Mimari Açıklama Raporu:
Biyoloji anlamında karşımıza çıkan “parazit” terimi, iki organizma arasındaki ekolojik bir ilişkiyi tarifler. Parazit ev sahibi organizmaya eklemlenerek kendini var eder. Başka bir organizmaya eklemlenerek onunla yaşamaya başlamak, parazitin hayatta kalma biçimidir.
Biyoloji alanındaki bu tanım “parazit mimari“, “mimari parazit “, “kent parazit“ ve benzeri kavramlarıyla ilişki bir tasarım stratejisi olarak mimarlık literatüründe kendine yer bulmaktadır. Mimari mekan ya da strüktür için kullanılan parazit kavramı, mekan ya da strüktürün iki önemli özellik taşıdığına işaret eder:
Parazit mimari kent dokusu içinde mekanın yeniden kullanılabilme potansiyelini sorgulama biçimi olarak, örneklerine daha çok kamusal alanlarda, atıl mekanlarda, kentin ara mekanlarında, kentsel boşluklarda ya da işlevini yitirmiş strüktürlerde rastlanır.
İstanbul Levent Büyükdere Caddesi birçok sosyo etkileşimin olmadığı, kentsel akış hızını kesen yüksek ofis yapılarından oluşmaktadır. Önceden bünyesinde birçok kentsel eşik içeren bu bölge son yıllarda kentsel bağlamdan uzak ve beraberinde birçok sorun getiren yüksek ofis binalarına hapsolmuştur. Önerilen proje metropollerdeki sosyal hayatın durağanlaştığı, kültürel ve sosyo etkileşimlerin oldukça azaldığı hatta durma noktasına geldiği yüksek ofis yapılarını hedef almaktadır.
Projenin amacı ortak ihtiyaçlar ve istekler kapsamında kullanılan alanlarda insanları bir araya getirip gerek ortak üretebilmenin gerekse insanlar arasında etkileşimin sağlanacağı mekanlar üretmektir. Bu bağlamda bölgedeki diğer ofis yapılarında da uygulanması öngörülen, İş Bankası Kuleleri ve Çanakkale Seramik – Kalebodur binaları arasına , onlara parazit gibi eklemlenip o binalarla var olan ve metropoldeki hayat akışının durduğu bu noktalarda bu durağanlığı ortadan kaldıran Sosyo- Parazit projesini tasarladık.
İki yapı arasındaki otopark alanına yerleşen bu yapı otopark üzerinde belli bir yükseklikte yükselerek kentin hareketliliğini arazinin ve yapının içine sokmayı amaçlamıştır. Yaşantının içinde kendini hissettiren, mesai saatleri dışında da yaşayan ve kullanılan sosyal hayatın içinden akıp geçmesine olanak tanıyan bu yapı, ofis çalışanlarının sözünü söyleyen, onlara ait bir yapı olmaya başlamıştır.
İki yapıya eklemlenen bu yapının ara yüzlerini köprüler oluşturur. Köprüler, yapıların çalışanları için nefes alabilmelerini sağlayacak bir atardamar görevi görürken metropol içinse tıkanan sosyal hayatı müdahale eden bir sten görevi görmektedir. Toplam kat sayısı ve toplam inşaat alanı her iki ofis yapısının çalışan sayısı ve ihtiyaçları analiz edilerek tasarlanmıştır.
Esneklik ve geçicilik bu tip parazit yapıların en belirgin özellikleri arasındadır ve mevcut yapılara eklemlenme parazit yapıların esnek ve adapte olabilmesini gerekli kılar. Bu yapıdaki tüm mekanlar esnek kullanıma sahip olup bu yapının gerçek sahibi olan halk tarafından uygun ihtiyaçlara yönelik dönüştürülüp kullanılabilir. Bu amaç için tasarlanan paneller kendi etrafında ve ileri geri hareket edebilmekte ve birçok çok amaçlı kullanıma imkan sağlamaktadır. Ana strüktür üzerinde yükselen kütleye eklemlenen kütleler ofis binaları ile olan etkileşimi güçlendirmiş, yapıya hareket katmıştır. Yapı içinde yaratılan boşluk ile sosyal etkileşimin yapı içinde kesilmemesi hedeflenmiş, her sosyal aktivitenin birbiri ile teması sağlanmıştır.
Bu yapı, insan, mekan ve kent arasında alternatif bir ilişki kurma biçimi olarak kentsel mekanda kendini var eder ve kentsel belleğin yeni bir parçası halini alır.
Yapının çeşitli yerlerinde yapılan teraslar ile gölgelikli alanlar elde edilmiş, aynı zamanda buralardan yapı içine taze hava girişi sağlanmıştır. Yapıdaki galeri ile yapıya temiz hava girişi ve kirli hava çıkışı sağlanmıştır. Oluşturduğumuz galeri kışın sera etkisi ile yapının ısıtılmasına katkı sağlayacaktır. Yapının çatısında var olan güneş panelleri sayesinde enerji elde etmek mümkündür. Yapının çevrelerine güneşten korunmak ve güneşi kontrollü kullanmak için ahşap güneş kırıcılar kullanılmıştır.
Tüm bu yapısal çözümlemelerle yapı teknoloji çöplüğüne çevrilmeden kendi kendine yeten sürdürülebilir bir yapı halini almıştır.