MİMARİ PROJE RAPORU
Proje arazisi olarak Doğu Anadolu Bölgesi Muş-Kepenek arazisi seçilmiştir.
Konum;
Muş İli Doğu Anadolu bölgesinde yer almaktadır ve doğudan Ağrı’nın Patnos ve Tutak, Bitlis’in Ahlat ve Adilcevaz, kuzeyden Erzurum’un Karayazı, Hınıs, Tekman, Karaçoban, batıdan Bingöl’ün Karlıova ve Solhan, güneyden ise Diyarbakır’ın Kulp, Siirt’in Sason ve Bitlis’in Güroymak ve Mutki ilçeleri ile çevrilidir.
Muş Güneydoğu Toros Dağları’nın uzantısı olan Haçreş dağlarının önemli zirvelerinden Kurtik Dağı’nın kuzeye bakan yamaçlarında Çar ve Karni derelerinin aktıkları vadiler arasında kuruludur.
Şehrin batı sınırını Karni Deresi oluşturur. Kuzey sınırını ise 1955’te yapılan demiryolu hattı çizer. Şehir zamanla ovaya doğru yayılmış, 2,5 km uzaklıktaki istasyon ve Sütlüce Köyü ile birleşmiştir.
İklim;
Muş ili sert kara iklimine sahiptir. Sıcaklık -29 ile +37 arasında değişiklik göstermektedir. Kışın kar yağışları yoğundur. Kışlar uzun ve çok soğuk, yazlar kısa, sıcak ve kurak geçer.
Bitki Örtüsü;
İl topraklarının%53’ü çayır ve meralarla, %11’i orman ve fundalıklarla ve %33’ü ekili ve dikili alanlarla kaplıdır.
Yaylalar ve platolar uzun müddet karla örtülü kaldığı için yeşilliğini uzun müddet muhafaza eder. Ormanlarda meşe çoğunluktadır. Tarıma elverişsiz arazi %3 civarındadır. Ayrıca muş lalesi oldukça eski bir tarihe sahip olmakla beraber tarım alanlarının artırılmasıyla üretimi azalmıştır. Muş lalesinin yok olmasını önlemek için mevcut lale tarlaları koruma altına alınmıştır.
Tarihsel Gelişimi;
Muş; Arapçada “şeffaf, parlak”, Farsçada ise “nehirlerde yolcu taşıyan küçük gemi” anlamlarına gelmektedir. Muş’un ilk ne zaman kurulduğu ve adının kaynağı net olarak bilinmemektedir.
İlin ilkçağ tarihi Urartularla başlamıştır. Urartuları Medler, onları da Persler izlemiştir. Muş ve çevresi yüzyıllarca Roma, Pers, Ermeni, Bizans ve Sasani mücadelelerine sahne olmuştur. Yöre Arap akınları döneminden başlayarak, Alpaslan’ın Bizans ordusunu Malazgirt’te bozguna uğratmasına kadar Bizans hakimiyetinde kalmıştır. Anadolu’nun Türkleşmesi dönemini başlatan Malazgirt savaşı, doğurduğu sonuçlar bakımından Muş il tarihinin en önemli olayı olup, uzun yıllar Selçukluların ve çeşitli Anadolu Beyliklerinin yönetiminde kalmış, 1514 Çaldıran savaşından sonra Osmanlı egemenliği altına girmiştir.
I. Dünya savaşı yıllarında bir süre Rus işgali altında kalan Muş ve çevresi 30 Nisan 1917’de tekrar Türklerin eline geçmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924’te il yapılmış, 1935’te bugünkü idari statüsüne kavuşmuştur.
Geleneksel Plan Kurgusu;
Yerleşim düzeni ve sokak dokusu ile tipik bir Türk kenti havasını yansıtan Muş’un, konut mimarisinin oluşumunda temel etki, geleneksel örf ve adetlerden kaynaklanan hayat tarzı ve ihtiyaçlarıdır. Ayrıca gelenekleri, iklimin ve coğrafyanın zorlayıcı gerekleri de bu oluşumdaki diğer etmenlerdir. Bölgedeki diğer illerin yerleşimlerine benzeyen sokak dokusu içinde yer alan evler, genellikle avlu gerisinde yükselen iki katlı yapılardan oluşmaktadır. Eski Muş evleri genel plan şemaları itibarı ile kendisine yakın şehirlerdeki (Doğu ve Güneydoğu Anadolu) evlerle paralellikler göstermekle birlikte mekan isimlendirmelerinde yer yer farklılıklar göstermektedir. Sokakla bağlantılı cümle kapısından geçilerek girilen “havuş”un (avlu) yanında tandırlık, erzak deposu ve çardak görevi gören ağaç altı oturmalıklar yer almaktadır. Çoğu evde ise bunlarla birlikte ahır da mevcuttur. Estetik ve sade bir görünümü olan pencere kenarları, Selçuklu kültürünün etkisiyle miğfer kubbe tarzında inşa edilmekte ve dışarıdan bakıldığında miğfer görünümü bariz bir şekilde kendini göstermektedir. Pencerelerde cumba yerine önem verilmiş ve bu kısmı desteklemek amacıyla genelde sade olan korkuluklar kullanılmıştır. Her iki tarafı iki sütun üzerine çiçeklik nişleri ile süslenen giriş kapıları çift kanatlı olup genelde metal ağırlıklı yapılmakta, sade görünümlü kapı tokmakları ya da kilit bağlantıları ile tamamlanmaktadır. Kapıların içeri açılan kısmında girişi sağlayan bir basamak yüksekliğinde seki bulunur. İç kısımda, alt kat, genelde mutfak, banyo, tuvalet ve zahire odası ile birlikte merdiven boşluğunu oluşturan antrelerden oluşur. Yukarı çıkıldığında ise geleneksel Türk evlerinde yer alan sofa ile cepheye bakan ve daha çok sohbet amacıyla kullanılan salon görülebilmektedir. Üst katta yer alan bütün odalar bu salon etrafında sıralanır.
Planlama İlkesi;
Toki-Emlak GYO AŞ tarafından açılan yarışma bölgesel ve yerel mimarinin çağdaş ihtiyaç ve konfor koşullarına göre yorumlanması ile birlikte günümüz planlama anlayışı ile yok olmaya yüz tutmuş şehir dokularının onarılması açısından oldukça önemli bir görevi üstlenmiş bulunmaktadır.
Günümüz şehirlerinde geleneksel doku bozulması, tekil yapı ölçeğinden öte planlama ilkeleri ile ilişkilidir. Bütün olarak planlanacak alan şehrin geleceğe yönelik gelişmesinde yön gösterici bir yapıya sahip olacaktır. Şehrin ana kimliğini doku oluşturmaktadır. Bu dokunun ölçeği küçüldükçe yapıya ve dolayısıyla konuta ulaşılmaktadır. Gerekli donanımların bir bütün olarak değerlendirildiği, geleneksel mahalle kavramının vurgulandığı ancak tasarımın üst ölçekte planlı bir şekilde yürütüldüğü düzenli bir sistematiğe gereklilik vardır. Şehir kimliğini oluşturan temel unsur olarak yapı gelmektedir. Yapısal üretim bütünlüğü şehrin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda planlama gelişebilir ve üreyebilir bir biçimde tasarlanmıştır.
Tasarım Kararları;
Alan İncelemesi;
Muş ili geleneksel konut yapısı örneklerine çok nadir rastlanmaktadır. Bununla beraber ilde yeni yapılaşma incelendiğinde geleneksel dokunun çok korunmadığı yeni bir mantıkta üretim yapıldığı gözlemlenmektedir. Bunlar öncelikli olarak her bir konutun kendi özel bahçe alanı olduğu, hiçbir yapının bir diğer yapı ile bitişik nizam da şekillenmediği, özel mahremiyet alanlarına sahip olduğu yönündedir. Bununla beraber iklim şartları mevcut yapıların oluşumunda önemli faktörlerden biri olduğu gözlemlenmiştir. Yapısal malzemeler konusunda yoğun kar yağışı alan bölgede konutların tamamının çatısının kırma çatı ve sac malzemeden yapıldığı tespit edilmiştir. Yoğun karın yük oluşturmadan yapıdan uzaklaştırılması önemli gerekliliklerden biridir. Alanın en büyük problemlerinden biri donesizliktir. Alan üst ölçekte incelendiğinde temel doneler iklim ve güneş yönlenmesi olarak tespit edilmiştir.
Alan Ulaşımı ve Yeşil Kullanımı;
Alanın ana bağlantı yolu D300 karayoludur. Arazi alanına bu ana yoldan ulaştıktan sonra alan içerisinde belirlenen ana akslarla ulaşım sağlanmıştır. 1/10.000 ve 1/1000 konsept şemalarında anlatıldığı üzere ulaşım güzergahları belirlenmiş bu güzergahlar üzerinden ada içi bağlantıları sağlanmıştır.
Arazının 4 köşesinden atılan köse çizgileri ile kesişim noktaları oluşturulmuş ve bu kesişim noktalarına göre her bir adanın arazi içi ulaşım yolları oluşturulmuştur. Yollar her bir birimin kolaylıkla ulaşımını sağlar niteliktedir. Otopark alanları ulaşım noktaları ile beraber konut sayılarına göre hesaplanarak ada içlerinde yerleştirilmiştir.
Yaya ve bisikletli yolu alanda ana bir omurga olarak düşünülmüş her noktaya eşit mesafede bulunacak akslar olarak tasarlanmıştır.
Muş-Bitlis çevre yoluyla bağlantı kurulan arazı ilişkisi otobüs-minibüs duraklarına yakınlığı ve şehir merkezi ile ilk bağlantı alanı olarak düşünülmüştür. Hem araç hem yayanın proje arazisi ile ilk ilişkisi burada sağlanmıştır.
Karşılama ve dağılma alanı olarak düşünülen bu nokta yeşil alan ve ilk kullanım işlevleri olarak yer almaktadır. Hem bekleme hem de dağılım alanı olarak kontrollü giriş çıkışlara hizmet etmektedir.
Parselasyon ve planlamayı kolay üretilir hale getirmek için, üst ölçekli şematik planlama ile topografyaya uyan yol ağı oluşturulmuş yol ve parseller ile mahalle kurgusu tasarlanmıştır.
Farklı yeşil alanların birleşmesiyle oluşan yeşil dokunun yapıların içerisine kadar girmesi, yapıların yeşil doku içerisinde kaybolması sağlanmak istenmiştir. Planlamanın organizasyon şeması yeşil alanın belirli oranlarda bölünmesi ve sonra yapıların eklenmesi ile oluşturulması amaçlanmıştır.
Alan öncelikle yeşilin kendi içerisinde bölünerek yeşil park (aktif yeşil) ve yapıların kendi kullanımına bırakılan ve peyzaj ve park yeşili olarak (pasif yeşil) ayrılmıştır. Yapılacak yapılar ile yeşil alan arasında 1/3 oranı ile yeşil bir tasarım fikri ortaya koymak amaçlanmıştır. Yeşil alan içerisinde Muş’a özgü lalelerin yetiştiriciliğini özendirmek için özel hobi alanları oluşturulmuştur.
Tasarım Oluşumu;
Tasarımın ana çıkış noktası farklı gelir gruplarından insanların bir arada yaşadığı, komşuluk yaptığı, ortak sosyal alanlarda buluştuğu bir sistem oluşturmaktır. Sistem oluşturulurken alanın bize temel olarak verdiği güneş düzenleme ve iklim verileri ana kriterler olmuştur.
Alanın tamamı güneş yönlenişine göre 6×6 gridal bir sisteme ayrılmıştır. Ada içi ulaşımları bu gridal sistemden oluşturulmuş ve her bir adaya güneşten daha fazla yararlanma ve gölge yönüne göre konut yerleşimi yapılmıştır. Konutların tamamı avlularıyla beraber güneye yönlenecek şekilde yerleştirilmiştir ve tamamı gridal sisteme göre üretilmiştir. Bu durum, hızlı üretim ve taşıyıcı sistem açısından birçok kolaylık sağlayacak nitelik kazandırmıştır.
Toplumsal kültür ve “ev” yaşayışına bakıldığında mahremiyeti ön planda tutan anlayış hâkimdir. Dolayısıyla negatif iklim şartlarından koruyacak, maliyeti düşürecek, mahalle birlikteliği sağlayacak ama mahremiyeti destekleyecek bir sistem ile müstakil çözüm önerilerinin geliştirilmesi hedeflenmiştir.
Plan Tipleri;
Tasarım geleneksel ev tiplerindeki yerel mimari çözümler analiz edilerek karakteristik biçimler (avlu, eyvan, vs..) ilkesel olarak esas alınmış ve komşuluk ilişkileri göz önünde bulundurularak günümüz konfor koşullarına göre çözümlenmiştir.
Üst ölçekli planlama kararlarını ilksel olarak belirledikten sonra konut planlarında yapım kolaylığı açısından belli bir ev tipi oluşturulmaya çalışılmıştır. Her bir ev aynı modülün çoğaltılması şeklinde oluşturulmuş bu durum yapım ve üretimi hızlandıracak bir özellik olarak projeye eklenmiştir. Temelde 3 tip konut üretilmiştir. Birinci tip konutta bloklara bir iç sokak ile ulaşılmaktadır. Bu sokak yeşil ve sert zemin ile donatılmış ancak üst kotu sert yağışlar ve yoğun güneş ışınlarından koruyacak şekilde ana bir örtü ile kapatılmıştır. Bu durum her bir konutu müstakil olarak oluşturmayı sağlamakla beraber bir apartman konforunu da yakalar nitelik kazandırmıştır. Bir çatı altında toplanan her bir konut mahallenin komşuluk ilişkisini sağlarken iklimin negatif etkilerine karşı da bir koruma ve aynı zamanda birliktelik sağlama niteliği oluşturmuştur. Bir çatı altında toplanan ailelerin ortak kullanım alanları geliştirilmiştir. Modüler bir sistematikle tasarlanan konut birimleri 1+1, 2+1, 3+1 birimler şeklinde oluşturulmuştur.
Gene aynı ada içerisinde oluşturulan ikinci konut tipi kısmen daha apartman niteliği taşımaktadır. Bir arada aynı avlu alanına bakan bu birimler ada içerisinde bulunan ortak sosyal alanlarda birleşmektedir. Bu alan her gelir grubundan ve her sosyal statüden aileyi bir araya getirecek niteliktedir. Bu alan aynı zamanda günlük ticari ihtiyaçları karşılayacak nitelikte tasarlanmıştır. Adalar içerisinde çocuklar için oyun alanları, büyükler için kıraathane diyebileceğimiz toplanma mekanları içermektedir. Bu alanlar kapalı, yarı açık ve açık olacak şekilde tasarlanmıştır.
3. plan tipi daha müstakil konutlar niteliğinde geniş ailelerin yaşayabileceği nitelikte tasarlanmış ve adanın merkez noktasında sosyal alanlara yakın bir biçimde yerleştirilmiştir.
Alanda alt birim 6×6 olacak şekilde gridal bir sistemde parçalanmış ve bu oranın çeşitli şekillerde bir araya gelerek çoğalması ile modüler bir şema oluşturulmak istenmiştir. Oluşan 6×6 gridal sistemle planlar çoğaltılmış ihtiyaç programında belirtilen konut alternatifleri bu şekilde üretilmiştir.
Geliştirilen 6×6 aks sisteminin oluşturulması ile konut çeşitliliğine de altlık sağlanmıştır. Öyle ki bir birimde 1 adet (6×6) 1+1 konut, 2 adet (6×6) 2+1 konut, 3 adet (6×6) küçük 3+1 konut 4 adet (6×6) büyük 3+1 olarak yer almaktadır. Geleneksel yerleşim incelendiğinde konutların büyük ya da küçük oluşları fark etmeden birbirine değmediği fakat etkileşim içerisinde olmaktan da kaçınmadığı (komşuluk) gözlenir. Bizde projemizde geliştirilen 6×6 aks sisteminde, konutların birbirine değmemesine ama bir örtü (çatı) sistemiyle de birbirine bağlanmasını sağladık. Birimler arası 6×6 boşluklar bırakılarak yeşili kontrollü bir şekilde yerleşimin içerisine çekerek, daire girişlerinin bulunduğu koridor (geçiş sistemi) da bulunan yeşille bütünleştirmek istedik. 6×6 kütlesel tasarım ve 6×6 şeklinde üretilen birimler arazı yönelişi (çevre, iklim) ve eğim açısından yukarıda grafikte anlatıldığı üzere 6×6 nın 1 kenarı, 2 kenarı ve veya 3 kenarı sağır yüzey olarak değerlendirilerek araziye çevresel, iklimsel ve eğim açısından yerleşmesini kolaylaştırmıştır. Üremeye ve gelişmeye hem zeminde hem de eklenen veya daha fazla eklenebilecek katlarda varyasyonlara rutini bozmayacak şekilde imkan tanımaktadır.
Sosyal Alanlar;
Mahalle mescidi olarak düşünülen cami; kullanılan yapı malzemeleriyle beraber düşünülmüştür. Sosyal donatı alanı olarak bırakılmıştır. Gelişime açık olarak görülen konut bölgeleri ile etkileşim sağlayacağı öngörülmüştür.
Meydan alanın her noktasına eşit mesafede ve etrafına sosyal yapılar tasarlanarak kültürel bir toplanma alanı oluşturulması amaçlanarak tasarlanmıştır.
Çok amaçlı salon olarak düşünülen yapı; düğün, tiyatro ve sinema gösterimi yapılabilecek şekilde tasarlanarak bölge halkının önemli bir ihtiyacını karşılaması amaçlanmıştır.
Proje arazisi içerisinde ticaret aksının devamında kütüphane birimi yer almaktadır. Birimin girişinin hemen önünde açık bir meydan oluşturulmuştur. Kreş, okul, konferans salonu bağlamından ayrık nizam olacak şekilde gene aynı bölge içerisinde tasarlanmıştır.
Alanda ilk, orta ve lise öğretimine hizmet verecek olan okul yapıları tasarlanmıştır. Konut adedi ve yaşayan insan sayısına göre belirlenen şehircilik kriterlerinin biraz üzerinde sınıf adedi ve birimlerine sahiptir. Bu durum alanın genişletilmesi ihtimalinde ihtiyacın karşılanmasını hedeflemektedir.
Proje alanında oluşturulan ana aks düzenine dik yatay aks önerilerek geçirimli bir alan oluşturulması amaçlanmıştır.
Ana ticaret birimi bölge iklim kriterleri göz önüne alınarak kapalı, yarı açık ve açık ticaret birimlerini içerecek şekilde tasarlanmıştır. İçerisinde restaurant, cafe, giyim, kitap ve ticaret birimlerini içermektedir.
Sosyal ve ticari alanlar arazinin her noktasından eşit mesafede ulaşılabilecek bir noktasında toplanılarak yerleştirilmiştir. Bu durum proje arazi alanının büyütülerek artırılması durumunda komşu parsellere de aynı mesafenin sağlanmasına hizmet eder bir durum sergilemektedir. Aynı zamanda sistematik bir şekilde bir arada değerlendirilen yapı grupları bakım, onarım ve üretim maliyetlerini azaltacak ve ekonomik kullanım kolaylıkları sağlayacaktır. Tüm alan için teknik hacimlerin belli bir noktada toplanarak dağılması öngörülmüştür.
Yapım Tekniği;
Projede yapım tekniğinin hızlı üretilebilir, ekonomik aynı zamanda geleneksel nitelikleri korur şekilde olması önem kazanmıştır. Blokların tamamı 6×6 akslar şeklinde üretilmiştir. Yapım kolaylığı açısından taşıyıcı sistem olarak iskelet sistem seçilmiştir ancak blokların tamamı yığma taş duvarlar, gizli veya açık düşey ve yatay beton hatıllarla güçlendirilerek mix (karma) yapı strüktürü ile de üretilebilir niteliktedir.
Seçilen sistem hem ekonomik üretimi hem de hızlı üretimi sağlar niteliktedir. Sadece konutlar değil alan için düşünülen bütün sosyal ve kültürel tesislerin tamamı bu şekilde üretilebilir niteliktedir.
Malzeme;
Tasarımın en önemli çıkış noktalarından biri konut birimlerini bir arada toplayan çatı örtüsüdür. Muş ilinin sert iklim koşullarına ve yoğun kar yağışlarına karşı detay çözümlerinde, üretimde ve yapım maliyetinde ve sürekliliğin sağlanabilmesinde en rasyonel malzemenin kenetli metal çatı olacağına karar verilmiştir. Kenetli metal çatı yoğun kış şartlarına ve sıcaklık değişimlerine mukavemet sağlarken aynı zamanda estetik kaygıları da giderebilecek niteliğe sahiptir. Kenetli metal çatının yapının belli noktasına kadar indirilmesi öngörülmüştür. Kalan duvar yüzeyinin geleneksel taş malzemesi ile oluşturulması hem doku bütünlüğü açısından hem de maliyet açısından uygun bulunmuştur. Çatı üzerine fotovoltaik paneller yapılması öngörülmüş bu sistemle sert yaz aylarında elde edilecek enerjinin dönüşümü ile kullanılması öngörülmüştür.
Az katlı yapılarla araziye yayılan planlama ile insanı ezmeyen insanla barışık bir tasarım hedeflenmiştir.