Simbiyoz: Çok Boyutlu Mekan Deneyimi Sunan Entegre Yeni Fonksiyonlar
Mekanlar, insanlar onları kullandıkça zenginleşmektedir. İnsanlar mekanları kullandıkça o mekanla yaptıkları paylaşımlar artar ve paylaşımlar üzerinden yeni bağlar kurarlar. İstiklal Caddesi ve Meşrutiyet Caddesi’ni (Tepebaşı’nı) bağlayan Odakule Geçit’i (Pasajı’da) gün içinde geçen insan sayısı düşünüldüğünde büyük yaratıcı potansiyele sahip bir mekandır. Bu potansiyeli ortaya çıkarmak için tasarlanan projenin temel amacı; içinden geçilen bu alanı, gerek içinden geçenler gerekse orada yaşayanlar için yeni fonksiyonlar ekleyerek zenginleştirmek ve kullanıcıların yeni bağlar kurmasını sağlamak üzerinden gelişmiştir. Bunu gerçekleştirmek için proje ‘ye üç farklı entegre ve çok boyutlu fonksiyonla eklenmiştir.
Öncelikle projenin İstiklal Caddesi en çok insan yoğunluğuna sahip olan bölümdür. Mevcut durumda bu alan insanlar tarafından, bir buluşma mekânı olarak kullanılmaktadır. Fakat proje alanında yapılan gözlemlere göre, insanlar bu alanda beklerken, mekanla bütünleşmesi sınırlı kalmaktadır. Bu mekânın potansiyeli kullanıcıları dikkati alındığında sadece bir bekleme alanı değil aynı zamanda Taksim’de anlık olarak yapılan canlı performanslar için kentsel bir sahne olma potansiyeline sahiptir.
Bütünleşmenin daha fazla artması, kullanıcıların beklerden daha kaliteli vakit geçirebilmesi için bu kentsel sahnenin ortaya çıkarılması peyzajla uyumlu amfi tiyatro özelliğine sahip daha geniş bir alan kurgulanmış aynı zamanda İstiklal caddesinden gelecek kullanıcılar için hem davetkar hem de yönlendirici ışık izleri kullanılmıştır. Bu ışık izleri, aynı zamanda kullanıcıların hareketlerine göre interaktif olarak tepki vermektedir.
Projenin ikinci kısmı ise, geçiş alanı olan ve aynı zamanda Odakule’nin de çıkışının oluğu geçit alandır. Bu alanda, sürdürülebilirlik kavramının bilinirliğinin ve bilincinin artırılması için yeşil duvar olarak tasarlanmıştır. Aynı zamanda bu yeşil alana ek olarak Odakule’nin yatayda hareket eden bölümlerinin üstü de yeşil çatı olarak kurgulanmıştır. Bu alanda kurgulanan sisteme göre elde edilen ürünler projenin ilerleyen kısmındaki oda cafe için ürünler üreten bir yapıdadır. Örneğin organik çilek vs, mevsimlik değişebilir. Bu alan aynı zamanda teknoloji le doğanın yan yana geleceği bir alandır. Projenin temel amaçlarından bir olan entegre etme anahtar kelimesi burada kendisini yeşil duvarlar ve “Medya Duvarı” ile göstermektedir. Bu “Medya Duvarı” sayesinden hem sürdürülebilirlik kavramı çeşitli animasyonlarla işlenmekte hem de sanayi odasının yapmak istediği duyurular ve tanıtım faaliyetlerini gerçekleştireceği bir yeşil “tekno- fütüristik” bir alandır.
Projenin üçünü kısmı ise, Tepebaşı’nı İstiklal Caddesi’ne bağlayan kısımdır. Bu kısım diğer alanlara oranla, sadece otopark ve bir geçiş alanı olarak kendisine bir işlev bulmuştur. Halbuki bu alan gün içinde birçok şehir paydaşı ve Odakule çalışanının kullanabileceği ve yeni özellikler katılabilecek atıl bir alandır. Bu alandaki en büyük sorun, yetersiz işlevlendirmedir. Buna bağlı olarak insanlar bu alandan hızlıca akıp giderler. Oysaki bu alan çevresi göz önüne alındığında çok değerli bir alandır. Buna göre bu alan için öncelikli amaç kullanıcıları yavaşlatmak ve geçip gitmesini engellemektir. Bunu amaçla bu alanı yaşatmak için İstiklal’deki diğer geçitler örnek alınarak bir cafe alanı ve orayı devamlı kullanan çiçekçiden de esinlenerek bir çiçek satış alanı da eklenmiştir. Cafe alanında verilecek ürünlerin bir bölümü ise Odakule’nin yeşil alanlarında yetiştirilecek ürünlerden olması planlanmıştır. Bu sayede sürdürülebilirlik kavramı bu kafeyi kullanan her kullanıcı tarafından deneyimlenmiş olacaktır.
Buna göre proje alanına entegre edilen fonksiyonları kısaca özetlenirse, İstiklal yönündeki giriş için bir peyzajla ve konseptle uygun amfi Tiyatro alanı, geçit alanı için Media Wall entegreli yeşil bitki duvarı ve Meşrutiyet Caddesi çıkışı için ise bir cafe alanı ve çiçek satış alanıdır. Entegre edilen bu fonksiyonalar yardımı ile, olan kullanımların konforu ve kullanışlılığı geliştirilmiş aynı zamanda; kullanıcıların Odakule binası ve mekanları ile daha fazla şey paylaşmasını sağlayacak yeni fonksiyonlar eklenmiştir. Bu fonksiyonlar mekanlara entegre edilirken aynı zamanda sürdürülebilirlik kavramının eğlenceli ve farklı duyulara hitap eden yöntemlerle deneyimletilmesi amaçlanmıştır.
Proje Estetiği
Tarihsel süreçte Odakule Binası 3 farklı binaya daha ev sahipliği yapmıştır. Bunlar 1870-1926 yılları arasında Bonmarşe, 1926-1960 yılına kadar Karlaman Pasajı, olarak kullanılmıştır. Gerek istiklal Caddesinin tarihi dokusu gerekse Oda Kule’nin tasarımındaki modern mimari öğelere düşünüldüğünde proje estetiği olarak bir ara tarz, Retro-fütüristtik bir konsept, yeşil ve sürdürülebilirlik bağlamında kurgulanmıştır. Bunu sağlamak adına doğal malzemeler (ahşap) ve pastel tonlar; akışkan, devamlı ve organik geometrik formlar kullanılmıştır.
Projedeki bir diğer önemli tasarım noktası ise bina boşluklarının daha tanımlı alanlar haline getirebilmektedir. Odakule Projesi’nde tasarımsal olarak bırakılan boşluklar etkileyicidir fakat kendisini tam olarak ortaya koyamamaktadır. Çevre binaların binanın cephelerinden yaptığı baskılar görsel olarak binanın boşluklarının tam olarak algılanmasını engellemektedir. Projede kullanılan mimari öğeler bu boşlukların daha rahat algılanabilir olmasını amaçlamıştır.
Proje Tasarımına Yön Veren İlkeler, Anahtar Kelimeler ve Projedeki Etkileri
Pasaj Kültürü, hayatın akışı akışı yavaşlatamak, yaşayan geçit:
Pasajlar içinden geçilip gidilecek bir geçitten ziyade hayatın yavaşladığı ve vakit geçirilen alanlar olarak tasarlanmıştır. Böylece herkes için mekanlar üretilerek birlikte yaşama ve şehir kültürü desteklenmiştir.
Sürdürülebilir Cafe: Odakafe
Proje alanı için tasarlanılan cafe ve ürünleri sürdürülebilirlik bilincinin farklı şekillerde deneyimlenerek kavranmasına yardımcı olmak bağlamında ürünlerini yine proje alanındaki yeşil duvarlar yardımı ile üretmesi planlanmaktadır.
Eski-Yeni Uyumu: Retro- Futurizm:
Projede kullanılan görsel imgeler eski ve yeni uyumunu farklı bir noktaya çıkaracak şekilde tasarlanmıştır. Bunu yaparken eskiyi bozmadan yeniye taşınması ve geliştirilmesi amaçlanmıştır.
Boşluğun tanımlanması: Boşluklar görsel açıdan daha algılanılabilir hale gelmiştir.
Simbiyoz:
Mekanla bütünleşen aynı zamanda bütünsel olarak kendi de var edebilen bir yapı olması planlanmıştır.
Füzyon:
Projedeki bütün alanların birbirleri içine akması ve bütünsel olarak içiçe kaynaşmış olması amaçlanmıştır.
Canlılık:
Mekanlar kullanıcılarının onlarla etkileşimleri ve gelişen teknoloji ve birlikte yaşam kültürü ile daha da fazlası olarak mekanlarında kullanıcılarına tepki verebilmesi ile varlığını sürdürmektedir.
Etkileşim:
Instagramable:
Günümüzde sosyal medya hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır ve insanlar gittikleri yerlerden fotoğraf ve video çekip paylaşmaktadır. Buna göre tasarlanılan mekanların kalıcılığı ve yaşaması kendisini sosyal medyada var etmesine de bağlıdır. Bu proje tasalanırken sosyal medyada kendini var edebilen bir yapıda olması amaçlanmıştır.
Berlin Kino-garden:
Avrupa pasaj kültürünün üretildiği ve geliştiği mekanlardır. Pasaj kültürü şehir hayatı için çok önemli bir değerdir. Çünkü pasajlarda insanlar buluşurlar ve etkileşime geçerek paylaşımlarda bulunurlar. Bu proje de Avrupa’daki benzerleri gibi insanların geçtiği buluştuğu ve etkileşime geçtiği aynı zamanda kendi varlığı ile de ilham veren bir yapı olması amaçlanmıştır.
Işık ve güvenlik:
Şehir ve kent mekanları gece vakitlerinde kullanıcıları için tehlikeli olabilmektedir. Yapılan araştırmalar aydınlatılan alanların, gece vakitlerinde daha güvenli olduğunu göstermiştir. Proje özellikle güvenlik açısından geçidin uygun bir şekilde aydınlatılmasını amaçlamaktadır.
Sanat Eserlerinin Korunması ve Daha Görünür olması:
Proje alanında yer alan “Göktaşı” ve “Kuşlar” heykeli daha görürün olabilmesi ve dış etkenlerden korunası için camekana alınıp tasarıma entegre edilmiştir. Bu sayede hem daha güvenli bir ortam oluşturulmuş hem de sanat eserlerinin korunması sağlanmıştır.