Arazinin çeperlerinde şeffaf ve geçirgen mekanlar kurgulayabilmek ve aynı zamanda da kentlinin belleğinde bir “çözülme noktası” olarak yer edebilmek vaziyet kurgusunun temel yapı taşlarını oluşturmuştur.
Kentin gridal düzende var olan mevcut dokusu nehir ile kuracağı ilk bağ, kentin geleceği için önemli bir anlam barındırmaktadır. Kent ve nehrin bağlandığı kamusal mekanları kurgulayabilmek için yarışma arazisi kritik bir noktada bulunmaktadır. Arazinin çeperlerinde şeffaf ve geçirgen mekanlar kurgulayabilmek, ve aynı zamanda da kentlinin belleğinde bir “çözülme noktası” olarak yer edebilmek vaziyet kurgusunun temel yapı taşlarını oluşturmuştur.
Birçok metropolde, sosyolojik ve ekonomik açıdan mevcut yoğun kent dokusu, kendisini devam ettirmeye eğilimlidir. Böyle yoğun bir dokunun içinde önerilecek kamusal bir mekan olan “Gençlik ve Rekreasyon” merkezi kent gelişiminin eğilimine karşı bir direniş oluşturmaktadır. Ancak bu direnme kent dokusunun tamamen reddedilmesiyle değil onunla simbiyotik (karşılıklı fayda sağlayan) bir ilişki kurmasıyla sağlanmalıdır. Bu nedenle arazi için öngörülen kurgu, kentin mevcut fiziksel durumdan kaynaklanmış ancak ona bir alternatif oluşturarak, organik ve yarı geçirgen bir hale bürünmüştür.
Yoğun ve boğucu kent dokusunda yetişen gençler için tasarlanacak bu rekreasyon merkezi, gençler için bir kaçış ve özgürlük noktası oluşturmalıdır. Ancak bu amaç uğrunda sadece belirli bir yaş grubunun bir alan içerisinde soyutlanmamaları da gerekmektedir. Sürdürülebilirlik kavramı bu durumda öne çıkmaktadır. Ekoloji ve sürdürülebilirlik kavramlarını gençlerin sadece teoride kavramaları yerine, bu alana getirilecek öneri sayesinde yaşayarak öğreneceklerdir. Proje teması olarak belirlenen “Kentsel Tarım” işlevi sadece gençlerin değil tüm kentlileri ilgilendirecek bir mevcudiyet oluşturacaktır. Bu durum alana farklı amaçlarla gelen farklı yaş gruplarının şehirdeki hızlı yaşam ve fast-food kültüründen bir süre olsa uzaklaşmalarına olanak tanıyacaktır.
Kent dokusu içerisinde organik olarak dağılması öngörülen vaziyet planı kurgusunda farklı tipolojilere yer verilmiştir. Mekanın dinamik algısını hissettirebilmek için; yer yer arkatlarda devam eden gridal sistem; kimi yerlerde tipolojiler için zengin bir “yapı kurgu sistemi” oluşturmuştur. Bu atölyeler gençlik merkezinin odak noktasını oluştururken aquafonik tarım sistemleri ve organik tarım alanlarıyla kentli ile simbiyotik bir ilişki oluşturmayı amaçlar. Dünya üzerindeki elverişli arazilerin %60 – 70 tarım alanları olarak kullanılmaktadır. Tarım devriminden bu yana artan insan nüfusu artık ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli olmamaktadır. Tarım için kullanılan araziler doğal çeşitliliği yok etmekle birlikte dünya üzerindeki su tüketiminin %70’ini oluşturmaktadır. Aquafonik sistemler; balıkların ve organizmaların artıklarını kullanarak, bitkiler için gerekli olan besinleri oluşturur ve kapalı ekosistemiyle nitratın yayılmasını engeller. Toprak ve su kullanımını %90’a kadar azaltır. Arazinin nehir kıyısında bulunması bu sistem açısından ekstra bir avantaj sağlamaktadır. Nehir suyunun ve mikroekolojisinin arazinin içine alınarak yaratılmak istenen bu simbiyotik ilişki, kentle entegre olarak kentliye sürdürülebilir tarım yöntemlerini öğretmek ve alışkanlıkları arasına eklemek amaçlanmaktadır. Burada kurulan kent ve sürdürülebilirlik kavramı “Gençlik Merkezi” ile perçinlenerek sadece öğrenme sansı değil uygulama ve devamlılık esasını da vurgulamak ister. Arazide önerilen yapılarda strüktürel ahşap kullanılmıştır. Beton ve çelik gibi malzemeler ile karşılaştırıldığında karbon döngüsü açısından doğaya verilen zararı büyük ölçüde azaltmaktadır.
1 Yorum
Yarışmanın konusunu anlamış olması yönüyle kazanan projelerden çok daha başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Hakettiği yeri bulamamış bir projedir bana göre. Tasarım ekibini tebrik eder çalışmalarınızın devamını dilerim