Allianz Türkiye’nin büyüme hedefleri doğrultusunda İzmir’de yaptığı, bir operasyon merkezi yerleşkesi yatırımı olan Allianz Kampüs İzmir, Swanke Hayden Connell Mimarlık (AukettSwanke) tarafından tasarlandı.
Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:
İstanbul’da şehir merkezindeki yüksek bir yapıda tamamlanan genel merkez projesinin devamında bu kez yeni bir coğrafyada farklı mimari dinamikler ile 20.000 m2’lik bir kampüs tasarladık.
Projenin her aşamasında işveren ile birlikte güçlü bir iş birliği ile çalıştık. İlk safhada alternatif araziler değerlendirilmiş ve İzmir’in hızla gelişen bölgesi olan Gaziemir Sarnıç’daki 20 dönüm parsel seçilmiştir. Bu bölge Adnan Menderes havalimanına yakınlığı, boyutları, yeni metro ve ulaşım ağlarına erişim kolaylığı nedeniyle en uygun konum olarak belirlenmiştir.
Arazi seçiminin tamamlanması ile birlikte kampüs master planı çalışması yapılmış, gelecekteki büyümelere de imkan tanıyacak şekilde yerleşim alternatifleri hazırlanmıştır. En uygun yerleşim şemasının belirlenmesi ardından da konsept proje çalışmaları başlamıştır.
Tasarımda, Allianz’ın sahip olduğu değerleri yansıtacak modern, fonksiyonel ve esnek bir yapı ve çevre yaratmayı hedeflemiştir. Kampüs binasının yerleştiği arazi içinde açık ve yarı açık mekanları ile mümkün olduğunca fazla rekreasyon, spor ve yeşil alanlar ile desteklenmesi amaçlanmıştır. Allianz Kampüs içinde bulunduğu yapılaşma koşullarına uygun olarak az katlı ve yatay bir plan kurgusu ile tasarlanmıştır. Şehrin sahip olduğu iklim ve sosyal yaşam biçimleri bu kurguyu desteklemiş, iç mekan-dış mekan geçişleri, gölgelikli büyük yeşil alanlar ve avlular, koru alanı tasarımın en önemli kriterleri olmuştur. Bu yeni proje ile köklerini İzmir’e salan Allianz, içinde yapılaştığı alana değer katacak ve buradaki kalıcılığını teyit edecek şekilde tasarımı yönlendirmiştir. Projede kullanılan tüm peyzaj öğeleri bu beklentiler dahilinde belirlenmiştir. Kampüs girişte yer alan 300 yaşındaki zeytin ağacı bunun sembolik bir yansıması olmuştur.
Araç sirkülasyonu tamamen yer altına alınarak yaya ve engelli dostu bir tasarım yaratılmış, kontrollü ve güvenli bir çevre oluşturulmuştur. Zemin üstü yapılaşma alanı bilinçli olarak azaltılmış, açık hava spor sahaları, yürüyüş parkurları ve rekreasyon alanlarına daha fazla imkan sağlanmıştır.
Kampüs planlaması yapılırken, üçüncü boyutta net ve dinamik bir yapı tasarlamak, içerde ise mekan çeşitliliği ve konforunu sağlamak ana hedefler olmuştur. Bina kurgusu temelden çatıya kadar tüm ilişkiler etüt edilip, en verimli grid kurgusunun seçilmesiyle şekillenmiştir. Tüm cephe modülleri ve taşıyıcı sistem bu kurgunun üzerine entegre edilmiş bu karar inşa sürecini de hızlandırmıştır. Her tasarımda olması gerektiği gibi estetik ve fonksiyonel dengeler gözetilmiş, binanın araziye göre konumlandırılmasında gün ışığı faktörü irdelenmiştir. Bu ilk karardan sonra arazinin yapılaşması en az seviyeye indirilip, kampüs bünyesindeki yeşil alanları arttırmak için zemin seviyesinin altında geniş bir avlu tasarlanmıştır. Bu avlu birçok sosyal mekanın merkezinde yer alarak bir çekim noktası oluştururken, aynı zamanda sahip olduğu gölgelendirme etkisiyle İzmir iklim şartlarına uygun bir çözüm önerisi getirmiştir.
Allianz Kampüs İzmir’in iç mekan tasarımı, İstanbul genel merkezi ile benzer standartlara ve tasarım anlayışına sahiptir. Kurumsal hedefleri destekleyen, iş stresini minimuma indiren, çalışanların ihtiyaçlarına karşılık veren ve iş birliği, etkileşim, konsantrasyon ve dinlenme imkanı sunan, açık alanları ile verimli ve efektif, sürdürebilir ofis alanları yaratmaktır. Fonksiyonlar tanımlanırken net bir sirkülasyon ağı oluşturmak, çalışanları hareket etmeye teşvik etmek ve onların isteklerine cevap veren esnek çözümler sunmak hedeflenmiştir. İç mekan tasarımının an fikri, açık ofisi çalışmasını destekleyen odak odaları, proje odaları ve farklı büyüklüklerdeki toplantı odalarıyla gelişmiş bir “komşuluk” sistemi yaratmaktır. Yaratılan bu farklı mekanlar, kullanıcılara çalışma hayatının farklı gereksinimleri için seçenek sunmaktadır.
Alçak yapılaşmanın getirdiği yatay plan tipinden dolayı oluşan sirkülasyon rotaları, iç mimaride farklı bitiş malzemeleriyle vurgulanmış, kullanıcılar için hareket etmenin eğlenceli bir hale gelmesi hedeflenmiştir. Her iki ofis bloğunun da merkezinde yer alan platform merdivenler katlar arası görsel ve fiziksel iletişimi sağlarken, etrafında yer kafeterya alanlarında kullanıcıların sosyalleşmelerine destek olmuştur.
Blokları birbirine bağlayan avlu katında tüm sosyal alanlar bir aradadır. Bu alan oldukça büyük bir açıklık etrafında şekillenmiştir. Yemek salonu, spor salonu, oditoryum, kreş gibi sosyal imkanlar bu avlu etrafında gün ışığından maksimum faydalanacak şekilde yer almaktadır.
Elbette ki ana tasarım kriterlerinden bir de enerji tasarruflu, sürdürülebilirlik kriterleri yüksek ve yenilenebilir enerji kaynakları yaratacak bir kampüs yaratmaktı. Güneş kontrolü ve yapı kabuğu fikri bu konuda destekleyici bir mimari çözüm olarak bina tasarımına entegre edilmiştir. Tasarımın önemli bir unsuru olan perfore metal kabuk binanın estetik değerlerini oluşturmasının yanı sıra, kullanıcı konforunu arttıracak ve enerji verimliliği sağlayacak şekilde geliştirilmiştir. Kabuğun perforasyon oranı ve yoğunluğu dikkatle etüt edilmiş, güneş açısı, yönü ve çalışanların manzarasını kesmeyecek şekilde tasarlanmıştır. Yenilenebilir enerji kaynağı yaratmak amacıyla çatıda güneş panelleri kullanılmış, kampüsten çıkan tüm organik atıklar kompost makinası ile tekrar kampüs içindeki yeşil alanlarda gübre olarak kullanılmaktadır. Allianz Kampüs İzmir Projesi US Green Building Council tarafından LEED Gold Sertifikası ile ödüllendirilmiştir.
Sahip olduğu üstün teknolojik altyapı ve donanım özellikleriyle yeni nesil bir akıllı bina olma niteliği de taşıyan Allianz Kampüs İzmir, İstanbul genel merkez binasında olduğu gibi yine Türkiye’nin genç ve yetenekli sanatçılarından Çağatay Odabaş, Ali Alışır, Evren Erol, Mehmet Gün, Serhat Kiraz ve Utku Dervent’in eserlerine de ev sahipliği yapıyor.