PROJE RAPORU
Çaycuma, Filyos Irmağı’nın ikiye ayırdığı Filyos Vadisi içinde nehrin iki kenarına kurulmuş bir ilçedir. Çaycuma, daha çok doğanın ve doğal oluşumların şekillendirdiği turistik mağaralar, doğal tepeler ve antik kentler ile çevrelenmiştir. Bu özelliklerinin yanı sıra Karadeniz’e yakın konumu sebebi ile de yıllardır geleceğe dönük liman projelerinin merkezinde kalmaktadır.
Vadi içerisinde konumlanan ve Filyos Nehri’nin iki yakına yerleşen Çaycuma su kenti olma konusunda büyük bir potansiyel barındırmaktadır. Gelecek planları arasında düşünülen Filyos Çayı Yaşam Alanı Projesi ile Çaycuma ve çevresini Batı Karadeniz Bölge Parkı haline getirmek amaçlanmaktadır.
Proje alanı, gerçekleştirilmesi planlanan yaşam vadisi projesinin ve nehirle ilişkili rekreasyon hattının üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle etrafında var olan spor yapıları ve rekreasyon alanları ile entegre olacak, geleceğe dönük bu potansiyel ile birleşerek önemi artacak bir spor merkezi ve çekim alanı oluşturacak bir sosyal merkez tasarlamak öncelikli hedeftir. Alan etrafında eğitim yapıları ve spor alanları yoğunluklu bir yerleşimin var olması, çocuklar ve gençlerin önemli bir kullanıcı profili olacağının göstergesidir.
Alan doğuda nehir ile güçlü bir ilişki kurarken, şehir merkezine ve mevcut ulaşım aksı olan Uğur Mumcu Caddesi’ne dönük batı yüzünde ise bağlamın getirdiği yapı ve park ilişkisi içerisindedir.
Alana yerleşimde kararları, bu doğu-batı ilişkisi çerçevesinde, yapıyı merkeze alarak her yönden geçişlere izin verme, mevcut doğu-batı ilişkilerini güçlendiren kamusal yeşil alanlar yaratma amacı üzerinden şekillenmiştir. Bu nedenle, yapı nehre dönük tarafında da batı yüzünde olduğu gibi kamusal yeşil alan bırakarak, iki ana yaklaşım cephesinde de önceliği kamusal alana veren bir sosyal merkez olma amacındadır.
Tasarım alanı içinde yer alan ve sınırlarının korunarak yeniden tasarlanması istenen park parseli tüm tasarım alanı ile birlikte ele alınarak yapılaşma alanı ve çevresiyle bütüncül bir ilişki kurması, böylelikle hem spor merkezine hem de kamuya hizmet eden bir aktivite parkı gibi davranarak aynı zamanda yapının giriş alanını tanımlaması düşünülmüştür.
Ana ulaşım yolları ve genel yaklaşım izleri düşünülerek kütleyi merkeze alan bir vaziyet planı kararı alınmıştır. Merkeze yerleşme nedenlerini oluşturan aynı kaygılar, yapının hacimsel ve plansal kararlarını da etkilemektedir. Sosyal merkez olma amacı taşıyan bir yapının, insan ölçeğinde kolay ulaşılabilir mekanlar sunarken, yeşil ve kamusal alan ile bütünleşen bir kurgusu olmalıdır. Bu nedenle yapı, zemin üzerinde tek katta kurgulanarak Çaycuma ölçeğinde çevresini ezmeyen ama havuz fonksiyonunu aynı ölçekte algılatan ve vurgulayan bir yapı olarak tasarlanmıştır.
Program gereği havuz mekanı yapıyı hem plansal hem de hacimsel olarak domine eden bir fonksiyondur. Diğer fonksiyonlar havuzu destekleyen daha küçük birimlerdir. Bu veriden yola çıkarak havuzu vurgulayan bir plan şeması oluşturulmuştur. Tasarım, parsel ölçeğinde yapıyı merkeze alırken, bina da yapı ölçeğinde havuz hacmini merkezde konumlandırmaktadır. Yapının adeta kalbi olan havuz diğer hacimlerle bir çeper gibi sarmalanmıştır. Bu şemada havuz cepheden algılanmazken üçüncü boyutta algılanabilir. Bu bağlamda havuz hacminde mahremiyet sağlanırken onu çevreleyen fitness, kafe gibi bölümler hem havuz hem nehir hem de kamusal yeşil ile geçirgen ve interaktif bir ilişki kurmaktadır.
Su ve suyun hareketi kavramları bu tasarımın bağlamı özelinde düşünüldüğünde hem fonksiyonel hem de yerel bir referans noktasıdır. Su ile ilişki kuran bir su yapısı tasarlamak kavramsal olarak mimariye de yansıtılmıştır. Öne çıkan havuz mekanı suyun dinamizmine ve akışkanlığına gönderme yapan geçirgen organik bir çatı ile örtülmüştür. Bu eğrisel çatı içindeki boşluklar sayesinde havuza doğal ve kontrollü ışık sağlamakta ve kullanıcının konforunu arttırmakla birlikte mekansal bir zenginlik katmaktadır. Bu dinamik ve akışkan mimari yaklaşım monolitik ve düz bir çatıyla kesilerek bir kontrast yaratılırken mekanlararası hiyerarşi biçimsel olarak da mimari dile yansıtılır. Suyla kurulan bu metaforik bağ peyzaj tasarımında yaratılan topoğrafik hareketlerle tekrar yakalanır. Kot farklarıyla oluşturulmuş bu peyzaj kendi içinde özerk, farklı alanlar yaratarak farklı kullanımlara imkan tanıyan aktivite alanları oluşturur.
Öncelikle kamusal alandan yapıya yaklaşan kullanıcı, dinamik akışkan bir peyzajı deneyimlerken binaya yaklaştığında yalın, mütevazi ve durağan bir mimari formla karşılaşır, içeri girdiğinde ise peyzajda deneyimlediği organik dilin iç mekanda 4 bir taraftan algılanabilen havuz hacminde aynı formda devam ettiğini görerek bağlantı kurar.
Yapının nehre dönük doğu cephesi, kafe ve fitness alanlarını barındırırken nehir ve rekreasyon hattına eklemlenir, şehir merkezine dönük batı cephesi ise park alanına eklemlenerek spor merkezi ana giriş alanını oluşturur.
Bölge, dört mevsim yağışlı bir iklime sahiptir. Bu durum yapısal kararlar özelinde dikkate alınması gereken bir husustur. Havuz hacmi dışında yapının tamamını örten çatı strüktürü hem yağmur sularını toplayıp su tüketimi daimi olan bu bina için ekolojik ve ekonomik avantaj sağlamakta hem de yüzeylerde saçaklara dönüşerek yağmurlu havalarda korunma mekanları yaratmaktadır.
Çatıda kullanılan lamine ahşap kirişler hem sıcak bir atmosfer yaratırken aynı zamanda iyi bir yalıtım sağlar. İç ve dış cephelerde kullanılan camlar süreklilik arz ederek geçirgen ve hafif bir kütle yaratır. Peyzaj tasarımında ahşap dekler ile çatı strüktürü arasında form olarak kurulduğu gibi malzeme olarak da bağlantı kurulmuştur.