PROJE RAPORU
Projenin tasarımı sürecinde kent, proje alanı ve yapı olmak üzere üç farklı ölçekten okunan veriler dikkate alınmış; böylelikle bağlı olduğu kent ve bulunduğu alan ile güçlü bir ilişki kurabilen, sürdürülebilirliğin alınan kararlarda önemli bir etken olduğu ve kamusal nitelikte bir anma merkezi tasarlanmıştır.
1 Kent-Proje Alanı İlişkisi / Kent Ölçeği Okuması
Tasarım sürecinin ilk adımında alanın, Lüleburgaz kent merkezi ve kent dışından gelen ziyaretçilerin alana en kısa yoldan ulaşmak için kullanacağı E-80 Avrupa otoyolu ile ilişkisi incelenmiştir. Buna istinaden kentlilerin ve ziyaretçilerin alana ulaşım şekilleri ve alana yaklaşım-giriş noktaları belirlenmiş; alanı çevreleyen yolların önem derecesi bu verilere göre sıralandırılmıştır. Bu veriler ayrıca, daha alt ölçeklerde fonksiyonların alana dağılımı aşamasında da kullanılmıştır.
Bu önem sıralamasına göre Pınarhisar asfaltı, Tatarköy yoluna nazaran daha yoğun kullanılan güzergah olarak belirlenmiştir. Zira yukarıda bahsi geçen iki önemli odak noktasından (kent merkezi ve otoyol) alana gerçekleştirilecek ulaşımlar dikkate alındığında bu durum gözlemlenebilmektedir: Kent merkezinden alana yaya olarak gelen ziyaretçiler için her iki yol da opsiyon olarak değerlendirilebilir; bu noktada her iki yol eşit öneme sahiptir. Fakat otoyoldan alana ulaşmak isteyen ziyaretçilerin Pınarhisar asfaltını kullanacak olmaları bu güzergahı, Tatarköy yoluna nazaran daha önemli kılar. Bu sebepten ötürü projede yer alacak açık otopark alanı, bu güzergah ile alanın fiziksel olarak kesiştiği ilk nokta olan arazinin kuzey doğu ucunda konumlandırılmıştır. Bahsi geçen arazi parçasının formunun da yapı inşasına, alanın diğer bölgeleri kadar elverişli olmaması da bu konumlandırma kararını desteklemektedir.
2 Alan Ölçeğinde Yaklaşım
Proje alanı arazi sınırları dahilinde incelendiğinde alanın, ağaçlar ve Lüleburgaz deresinden oluşan mevcut doğal yapısı dikkat çekmektedir. Bu yapının korunabilmesi ve önerilen tasarımın onun bir parçası olabilmesi, bu projenin tasarım sürecindeki en önemli motivasyondur. Bu nedenle alan bünyesindeki ağaçların korunması şartıyla bir yapılaşmaya gidilmesine ve derenin de bu merkeze eklemlenen doğal bir odak noktası olabilmesine çalışılmıştır.
Bu amaç doğrultusunda ilk olarak ağaçların konumlarına göre kentlilerin proje alanına dahil olma noktaları belirlenmiştir. Bu noktalar, kent merkezinden gelen ziyaretçiler için yoğun ağaç dokusunun, alanın batı ve doğusunda yer alan kara yollarının hizasında sonlandığı alanlardır. Sonraki adımda ise proje alanı-Lüleburgaz deresi etkileşim bölgesi, otopark alanı ve dahil olma noktalarının birbirleriyle ilişkilendirmesiyle bir aksiyal sistem meydana getirilmiştir. Bu sistemin bölgedeki hakim rüzgar yönüne cephe alacak şekilde konumlanması, tasarımın daha sonraki adımlarında bahsedilecek olan yapı ölçeği kararları ile de uyuşmaktadır. Son olarak elde edilen aksiyal sistemin yoğun ağaç dokusu dışında kalan ağaçlar ve yapı yaklaşma sınırı ile süperpoze edilmesi sonucunda yapının/yapıların ve meydanın plan düzleminde konumlanabileceği alanlar ortaya çıkmıştır.
Elde edilen bu alanların durumu analiz edildiğinde merkezin, tek bir yapıdan ziyade sirkülasyonun dışarıdan sağlandığı ve benzer kullanımlı fonksiyonların bir arada bulunduğu farklı yapı gruplarının bir araya gelmesiyle kurgulanmasına karar verilmiştir. Bu kararın alınmasında ortaya çıkan olası yerleşim alanlarının verimli bir şekilde kullanılması ve tasarlanacak meydan alanının çevresiyle kuracağı ilişki etkili olmuştur. Çünkü tek kütleli bir yapı ve meydanın bir arada bulunduğu durumlarda ortaya çıkan meydanın tanımsız olduğu, bir başka deyişle tasarlanmamış ve yapıdan arda kalan alanların meydan gibi değerlendirildiği yanılgısına yol açabileceği gözlemlenmiştir. Daha tanımlı ve tasarlanmış bir yaklaşım sergileyebilmek adına yapı kütlelerinin bölümlenmesi yoluna gidilmiştir. Meydan alanının yapı grupları arasında kaldığı bu çözüm, bahsi geçen tanımlanma durumunu en iyi şekilde karşılamaktadır.
3 Mekansal Kararlar ve Cephe Tasarım Kararları
Meydan konumlanması ve yapı fonksiyonlarının gruplandırılmasının ardından yapı ölçeğinde alınacak kararlar belirlenmiştir.
a.Mekansal Kararlar
Projenin ana fonksiyonu olan sergi alanlarının farklı küratörlük yaklaşımlarına olanak sağlayacak şekilde kullanılması için kalıcı ve geçici sergi mekanları birbirlerine yakın ve giriş kapıları karşılıklı olacak biçimde konumlandırılmışladır. Ayrıca bu hacimlerin arasında tasarlanan yarı açık koridor ile geçici sergi mekanının devamı niteliğinde düşünülmüş olan avlu, bu yaklaşımı farklı mevsimsel kullanımlara da olanak sağlayacağı için destekler.
Kalıcı sergi alanının sergileme yüzeylerinin hafif, sökülebilir ahşap panolar ve alüminyum benzeri malzemeden yapılmış ayaklar kullanılmasıyla mekansal bölümlenmede esneklik sağlamaya çalışılmıştır. Aynı sistemin geçici sergi mekanında uygulanması ile bu mekanın sunum, konferans, dinleti ve sergi gibi farklı kullanım şekillerine olanak sağlaması öngörülmüştür. Bu kullanım şekli ile farklı küratörlük anlayışlarıyla uyum sağlayabilecek sergileme alanları oluşturulması amaçlanmıştır.
Çayevi, tören alanı ve şeref salonuna hizmet verecek şekilde ve önündeki saçaklı yarı açık alan da tören alanına bakacak ve onunla yakın ilişkili olacak şekilde konumlandırılmışlardır.
Son olarak genel ıslak hacimler alan içerisinde bir servis yapısı olarak çalışan çayevi hacminin içerisine konumlandırılmıştır. Alan içerisinde sergiye gelen ziyaretçilerden daha çok zaman geçiren kişilerin (kütüphane kullanıcıları ve ofis çalışanları gibi) kullanımı için kütüphane/şeref salonu hacmi içerisinde ayrıca bir ıslak hacim düşünülmüştür.
b. Cephe Tasarım Kararları
Cephelerin tasarımında alınan kararlarda iklimsel veriler oldukça etkili olmuştur. Bu bağlamda, kuzeydoğu yönlü esen hakim rüzgarın baktığı cephelerin geniş açıklıklı, çapraz havalandırma sonucu bu hava akımının çıkış yapacağı aksi istikametteki güneybatı yönlü cephelerin ise daha az açıklıklı olarak tasarlanması yoluna gidilmiştir. Bu cephelerin daha az açıklıklı olması ile amaçlanan, hakim rüzgar yönü cephesinden giren hava akımının süratini arttırmak ve buna bağlı olarak mekanda sağlanacak olan doğal havalandırmanın daha verimli olmasını sağlamaktır (Venturi etkisi). Alana kent merkezinden yaklaşan ziyaretçilerin algısı da bu güneybatı cephelerinin az açıklıklı olması kararında etkilidir zira bu kişilerin alana yaklaşım esnasındaki perspektiflerinde ağaç gövdeleri oldukça yer kaplar ve görüşü engeller. Bu kısıtlı görüşün ardından yapıların daha net algılanabilmesi için algılanan cephelerin az açıklıklı olma ve buna bağlı olarak daha az hareketli ve minimal olma durumu, sürdürülebilirliği sağlamak adına alınan kararlar ile örtüşmektedir.
Güney cephelerinin kullanılmasıyla ısıtma ve soğutma yüklerinin olabildiğince azaltılmaya çalışılması da bir diğer yaklaşım olarak öne çıkmaktadır. Bunu sağlamak adına bu yöne bakan cephelerdeki duvarlar, ısı tutma kapasitesi yüksek olacak şekilde tasarlanmışlardır. Bu duvarların yapı üst kotlarına yerleştirilen saçaklar ile de güneşin mevsimsel döngüsüne göre cepheler üzerine düşen güneş ışınlarının miktarının ayarlanması hedeflenmiştir. Elde edilen bu sistem ile güneşten yazın veya kışın elde edilen farklı ısı değerlerinin yapıların bünyesinde tutulması ve buna bağlı olarak da ısıtma ve soğutma masraflarının asgari düzeye indirilmesi amaçlanmıştır.