PROJE RAPORU
Savaş kavramı, gündelik düşünce sistemimizle uyuşmayan, bizi günlük hayat içerisinde tutan, algılarımızın ötesinde cereyan eden olaylardan oluşmaktadır. Alışkanlıklar sistemimizden böylesine uzak, zorlu bir kavramın mimari bir yapı ile ilişkilendirilmesi tasarım sürecinde en kritik kararı oluşturmaktadır. Bu sebeple bu yapıların tasarımı esnasında savaşın bizlerde oluşturduğu farklı anlamlardan ve duygulardan ziyade savaş kelimesinin ne derece karmaşık ve yoruma açık bir olgu olduğunun da altını çizecek bir yapı oluşturmak istenmiştir. Özellikle Kore Savaşı gibi oldukça yakın tarihlerde ve evrensel değerler etrafında teşekkül etmiş bir savaş üzerine inşa edilecek bir yapının, farklı bakış açılarına göndermeler yapan mimari bir dilde ifade edilmesi istenmiştir. Ayrıca mimari form, yapının iki bölgesine yerleştirilen anıtlar ile desteklenmiştir. Mimari ve sanatsal dil kullanılarak ufkun sürekli yer değiştirdiği ve bakış açılarının değişiminin algılanabilir olduğu bir yapı tasarımı fikri oluşmuştur. Yapı kabuğunun büyük ölçekli bir küp formundan; fonksiyonlar, arazi yönelimi ve yeşil akış gibi unsurlar göz önünde bulundurulup parçalanarak insan ölçeğine düşürüldüğü bir kurgu önerilmiştir.
Proje alanına girildiğinden itibaren kullanıcının müze içerisinde savaş kavramına ve Kore Savaşı’nın atmosferine katılabilmesi için, “gösterilen” ve “karşısına çıkan” ile ilişkisinin sürekli değişeceği bir yapı dili üzerinde durulmuştur. Böylelikle bölümleme ve öne getirme değil de yan yana getirme ve bu yan yanalığın oluşturacağı dizileri mimari olarak bütünleştiren bir yöntem benimsenmiştir.
Proje alanının iki otoyol arasında bulunması ve bu alanda korunması, ayrıca olması gereken ağaçların göz önünde bulundurularak, yeşil alanın arasına sızan ve arazinin doğal yönelimlerini korumaya çalışan bir vaziyet planı önerilmiştir. Araçlı gelişler için otopark Lüleburgaz Avrupa Otoyolu tarafından, yaya girişi ise Tatarköy yolu üzerinde önerilen toplu taşıma durağı vasıtasıyla doğu tarafından önerilmiştir. Mevcut askeri birimlerin Tatarköy yolu üzerinde olması sebebiyle idari ve misafir girişi de yine bu yol üzerinde konumlandırılmıştır.
Proje alanının kullanımı, üç parçanın birbiriyle ilişkisi gözetilerek oluşturulmuştur. Bu parçalar: peyzaj alanları, tören alanı ve sergileme alanından oluşmaktadır. Parselin güney kısmında bulunan peyzaja çok az müdahale edilmiştir. Bu alanın gezinti ve dinlenme alanı olmasının yanı sıra bu alanda derinleşen yapay bir patika vasıtasıyla sergi alanının çıkışı peyzaja bağlanmıştır. Sergileme alanından çıkan izleyicilerin burada savaş olgusuyla, “yer-toprak” kavramları arasında bir bütünlük sağlamaları hedeflenmiştir. Buna ek olarak gezinti için ritim oluşturacak taş döşemelerle tören alanı ve sergi mekanına yönlendirmeler sağlanmıştır.
Sergileme alanın merkezinde bulunan Sang Gi Paik Anıtı, hem mimari olarak çevresel bir yönlendirme sağlamakta hem de tüm alanda sürekliliği korunacak kavramsal bütünlüğün çekirdeğini oluşturmaktadır. Sergileme mekanı çıkışının, ana girişin bir alt kotunda bulunan geçiş ile bir yeraltı koridoruna bağlanarak, tören alanında bulunan birinci anıtın tam altına ve devamında da derinliği azalan bir patika ile peyzaja bağlanması sağlanacaktır. Böylece sergileme mekanının duygusal yoğunluğu bir süre daha devam ettirilecek fakat ziyaretçilerin farklı bir rota kullanarak yeşil alana ulaşmaları sağlanacaktır. Mekan deneyimi hem içe dönük bir yoğun ruh halini hem de birden ferahlayan, düşünsel ve karmaşık durumu hazırlayabilecektir.
Yapının tasarımı sırasında en çok üzerinde durulan konulardan birisi de sanatsal ifade araçlarının yapının kendisine dahil edilmesi ve yapının kavramsal çerçevesini tamamlayıcı müdahaleler oluşturmasıdır. Anıtlar bizzat mimari unsurlarla iç içe geçmiş olarak tasarlanmıştır. Sergileme bölgesinde bulunan “Sang Gi Paik” anıtı, sergileme alanının merkezine yakın konumlandırılmıştır. Kore Savaşı boyunca Türk askerlerine çevirmenlik görevinde bulunan Sang Gi Paik, hiç bilmedikleri bir coğrafya olan Kore’de ve yine hiç bilmedikleri bir dilde askerlerimizin başarılı bir şekilde iletişim kurmalarına ve yeni bir dünya yaratmalarına yardımcı olduğu için bu anıtın, onun adını taşıması düşünülmüştür. Anıt; içe dönük ve kapalı olan iç mekanı yaran ve müzeye girişten itibaren izleyicinin, “dış-hava-açıklık” gibi kavramları duyumsamasını sağlayan cam bir yarıktır. İzleyici henüz daha dışarıdan gelmiş olmasına rağmen içeriye girdiği anda tekrar dışarısı ile karşılaşacak ve rampada yürüdüğü süre boyunca anıtın rehberliğinde iç mekanı gözlemleyebilecektir. Müzeden çıkarken de bu açıklık kendisine yeraltı koridoruna kadar eşlik edecektir.
KUNURI MUHAREBE ANITI
İkinci anıt ise tören alanı ile yeraltı koridorunu dikey olarak kesen “Kunuri Muharebe Anıtı”dır. Bu dairesel anıt, yeraltı koridoruna kadar inen ve üzerine açılı bir şekilde yerleştirilmiş aynalar vasıtasıyla tören alanında bulunan havuza, etraftaki yapıları ve çevreyi yansıtan bir anıt olacaktır. Ayrıca koridor ve tören alanı arasında bulunan açıklık vasıtasıyla koridorda bulunan izleyici aynalardan çevreyi görebilecektir. Kunuri Muharebe anıtı, Türkiye’ye uzak bir coğrafyayı ve bu coğrafyada savaşan Türk askerlerini işaret etmektedir. Kore Savaşı’nın sürekli yorumlanan ve medyadan edinilen gerçekliklerle, bizzat bu coğrafyadan deneyimlenenler arasındaki yorum farklarını, gösteren-gösterilen arasındaki ilişkiler, medya ilişkisinin bir yorumunu yapmayı hedeflemektedir. Yapı ve çevresinin farklı düzlemlerde deneyimlenmesi, yapının kavramsal bütünlüğüne tamamlayıcı bir etkisi olacak ve kullanıcılar koridorun devamında peyzaja yönlendirilerek müze deneyimi tamamlayacaktır.