PROJE RAPORU
1
Nasıl bir yerdeyiz?
Kadıköy’ün en kuvvetli ana arteri Söğütlüçeşme Caddesi’nden beslenen iki ana arter (Moda Caddesi ve Bahariye Caddesi), birbirlerine kesintisiz olarak 3 tali arterle bağlanmaktalar: Serasker Caddesi, Nailbey Sokak ve Sakız Gülü Sokak. Bu 3 arter arasında Nailbey Caddesi, Bahariye Caddesi’nde hem tramvay durağına hem de Süreyya Operası’na açılması sebebiyle, düz bir şekilde giden Moda Caddesi’ne ise ani bir kırılmayla bağlanıp doğal cazibe ile insanları alması sebebiyle oldukça önemlidir.
Sakız Sokak ise Moda’dan gelen kesintisiz tek aksın devamı niteliğinde, bizi Söğütlüçeşme Caddesi’ne kadar ulaştıran diğer bir kuvvetli aks. Proje üretilecek alan ise bu iki kuvvetli aksın kavuştuğu köşede yer almakta. Yani son derece merkezi bir yerdeyiz.
Şüphesiz ki her yapının sınırlarını muğlaklaştırması, kent ve kentliyle kuvvetli ilişkiler kurması arzu edilir. Özellikle böylesine yoğun iki sokağın kesiştiği bir alanda bu ilişkilerin kurulması bir zorunluluktur. Fakat mevcut yapının programı, yarışma programından oldukça küçük iken dahi arsa sınırlarına kadar dayanmışken, daha büyük bir programda kentle ilişki kurma yöntemini nasıl ele almak gerekir? Bu denli kuvvetli yaya hareketlerinin olduğu sokaklarla çevrili bir köşe parselde, kentliyle kurulabilecek ilişkilere, bu potansiyellere nasıl yaklaşmak gerekir?
Peki, ya olmasaydı?
Belki de halihazırda mevcut olan bir yapı yerine düşünürken, kentli ile kurulabilecek ilişkileri – potansiyelleri daha verimli kavrayabilmek için, ezber meydanlar ve boşluklar yapmadan önce sormamız gereken soru budur.
Orada, Caferağa Spor Merkezi ve Barış Manço Kültür Merkezi yapıları olmasaydı, insanlar nasıl davranırdı? Bu düşünce yapısı, ezber meydanlardan, zorlama kamusal alan çözümlerindense, direkt olarak yaya hareketlerinin doğasından çıktığı için, yapının kentle daha sağlıklı ilişkiler kurması kaçınılmazdır. Mevcut durumda bir yapı olmasaydı, insanlar alanı kestirme olması sebebiyle diyagonal kat edeceklerdi. Sakız Sokak’tan Nailbey Sokak’a, Şifa Hastanesi’ne kadar yürümeden bağlanacaklardı. Alanı en yüksek kotundan en alçak kotuna diyagonal kesen bu hat, projemizin ana omurgasını oluşturmaktadır.
Zeminde parçalı mekan kurgusu ile bu hat, etrafında konumlanan mahallerle bir pasaj gibi çalışmaktadır. Bu ana omurgaya saplanan tali omurgalar sayesinde ise zemin katta iç sokaklar yaratılmıştır. Kafeterya, işlikler, ofis mekanları, Sağlık Merkezi girişi ve Kültür Merkezi fuayesi sporcu-sanatçı giriş mekanlarının tamamı kentle sıkı sıkıya bağlanmış bu iç sokak omurgası etrafına konumlanmıştır.
1000 kişi seyirci kapasiteli Spor Salonu’na ulaşım ise, iç sokak omurgasından da pekala yapılabildiği gibi, Nailbey Caddesi ile Sakız Sokak’ın kesiştiği bölgedendir. Bu sayede fazla miktarda insan, kolaylıkla ve dolaysız olarak Spor Salonu’na ulaşmakta veya çıktıkları anda kendilerini bu iki işlek sokakta bulmaktadırlar.
2
0 kotu (17.50); malzemeleri, mekanlar arasındaki mesafeleri ve yüksekliği ile olabildiğince sıcak bir mekandır. İşlikler, kafeterya, kültür merkezi fuayesi girişi gibi kamu kullanımına açık mekanlarla donatılmıştır. Programın doğal ışık gerektirmeyen Sahne Sanatları Merkezi, -4.00 kotuna alınmıştır. Gerektirdiği yükseklik itibariyle üst kotu +1.00 dedir. 1 metrelik bu kot farklı üzerine ise ofis birimleri konumlandırılmıştır. Bu sayede iç sokaklarda (0.00) yürüyen insanlar ile ofiste çalışanlar (+1.00) arasında pozitif bir kopukluk sağlanmıştır.
-4.00 kotunda çözülüp doğal ışık alması gereken Havuz – Fuaye gibi mekanlar için ise 0 kotundan boşluklar açılarak -4.00 kotunda iç bahçeler oluşturulmuştur.
Zemindeki parçalı mekan kurgusu ‘yer’ e ait olandır. Arsanın etrafındaki tüm yollara farklı farklı kotlarda ve sıklıkla bağlanmaktadır ve bu kotta oluşturulan iç sokaklar programın büyük bir bölümünün çevresinde konumlandığı bir pasaj oluşturmaktadır. Program bir kapıdan girdikten sonra başlamıyor, aksine kentle kurduğu kuvvetli ilişki sayesinde her sokaktan her an iç sokaklara dahil olabilme imkanı veriyor.
Spor salonu gerektirdiği hacim itibariyle bu bağlamda ‘gök’ e ait olandır. Malzemesi ve dili yere ait olandan farklıdır. Zemindeki parçalı kurguya tezat olarak gerektirdiği büyüklük ve yükseklikten korkmadan kuvvetli bir monolitik figür olarak tasarlanmıştır. Fakat bu kuvvetli duruş, çevresindeki yapılara, gabariye saygılıdır. Salonun Sakız Sokak’a bakan fuaye cephesi ise şeffaftır ve üzerine gelen ahşap gridal kompozisyon ile bir dinamikliğe sahiptir. Şeffaflık sayesinde içerideki salon dışarıdan algılanabilmektedir ve özellikle etkinlik akşamları içeriden gelen ışık çevresini aydınlatır. Fuayeden ulaşılan açık hava rampası, kitlenin 3 cephesini dolanarak seyircileri üst fuayeye ulaştırmaktadır. Bu yarık, baskın kütlenin zariflemesidir. Büyüklüğü ile değil, cephesindeki kırmızı yarıkla – yüzündeki faça(!)sıyla akıllarda kalıcı ‘punctum’ olma potansiyelidir.
Spor salonu, zemindeki mekanlara 45 derecelik bir açıyla oturmaktadır ve bu sayede strüktürel sistemleri çakışmaktadır. Yapının genel taşıyıcı sistemi 7.60m’lik aks aralıklarıyla betonarme taşıyıcı sistemdir. Spor Salonu çatısı ise betonarme kolonlara basan çelik taşıyıcı sistemdir.
3 yorum
59 Sıra No.lu proje:
Zemin üstünde bütüncül bir kitle olarak taçlandırılan Caferağa Spor Salonu mekânsal hafıza açısından olumlu değerlendirilmiştir. Spor salonunun tribün düzeni, giriş – çıkış ve engelli erişimi olumlu bulunmuştur. Sağlık merkezi ve sahne sanatları merkezinin tümüyle bağımsız çalışabiliyor olması olumludur. Ancak bu alanların karanlık olacak kadar alt kotlarda olması eleştirilmiştir. Sosyal pasajın bir alt kotunda çözülen büyük açıklıklı havuz ve sahne sanatları merkezi statik açıdan gerçekçi bulunmamıştır. Sosyal pasajın aynı zamanda alt ve üst kotlara ulaşım çekirdeği olarak kullanılması beğenilmiştir. Spor kotunun bir alt kotunda Sakız Sokak ile güneydeki sokak ve Nailbey Sokağı arasında oluşturulan sosyal pasaj düşüncesi olumludur. Ancak bu alanın Sakız Sokak’la bağlantısının zayıflığı; alanın ışık almaz tasarımı eleştirilmiştir.
Proje oy birliği ile üçüncü turda elenmiştir.
Çevreye en saygılı projelerden. Ben gayet başarılı buldum.
Cem bey yorumunuz için teşekkürler.
Jürinin bizim yazdığımız rapordan daha tutkulu bir rapor yazması hatta sosyal pasaj gibi kendi terimlerini üretmesi gibi güzelliklere şahit olduğumuz ilk yarışma tecrübemiz oldu.