Proje Raporu
“Hayata gözlerini yeni açan bir bebekten, gençlere, yaşlılara ve hatta ölülere (ve mirasçılarına) kadar herkes bir şekilde tüketimin alanının içerisine sokulmaktadır.”
George Ritzer
Mevcut sistemde sele kapılmışçasına sürüklenen tüketim furyası bireyleri olarak çevremize hatta kendimize günden güne yabancılaşmaktayız. Yaşadığımız her ortama yabancılaşmamızın yanı sıra tayin ettiğimiz bütün ötekilerle karşılaşma alanlarımızın azaltıp homojen topluluklar kurmamız diğer bireylerle temasımızı azaltmaktadır.
Bireyler arası çeşitlilik ne denli çok olursa o kadar ilişki zenginliği elde edilir. Tam da bu yüzden proje alanında farklı yaş gruplarından/farklı kimlikten insanların kentin hızını yavaşlatarak, dinlemeye ve dinlenmeye fırsat tanıyarak bir arada bulunabileceği ortamlar önerildi. Bu nefes mekanlarında alandaki mevcut hayatın karşıtı denilebilecek daha sosyal daha paylaşımcı ve yavaş bir hayat öngörüldü.
Nasıl ki çay ocağında oturan yetişkinler ile önlerinde oynayan bir çocuk grubu kendi içlerinde iletişim halinde ise topun çay ocağına kaçarak yetişkinleri rahatsız etmesiyle gruplar arası iletişim de sağlanmış olur. Aslında kurgulanan/önerilen ortamlarda böyle spontane ve naif ilişkiler kurulması hedeflendi.
Mevcutla önerilen alanın tepkisel karşıtlığının daha algılanabilir olması için mevcut durumun korunarak projenin Ebuziya Caddesi’nin bir kısmında zeminin altında önerilen başka bir zeminle gerçekleştirilmesi düşünüldü. Aslında bu durumda mevcut zemin birbirinden çok farklı iki yaşamın ayırıcı ekseni rolü gördü.
Yerin beş metre altında, yaşlısıyla genciyle tamamen gündelik hayata imkân tanıyan bir zeminde çeşitli atölyelerle toplumsal ilişkileri belirleyen ve bu ilişkilerin devamını sağlayan karşılıklı bilgi değiş-tokuşu oluşması planlandı. Atölye kullanıcılarının yanı sıra diğer kullanıcıların da faydalanabileceği çay ocağı, halk sahnesi gibi toplanma alanları önerildi.
Mevcut zeminde ışık ve ses patlamaları aracılığı ile algısal anlık düşüşler yaratılmaya çalışıldı. Bu düşüşler ile hem yeryüzüyle ilişki kuruldu hem de mekânı keşfetmeye yönelik merak hissi oluşturarak farkındalığını arttırmak amaçlandı.
Önerilen zeminden yetişen ve yeryüzünde yaprakları ile varlığını gösteren bir ağacın geçtiği yarık ve oradan yeryüzüne sızan müzik sesleri ile de bu düşüşler yaşatıldı.
Çevredeki yeşil kamusal alanın yetersizliğine binaen Rum kilisesinin yanındaki etkinlik alanına koruluk; koruluk ile Ebuziya Caddesi arası geçiş için de bir saçak önerildi. Bu saçağın kentlinin kullanımı ile çeşitli fonksiyonlar yüklenebilmesi (örneğin açık hava film etkinliklerinde kullanılabileceği gibi zaman zaman kurulan pazarlara da hizmet edebilmesi) öngörüldü. Ayrıca Rum kilisesinin koruluğa bakan duvarı kaldırılarak, kilisenin de koruluğu çeşitli etkinliklerde kullanabilmesi sağlandı.
Ermeni kilisesinin yanındaki çay bahçesi kilise-okul-cadde kullanıcıları için ortak bir altlık görevi görmektedir. Bu alana ağaçlandırılmış bir kamusal alan önerildi. Böylece yapılaşmanın ve yoğun kalabalığın olduğu caddeden geçen biri için iki taraftan görünen ağaçlık ve altında dinlenen/oyun oynayan çocuklar ile yine algısal oyuna düşmesi planlanmıştır.
Yani bu proje ile
Zeminin üzerinde mağazadan mağazaya koşan bireyin, zeminin altında birbiriyle konuşan/paylaşan,
Yukarıda tüketirken, aşağıda kolektif üreten,
Yukarıda geçip giderken, aşağıda nefeslenen,
Yukarıda işini halledip giderken, aşağıda ait olan birey olması önerildi.