyordu ve bu durum pasajın görünürlüğünü ve işlevini olumsuz yönde etkiliyordu. Bu yüzden bu duvarı tanımlayan havalandırma ve tesisat şaftları yerine şaft sistemi mekanik ihtiyacı sağlayacak şaft borularına dönüştürüldü. Böylece yaya akışını ve pasaj ile çıkmazın birbiri ile ilişkisini kesen duvar, meydanlaşıp toplanma alanı yaratarak kendini geçirgen bir mekâna bırakmış oldu. Ayrıca bu durum mevcut kiliseyi ön plana çıkararak kilisenin eski görünürlüğüne kavuşmasını sağladı.
Sanayi ortamının üretim kültürü ve süreci düşünüldüğünde, üretilen malzeme ve yöntemin sürekli gelişimi gözlemlenir. Sanayinin sürekli gelişimine atıfta bulunarak, şaft borularını takiben tanımlanan boruların organizasyonu ve bir araya gelişleriyle fonksiyonel olarak mekâna katkı sağlaması düşünüldü. Şaft boruları mekanik ihtiyacı karşılarken aynı zamanda, şaft bitişlerinin tasarlanmasıyla, mekânın kurgusunu oluşturan bir bütün haline geldi. Bir sanayi üretimi olan şaft borusu tasarımla buluşarak mekân algısını yeniden yorumladı.
Boruların birlikte akıcı hareketiyle yayaların farklı ve çeşitli amaçlarla kullanabileceği yüzeyler tanımlandı. Oluşturulan bu yüzeyler İstanbul Sanayi Odası Odakule Sanat Galerisindeki sergilerin pasaja da taşınmasına olanak sağladı ve böylece pasaj sadece geçiş yapılan bir mekân olmaktan çıkarılıp kentlinin sanatla buluşmasına ve sosyalleşebilmesine olanak sağlamış hem de oturup dinlenebileceği ve toplanabileceği bir meydan oluşturarak pasajın çağdaş kentsel yaşam koşullarıyla ilişki kurmasını sağlamıştır. Pasajın İstiklal Caddesi tarafında yer alan Atilla Onaran’ın “Göktaşı” ve Salih Acar’ın ”Göçmen Kuşlar” adlı sanat eserleri kalıcı sergi elemanları olarak yorumlanarak tasarım yüzeyleriyle ilişkilendirildi ve mekân içinde kurgulandı.
1950 sonrası başlayan sanayi hareketleriyle İstanbul metal sanayisinde Türkiye’nin %55’ini oluşturmaktaydı ve metal üretimi yapılan fabrikalar ilk kurulan fabrikalar arasındaydı. Sanayideki bu tarihsel süreci de vurgulamak adına pasajın İstiklal Caddesi ve Meşrutiyet Caddesi girişlerinde oluşturulan yüzeylerde metal borular kullanılırken sanayi plastik üretiminde oluşan sıçramadan dolayı metal borular yerini pasajın üst örtüsünün kalktığı yerde plastik borulara bıraktı. Kullanılan plastik boruların içi su dolduruldu ve böylece gün ışığı borulardaki sulardan yansıyarak pasaja alındı. Bu durum hem fiziki olarak doğal aydınlatmadan yararlanılarak pasajın gün içerisindeki ışık alanını arttırdı hem de suyun farklı yansımalarıyla pasaj geçişi tanımlandı ve pasajdan geçen yayalara ve ayrıca kulede çalışan kişilere farklı görsel deneyimler sunulmuş oldu.
Meşrutiyet Caddesinde Pasajın yakın çevresinde sanat galerileri yoğunluğunun etkisiyle pasajın bu girişinde borularla oluşan yüzey bu cephede heykelleşerek pasajın dikkat çekmesine yardımcı olurken aynı zamanda yakın çevresine katkı sağlamış oluyor. Pasaj boyunca devam eden boruların lineerliği ve birbirini takip eden yüzeylerin sürekliliği kullanıcıları yönlendirerek, İstiklal ve Meşrutiyet Caddeleri arasındaki yaya sirkülasyonuna Pasaj boyunca değer kazandırmıştır.