Açıklama Raporu
Diyarbakır’ın kentsel gelişim şeması incelendiğinde; Sur’dan başlayarak yere, iklime ve topluma özgü bir farkındalıkla geliştirilmiş heterojen bir mekân üretiminin ve tasarım mantığının, zamanla nasıl bu bağlamlardan koparak evrensel ve homojen bir mantığa büründüğü gözlemlenebilir. İnsan ölçeğinden, sokak dokusuna; malzemeden, iklimsel bağlama; Sur içerdiği yere özgü dinamiklerle, bugün bu ilişkileri yeniden düşünmek ve üretmek için önemli potansiyeller sunar. Bu bağlamda, Sur’un sunduğu ve bugüne alternatif bakış açıları sağlayabilecek potansiyellerin eleştirel olarak sorgulanması ve bu sorgulamadan elde edilen çıkarımlar doğrultusunda mahalle yaşantısının yeniden tahayyül edilmesi; mahalle yaşantısının kökenindeki ”ortaklık” kavramının anlamını zenginleştirebilecek mekânsal tasarım ve üretim olanaklarının araştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçlar doğrultusunda, gündelik hayatın devinimi esnasında karşılaşmalara, tesadüflere, farklı türden ilişkilenmelere potansiyel oluşturabilecek bir mekânsal yaklaşım ve tasarım stratejisi geliştirilmeye çalışılmıştır.
Kimlik problemi proje bağlamında; küresel, homojen, tekdüze, tek tip bir yaşam ve kültür dayatması ve buna bağlı mekân stratejilerine karşıt olarak; tikel farklılıkların, çoğulluğun, heterojenliğin, yere dair potansiyellerin farkındalığı olarak kavranır. Dolayısıyla buradaki temel amaç yukarıdan aşağı bir tahakküm ya da dayatma ile bir mekânsal anlamda ”doğru” kimlik söylemi oluşturmaktan ziyade, bahsedilen ilişki ve potansiyelleri açığa çıkarmak suretiyle alternatif kolektif bir toplumsal yaşama olanak sağlayabilecek mekânsal taktikler arayışı olarak tariflenebilir.
Bu bağlamda geliştirilen ‘sözlük’le yapılmaya çalışılan Sur’un biçimlenmesinde etkili olan tasarım mantığının eleştirel yapı sökümüdür. Geleneksel Diyarbakır Evleri’nin asal unsurlarından Sur sokaklarına varıncaya dek, mevcut ‘yer’in özelliklerini oluşturan fiziksel çevre üretimi mantığı eleştirel olarak çözümlenmeye; mahalleli kavramının oluşmasına önemli ölçüde tesir ettiği düşünülen kolektif durumlar bu çözümleme esnasında öne çıkarılmaya, bugüne dair bir sorgulama alanı oluşturulmaya çalışılmıştır.
Geliştirilen sözlükle birlikte form kendi başına bir olgu olarak görülmez ve onu türeten şartlarla (iklim, aile yapısı vb.) eylemlerle bir bütün olarak tahayyül edilmeye çalışılır; yaşamdan bağımsız mutlak bir nesne olarak değil, öznelerle ilişkisi çerçevesinde yeniden ele alınır. Sözgelimi eyvan, ”üç tarafı duvarla çevrili avluya açılan yarı açık mekân” şeklindeki sözlük tanımından öte, avludaki yaşamın asal unsurlarından biri; sohbet edilen, çay içilen, dinlenilen, yaşamı dört duvarın ötesine çeken özelleşmiş bir ortak alandır. Dolayısıyla sözlük; aslında sözlük tanımının dışına çıkıp bahsi geçen mekânları yaşamla ilişkisi çerçevesinde yeniden yorumlama motivasyonu üzerine temellendirilmiştir. Bu yüzden; yer, tarihsellik, kimlik gibi problemler, biçime dayanan bir analoji ya da imge problemine indirgenmez; yaşamın kendisinden gelen ontolojileri bağlamında yeniden ele alınmaya çalışılmıştır.
***
Proje, ilk aşamada yapılan eleştirel analizler doğrultusunda; kentsel bağlamını Sur ve yeni gelişen kentsel doku ara yüzünde kalan bir tepenin eteklerine tutunarak kurmaya çalışır. Burada güney yönelimindeki Hevsel Bahçeleri ve Dicle Nehri; manzara gibi potansiyelleri topoğrafyaya minimal müdahale ile tasarıma eklemlemeyi amaçlar. Bu doğrultuda doğrudan eğimin ve arazi yamacındaki sık ağaçlık alanın potansiyellerini kullanmaya çalışılmıştır. Yere ait olmayı hem imgesel hem de fiziksel olarak bağlayıcı bir unsur olarak kullanmak amaçlanır. İlk aşamada vurgulanan ”sözlüğe” dair bileşenler zemin kotundaki kamusal akışkanlık içerisinde çözündürülüp, insanlar arası etkileşimin, karşılaşma ve tesadüflerin arttırılabileceği öngörülür. Bu doğrultuda dar sokak dokusu korunmaya ve farklı kesitler ve mekânsal biçimlenmelerle sosyal bağları arttırıcı programlar araziye homojen olarak yayılmaya çalışılmıştır. Burada tasarlanan birimler ise kent ve konut ölçeği; özel ve kamusal ölçek ara yüzündeki çeşitli esnek birimlerdir. Özelikle kullanıcı etkileşimi ve katılımcı stratejiye açık olabilmesi adına esnek tutulmaya çalışılan bu birimler mahalle ölçeğinde kamusal yapıların etrafında kümelenerek gelişir. Burada anonim ve kendiliğinden gelişen kentsel dokulara benzer olarak merkezcil bir şema vardır fakat artık odak noktası oldukça esnek ve farklı kullanımlara olanak sağlayabilecek bir yeşil dokudur. Bu doku yarım çember biçiminde bir formla yapı dokusuna tutunup tepeyle bütünleşen sürekli bir rekreatif aks oluşturulmaya çalışılmıştır.