Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencisi Dilara Güngen'in, Sezer Bahtiyar, Çağlar İşbilir, Mehmet Kevseroğlu ve Betül Satoğlu yürütücülüğünde hazırladığı Bünyan Meydan Tasarım Projesi.
Meydanlar; tarihsel olarak toplumların merkezi, geleneksel olarak da kent kimliğini biçimlendirmeye yardımcı bir unsur olmakla beraber bazı kentlerde imgesel bir öge olarak kabul görmüştür.
Çok sayıda insanı bir araya getiren çoğu büyük meydanların, çeşitli ufak mekanları vardır. Meydanın başarılı olması için, çeşitli sayıda çekici faaliyetlerin olması gerekmez. Aksine en başarılı kamusal meydanlar, kentsel bağlamda sağlam temelleri olan kurgulara dayandırılarak ele alındığında, insanları bir araya getirme özelliğine istemsiz bir şekilde sahiptir. Kent meydanı için güzergah hedeflerini belirlemedeki en büyük etkenler arasında güçlü bir yaya analizi yapılması sonucu, insanların toplanma noktalarında kent tarihine, kent dokusuna ya da kültürel varoluşlarına ait sürdürülebilirliği sağlanabilecek mimari ve toplumsal dokunuşlar güçlü bir etkiye sahiptir. Bu sürükleyici etkilerden sonra mimari tasarımda üzerinde durulması gereken noktalar olarak; kent ölçeğinde oran kavramı, insan ölçeğinde ise aidiyet kavramı ele alınmalıdır.
Bünyan ilçesi yakınlarında ve bağlı köylerde mevcut mağaralar ve kalıntılardan, bu yöre yerleşiminin M.Ö.4000-1200 yıllarında Etiler’e kadar dayandığı anlaşılmaktadır. Bu yöre İran, Asur, Kapadokya ve Roma Kültürlerini yaşamış, Anadolu Selçuklu Devleti ile Türkleşmiştir. Bölgedeki tarihi eserler Selçuklular zamanından kalmıştır. Bu eserler Merkez ve Büyük Bürüngüz köyündeki camilerle, Sultanhanı ve Karadayı köylerindeki kervansaraylardır. Bölge 1515 tarihinde Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır.
Önceleri “Sarımsaklı Karyesi” adını taşıyan ilçe, 1895 yılında Pınarbaşı ilçesinden ayrılarak “Bünyan-ı Hamit” adıyla ilçe olmuştur. “Bünyan” Arapça’da “yapı” anlamına gelmekte olup, “Bünyan-ı Hamit” de “Hamid’in Yapısı” anlamındadır.1908 yılında Meşrutiyetin ilanı ile Abdülhamit tahttan indirilince ilçenin isminden “Hamit” kelimesi kaldırılmış, isim Bünyan olarak kalmıştır. Bünyan ilçe olmadan Sivas ilinin Pınarbaşı (Aziziye) ilçesine bağlı iken, 1908 yılında müstakil ilçe olmuştur. 1912 yılında Sivas ilinden ayrılarak Kayseri iline bağlanmıştır.
Ulu Cami: İlçe merkezinde yüksek bir yere inşa edilen cami Tac-ı Kızıl oğlu Emir Zahireddin Mahmut tarafından mimar Kaluyan’a 1333 yılında yaptırılmıştır. Minaresi sonradan ilave edilmiştir. Kalın kesme taştan duvarları ve portali ile önemli bir yapıdır.
Kayabaşı Mağaraları: İlçe merkezinde bulunan mağaraların Hititler dönemine uzandığı mağaradaki şekil ve resimlerden anlaşılmaktadır.
Gergeme: Bugünkü Doğanlar mahallesinin bulunduğu yer “Karkama” adı verilen eski bir yerleşim yeridir. Türkler daha sonra bu kelimeyi “Gergeme” şeklinde söyleyerek yumuşatmışlardır.
Şammaş Pir Kilisesi: Kayabaşı mağaraları bölümünde bulunan kiliseye 1899 yılında bir tecrit odası yapılmıştır.
Bünyan Sümerbank Yün Fabrikası: Bünyan halıcılık ve battaniye sanayii müessesesi, Kayseri’nin Bünyan ilçesinde kurulmuştur.1926 yılında hizmete girmiştir. 1927-1932 yılları arasında işletmeye alınarak Sanayii ve Maadin Bankasının iştiraki olarak gözüken fabrika, 1933 yılında Sümerbank’a devredilmiştir. 1983 yılında er eğitim elbiseliği, müflonluk kumaş, yün ve tiftik battaniye üretimine başlayan fabrika’nın bünyesine Pertek Halı İpliği İşletmesi de bağlanmıştır. 1985 yılında fabrikanın unvanı “Halıcılık ve Battaniye Sanayii Müessesesi” olarak değiştirilmiştir. Devletin yürüttüğü özelleştirme politikası sonucu 30 Ekim 1997 tarihine kadar Sümer Holding A.Ş. Bünyan İşletmesi olarak çalışan kurumun satışı yapılmış ve işletme özelleştirilerek Bünteks Bünyan Yünlü Tekstil Sanayii ve Ticaret A.Ş. ismini almıştır. Günümüzde ise artık kullanıma kapalı haldedir.
Tasarım alanı yoğun bir eğimin hâkim olduğu, manzara yönelimi güney yönünde bulunan noktadadır. Topoğrafya analizleri ve sentezleri sonucu, alana minimum düzeyde müdahale edilerek, topoğrafik doku bozulmadan, mevcut alanlar revize edilerek yeni bir yaşam alanı sağlandı. Yapım tarihi 1900’lere dayanan yoğun harabe durumundaki yapılar arasında kaybolmuş tasarım alanına, öncelikle kerpiç yapı malzemesinden oluşan harabe yapılar restore edilerek açık hava sergisi tasarlandı. Sergi alanı çevresine yoğun bir yeşil doku eklenip, yöre halkına bir kent parkı kazandırıldı. Bu tasarımdaki esas amaç, topoğrafya ve kültürel yapı malzemeleri arasında güçlü bir köprü oluşturmaktır. Tasarım ilkelerine dayanılarak işlevsel oturma alanları, dinlenme ve yürüyüş alanları; manzara yönü, rüzgar ve güneş faktörleri göz önünde bulundurularak tasarlandı.