Proje Raporu
Kent, kodu çözülmemiş mesaj gibidir; gündelik hayat, rutinler, jestler, arzular, aidiyet duyguları, paylaşılan anılar… Ancak, biçimler ve anlamları asla statik değildir. Hem kendi değişir hem de değiştirir.
Tarih boyunca bakıldığı zaman sanayi öncesi toplumlarda, gündelik hayatı doğanın ritmi belirler. Doğanın ritmine göre belirlenen döngüsel zaman sözlü kültür evreninin zamanıdır. Çizgisel zamandaki ilerlemeci bakış açısı yoktur. Zaman, ölçülen, denetlenen ve müdahale edilen bir olgu olmaktan öte içinde yaşanılan ve kaybolunan bir öğedir.
Henri Lefebvre
Zaman ve mekân nesnel olgular değil, tarih içinde değişime uğrayan kültürel olgulardır. Doğayla iç içe yaşayan, etkileşimin kaybolmadığı, doğanın kutsallığını kabul ederek yaşayan, zamanı doğanın kendi içindeki bir işleyiş olarak kabul edip yaşayan toplumlar ile doğa üzerinde egemenlik kurmaya çalışan zamanı mekândan bağımsız hale getiren modern toplumlar arasında belirgin fark olduğu tartışılmazdır. Doğayı kesin bir biçimde dönüştürmeyi hedefleyen modernlik, doğayla insan arasında kesin bir sınır çizmektedir. Modernlik, öznenin karşısındaki her şeyi nesne olarak ortaya koyar.
Modern toplumlarla birlikte gelen ”Mega Projeler!” ile birlikte doğa bünyesinde barınan yeşil zamanla yerini yapılaşmaya bırakmıştır. Tabiat, yapılaşma ile birlikte insanın ilişki kuramadığı bir yeşil alan haline gelmiştir. İstanbul özelinde bakıldığı zaman köprülerle ve söz konusu ”Kanal İstanbul Projesi” ile birlikte gelen yapılaşma yarışma alanının da içinde bulunduğu kanal boyunca devam edecek, etrafının geçirdiği değişimle daha da artacaktır. Bu projelerle birlikte değişen çevrede bu değişimin mikro uzantıları görülebilir. Küçükçekmece özelinde bakıldığında göl ve denizin buluştuğu doğa parçasında tabiat, park sınıfı altına alınmış, yapılaşmayla birlikte doğanın ve insanın üretiminin artması durdurulmak istenmiştir.
Yaz-kış, ölüm-yaşam, gündüz- gece gibi doğanın çevriminin gündelik hayata yansıması olan döngüsel zaman geri çevrilebilir. Doğayla birlikte insanlarda yenilenir. Çizgisel zamanın tersine zaman geriye döndürülebilir ve tekrarlanabilir bir yapı içindedir. Yeşil özgürleştikçe büyür ve kendini, çevresini değiştirir. Kenti saçaklarla karşılayıp yapı içinde oluşturulan yarıklarla yeşilin özgür kılınması öngörülmüştür. Bu sayede doğa yarıkla birlikte tarihi doku içinde kendine bir iç oluşturabilecektir. Yapı için öngörülen değişim ise kültürel ve doğal mirası birlikte örgütleyip yenilenme ve değişime olanak sağlamaktır. Öyle ki tarihi yapının korunması kadar yıllardır orada var olan ”Çınar Ağacı”nın da korunması öngörülüp ikisinin birlikte var olacağı bir mekan üretimi önerilmiştir. İki durumun aynı anda var olacağı yarıkta kurgulanan kent sahnesi ile birlikte kente dair gündelik pratiklerin de değişim ve sürekliliği söz konusudur. Sahne, döngüsel zaman içindeki anlar bütününe atıfta bulunur.
Kentin sürekli değişen biçimlerini kaydetmek, kentsel kolektif hafızaya yapılan bir ektir. Oysa artık kaskatı kesilmiş bu kentsel bedenin yüzeyindeki kuru ve çatlak deriye nüfuz etmek; delik deşik, süngersi dokularını kat ederek hareketlendirmek, onu yeniden kendini dönüştüren organik bir mikro-organizma, bir akışkan haline getirir.
Lacan’ın extimité kavramıyla birlikte düşünülürse, burada söz konusu olan istiridye kabuğunun içinde parlayan bir inci, bir kendilik bilinci, işlevsel bir yakınlık arayışı ya da mahremin ifşa edilmesi değil, gözlem noktasının değişmesi ve kendiliğin yerinden edilmesiyle içeriyi içeriden görüntüleyip dışarıdan izlenmeye açan yeni görüşler ve bakış açılarının kazanılmasının öngörüsüdür…
Lefebvre, H. (2004) “Ritimanaliz – Mekân, Zaman ve Gündelik Hayat”
Özçınar, M. (2011) “Toplumsal kültürel zaman mekan algısının anlatı inşasındaki yeri ve örnek film incelemeleri”
Uz, F. ” harabeler… hayaletler…: Kahn’da zamansızlık, izler ve arketipler” Betonart Dergisi, 54, 28-37