1. Ödül, Sivas Kızılırmak Köprüsü Yarışması

1. Ödül, Sivas Kızılırmak Köprüsü Yarışması

MİMARİ RAPOR

Tasarım, çağdaş bir anlayışla geleneği yorumlayan; başka bir ifade ile geleneğe güncel bir yaklaşımla eklemlenen; böylelikle kent hafızasında yer etmeye girişen, uygulanabilir-teknolojik ve aynı zamanda köprü üzerinde yer alan seyir alanları ile rekreatif alanları birbirine bağlamanın yanı sıra sürekliliğine katkıda bulunan bir çözüm önermektedir.

Konsept

Tasarım bir yandan yer ve yerin hafızası ile güçlü bir ilişki kurmayı diğer yandan yeniyi imgeselleştirmeyi hedeflemiş, bu hedefe sakin aynı zamanda dinamik, güçlü ve aynı zamanda zarif, rafine bir kurgu ile ulaşmıştır. Köprü tasarımında ana fikir geleneğin geleceğe bağlanmasıdır. Bu kavramsal çerçevede kent merkezi geleneği, üniversite çağdaşlığı/geleceği temsil eder. Köprüde Kızılırmak nehri üzerinde yer alan eğri köprü ve kesik köprü gibi geleneksel köprülerdeki taşıyıcı kemerlerin formları çağdaş bir taşıyıcı sisteme dönüşür. Kemerler keskinleşir-dinamikleşir ve hareketi-akışı temsil ederek üniversiteye-bilgiye doğru yükselir.

Fonksiyon

Köprü üzeride yer alant tüm yollar bu kemerlere asılan kirişlerle taşınır. Kirişlerin arası 3 şeritli araç yolu (2×10,5m), hafif raylı sistem (2×4,5m), yaya+bisiklet (2x3m) yollarından oluşur. Köprünün ortasında yer alan boşluk (2m) altına geçmesine izin verdiği ışık ile aslında oldukça geniş olan köprüyü hafifletir. Kemerlerin dışında kalan 5’er metrelik konsol yaya köprüleri rekreatif alanlara doğru iner. Yaya köprüsünün genişlemesi ve eğilmesiyle suya yaklaşan her iki taraftaki teraslar, köprüden geçenler için dinlenme ve manzara izleme alanları sağlar. Köprü iki kıyıyı birbirine bağlamanın yanısıra kentlileri suyla/doğa ile buluşturma görevini de başarır.

Çevre

Irmak çevresindeki rekreatif alanlar, köprünün biçimsel diliyle ilişki kuran yaya yollarıyla doğal çevreyi yapılı çevre ile bağlayan, içinde spor, eğlence, toplanma mekanları barındıran yeşil bir bant olarak kurgulanmıştır.

Etiketler

61 yorum

  • cem-yildirim says:

    10’un olmamışı 🙂
    Benim de ekipten ziyade böyle zayıf süsleri beğenen jüriyi tebrik edesim geldi.

  • cem-yildirim says:

    3. ödül ciddi mi ya?

  • samim-magriso says:

    “Tasarım, çağdaş bir anlayışla geleneği yorumlayan;”
    bu cümleden sonrasını okumadım.

  • yuksel-yucel says:

    Bu jüri marstan direk sivasa jüri olarakmı atanmış… abu dhabi deki Sheikh Zayed Bridge ve avanosta 2. ci olan projeden hiçmi haberleri olmamış. yada projeler bu safhaya gelene kadar hiç mi köprü üzerine araştırma yapmamışlar. yazık çok yazık… böyle kişiler jüri oluyor. açıkçası böyle projeleri görünce elenen projeleri merak ediyorum. eminim onlar çok daha iyidir..

  • aydin-bilgi says:

    Bu yarışmaya katılan ekipleri tebrik ederim.
    Yarışmanın şimdiye kadar yapılan yayınlarında (1.lik ödülü, ve iki satın alma) dikkatimi çeken, yakınlarda bulunan Mimar Sinan köprülerine göndermeler, Jüri’nin beğenisini almış olmasıdır. 1.lik alan projede bu bağlam koyu harflerle yazılan “geleneğin geleceğe” belirtilmiş. Kent ile üniversite arasındaki bağlantıyı bahsedilen dinamikleşen formla sağladığı idda ediyor. Bana göre bu bağlam çok kopuk olmuş. Hiçbir mekansal katkısı olmayan, yüzeysel şeritler olarak görüyorum. Kemer soyutlamalarında sorunlar var. Diğer satın almalarda da çok başarılı değil.
    Yarışma projelerinin özgün olmamasına alıştık artık. Şartnamelerden çıkarılmalı artık !!!

  • mustafa-necati-gunduz says:

    seyh zayeed bridge in abu dhabi 🙂 çok özgün

  • sedat-katircioglu says:

    Köprüden beklenen nitelikler:
    • Kent hafızasında yer edinebilecek, çağdaş ve güncel teknolojileri içeren
    bir tasarımın geliştirilmesi,
    •”’ Maliyet-etkin, ekonomik, uygulanabilir”’ ve sürdürülebilir tasarım
    çözümleri ve tektonik yaklaşımları içermesi,
    • Köprü üzerinde ve çevresinde seyir terasları, duraklama, yürüyüş, vista
    alanları, bisiklet yolları gibi rekreatif kullanımların yer alması.
    Şimdi yarışmayı kazanan ekibi tebrik ederek başlayalım sonrada teknik şartname ve yarışmanın amacı gibi belirtilen kısımları ayrıca irdeleyelim. Köprünün Sheikh Zayed köprüsünün çakması olması bunun yanında İTÜ lü hocacıkların biz bunu seçersek bizi topun ucuna koyar bu mimarlık alemi dememesi 😉 Ama belkide böyle bir köprüden haberleri yoktu oda olabilir. Hititlerin, Bizansın, Anadolu Selçuklunun , Osmanlının eserleriyle dolup taşmış bu nadide şehrimizde At ile kelebek misali duruşu çok etkileyici olacaktır. Yazık çok yazık bu jüri dönüp üniversitede deha çocuklara tasarım anlatacak. Utanıyorum bu sonuçtan…
    Saygılarımla

  • tolga-kezer says:

    http://bit.ly/22wuQTC

    Diğer sonuçlar yukarıdaki adresten görülebilir.
    Söyleyecek söz bulamıyorum bu sonuçlar karşısında. Emeğimiz, heyecanımız hiç önemli değil , Türkiye’nin ve Türkiye mimarlığının geleceği için çok endişeliyim ,çok üzülüyorum.

  • mehmet-imre says:

    http://bit.ly/22wC0aB

    Merhabalar.Yukarıda belirttiğimiz linkte 16 Mayıs 2013 Tarihinde sonuçlanan Avanos Köprü Yarışması’nda 5.lik ödülüne layık görülen proje hiç değiştirilmeden Sivas Kızılırmak Köprü Yarışması’na sunulmuş ve 75.000 TL’lik haksız bir kazancın da sahibi olmuştur.Yarışmaya katılan projelerin tekrar gözden geçirilmesi bu hususta en önemli karar olacaktır.

  • omer-yilmaz says:

    DHA’nın yaptığı haber belli ki birileri tarafından servis edilmiş. Bir haber ajansının Arkitera.com’daki tartışmaları görüp yarışma ile ilgili haber yapması görülmüş iş değil. Bu noktada mimarlık ve yarışma ortamının yapması gereken siyasi tartışma ve gerilimlerin içine girmek yerine yarışma mekanizmasını güçlü tutmak için enerji harcamak olabilir.

    Taklit tartışması yarışmalar sonrası bitmez tükenmez bir oyuncağa dönüşüyor her defasında. Taklit esprisi yapmadan önce, taklit yaftalamasını yapmadan önce kaçımız raporu ve neden seçildiğini okuduk acaba?

    Bugün tüm dünyada köprüler böyle. Sonuçta en temel tasarım sorunlarından birisi köprü işi. Bağlamından koparıp sırf taklite indirgendiğinde doğal olarak haber ajansının kucağına oturduk.

  • omer-yilmaz says:

    Adam, manav… Buralara yazı yazanların da sorgulanması gerekmez mi!

  • omer-yilmaz says:

    Bildiğim kadarıyla jüri Perşembe sabahı Sivas’a gitmiş. 100 küsur proje için, bunca yarışma tecrübem sonrası tam 4 günlük bir süre gerektiğini söyleyebilirim. Kazananlara Pazar öğlen haber verdiklerine göre, söylediğiniz gibi bir günlük bir çalışma söz konusu değil.

  • omer-yilmaz says:

    Bu arada ben 1 ay önce şu Şeyh Köprüsü’nün yanındaki köprüden geçtim, oradaki devasa camiyi gezdik ama köprüyü göremedik. Büyük olasılıkla köprünün vereceği his caminin verdiği histen çok farklı olmayacaktı.

  • yavuz-basoren says:

    Jüri eleştirilebilir, haklı eleştiriler olabilir ama her konuda değil bence. Mesela Merve Hanım’ın projesine yaptıkları eleştiri doğru geldi bana. Bir köprü bu kadar da yaşam alanı gibi olmamalı. Projeye baktığımda bazı görseller bana bir köprüyü değil de avm – rezidans bahçesini yada parkı anımsatıyor. Belki kullanılan malzeme yada mekanların çok ve farklı kotlarda bulunması yüzünden böyle düşündürüyor olabilir. “Cumhuriyet sahnesi” ni de anlayamadım mesela, belki açıklaması vardır projede. Bu arada mimar değilim söylediklerimi beğenmeyenler varsa buradan yürüyebilir 😉 Herkesin emeğine sağlık. Saygılar..

  • cem-yildirim says:

    Tüm bu aşağıdaki yorumlardan ayrı olarak benim aklıma takılan bazı noktalar var. Ekip okuyor mudur bilemem.
    – Eski köprü formundan referans alıyorsunuz, cephede simetriyi bozma ihtiyacı duyarken planlarda niçin kusursuz bir simetriyi korumak zorunda hissettiniz kendinizi? Cephe-plan kurgusunda bu yaklaşımı ne ile destekliyorsunuz? Cephedeki simetriyi bozma eğilimi yalnızca görsel bir zevk midir bu durumda, bir eskiz zevki? Yeterince bütün olarak olgunlaşamamış form gibi görüyorum.
    – “Kemerler keskinleşir-dinamikleşir ve hareketi-akışı temsil ederek üniversiteye-bilgiye doğru yükselir.” ifadesi de çok rahatsız edici. Çünkü form olarak aslında algılanan, kemerlerin üniversiteye doğru yükselmesinden ziyade kente doğru alçalmasıdır. Bu formda akış net bir şekilde üniversiteden kente doğru. Bilinçli bir akış fikri varsa, formun anlattığı budur.

  • cem-yildirim says:

    Sedat Bey ‘projeme güveniyorum, çok daha iyi’ vs. demedi; aslında önemli bir noktaya değindi: şartnamenin kriterleri çerçevesinde kalmaya çalıştık, ancak kalmayan ödül aldı diyor.
    Hak verip vermediğimden değil, haksız yüklenme olmasın diye açıklama gereği duydum.

  • tarik-keskin says:

    Birinci proje zaha hadid in köprüsüne ne kadar benziyo yaa… Alla alla demek ki Hadid i Mimar Sinan’dan esinleniyo bulmuşlar… Ya gerçekten çok enteresan… Yani sağdan bakıyorum aynı soldan bakıyorum aynı dronela yukardan bakıyorum yine birebir aynısı… Üst direği 3m. kaydırmışlar sanırım copyright açısından sıkıntı olmasın diye… Valla çok güzel bir proje olmuş bence daha doğrusu olabilecekmiş iyi araklasalarmış ama kötü araklamışlar ya…

  • mert-ekin says:

    Tam tersine, jüri benzer projeleri bilmiyor değil, görmüş, bilinçaltında bir yerden hatırlıyor, göz aşinalığı olduğu için de benzeri seçmek daha az riskli oluyor, özellikle inşaa edilecek olan 1. için… Yepyeni bir form hep risk taşıyor ve bizimki gibi üretimin merkezinde değil de çevresinde yeralan kültürler için yepyeni olmak kabul edilir olmuyor, benzer ama birazcık farklı veya 1-2 örneğin hibridi tamam alıyor…

  • ali-riza-lokorbuze1 says:

    Birbirine benzeyen şarkılar besteler filmler yapılabilir. Gidip birisi bir başka projenin aynısını, bambaşka bir coğrafyada bağlamından içeriğinden kopuk bir biçimde üretebilir. Ki o da sorgulanması gereken bir tutumdur. Lakin burada ve benzeri tartışmayı yaratan unsur “yarışmaya açılan” bir projenin başka bir projeye ciddi biçimde referans vermesi. Bu durum hepsinden önce, başarısı tartışılsın, beğenilsin beğenilmesin özgün iş yaratmaya çalışan diğer katılımcılara yapılan bir haksızlık. Yazdıklarımın birinci seçilen ekibi zan altında bırakmak için kurulmuş cümleler değil. Jüri ekibinin güncel-geçmiş mimarlık repertuarına hakimliğiyle alakalı bir durum

  • aydin-bilgi says:

    Jüri’ye fazla haksızlık edildiğini düşünüyorum. İmza toplanıp değiştirilmesini gerektirecek isimler değil bahsedilen Jüri. Sedat Bey projenize çok güveniyorsunuz belli ki. Yayınlanan Katılımcı Projeleri arasında sizinkini göremedim. Görebilmek isterdim sizin projenizi de. O zaman Jüri hakkındaki düşünceleriniz yerini bulur belki.

  • aydin-bilgi says:

    Jüri’ye bir önceki yazımda özgünlük konusunda eleştride bulunmuştum. Herkesin eleştri kriterinin başlığında haklı olarak bu var zaten. Ancak yarışmanın iptal edilme ve jürinin değiştirilmesi için kampanya başlatma konusuna katılmıyorum ve Jüri rapoları yayınlanmadan böyle sonuçlara varılmasını da şimdilik abartılı buluyorum. Jüri raporlarının yayınlanmasını beklemek gerekir.
    Tabiki susmayın. Ama suçlamanız gereken kesim jüri değil de katılımcılar gibi görünüyor. Jürinin önüne özgün olmayan projeler koyarak bu ortamı önce katılımcılar yaratıyor. Jüri gerçekten görmemişte olabilir bahsi geçen projeyi. O zaman jüriyi haksız suçlamış olmayacak mıyız ?

  • sedat-katircioglu says:

    Omer bey yarışmaya katılan ekipler adına durum çok gücümüze gitti. Çünkü biz bu yarışmalara katılırken 3 şeye dikkat ediyoruz. Birincisi şartname ki burda köprünün kolay imal edilebilen ekonomik bir tasarım olması belirtilmiş. Bu maddeden dolayı tasarıma başlayan tüm ekipler kısıtlanmıştır. Lakin birinci seçilen ekibin belliki böyle bir kaygısı olmamış. İkicisi çok bariz bir şekilde şehrin dokusu ve tam ortasında kaldığı iki eski köprüden dolayı kaygılanmadan bukadar modern bir yapıyı oraya koyabilmişler. Üçüncüsüde özgün olmak. Şimdi birinci gelen projenin Zaha Haddid in köprüsüne benzetilmesi yanlış olur çünkü tıpa tıp aynısıdır. Ayrıca raporu okumasakta konsept paftasını gördük herşey çok açık bu proje tamamen Sivasa uygun değildir. Ben ve ekibim bukadar gün emek verip ter dökdükten sonra bu durumu görmezden gelemeyiz sonuçların geçersiz olması ve jurinin değiştirilmesi için bugün imza kampanyası başlatacağız.

  • sedat-katircioglu says:

    Aydın Bey benim ofisim ve öğrencilerimdir katılanlar 88 nolu projedir. Kimseye birşey ispatlamaya çalışmıyoruz burda. Şartnameye sadık kalabilmek için yaptıklarımızdan bahsediyoruz. Anladığım kadarıyla ordaki komütede yer almışsınız. Mesela keşke herşeyi dikkatle okusaymışsınız. Yarışmanın amacı kısmında yörenin el zanaatlarını geliştirecek kısmından bir örnek verelim ben 1. gelen projede yine göremedim. Bizim projemizi yerlere vurup eleştirin kazanamadınız deyin ama haksızlık etmeyin 100 proje 1000 kişinin alın teridir gayette değişecek o juri. Susayımda dahada batmayım demiyorsunuz helal olsun.

  • bora-orken says:

    Jüride bu iş’ten veya dünyadan bilgisi olan adam’mı yok..Bunun neresinde mantık var acaba madem bu kadar benzer bir çalışma isteniyor neden zaha hadid ‘e ihale edilmiyor bu iş etik çerçevesinde dünyaya güldürmek mi isteniyor acaba…?

    Bence artık bu yarışmalardaki jüri heyetlerinin sorgulanması lazım geliyor ..En azından manav olmaması lazım arasında..

  • merve-dadas says:

    Jürinin haksız eleştirildiğini düşünenler ve proje görmek isteyenler için örnek bir link paylaşıyorum http://bit.ly/1UOBluR
    bir yarışma düşünün ki raporunda ”PROJENİN TEMSİLDEKİ GÜÇLÜ DİLİ VE MİMARİ MEKAN ÇÖZÜMLERİNDEKİ YETKİNLİĞİNE RAĞMEN” diye başlasın ve FAZLA MEKANSAL OLMASI eleştirilsin. Mimari bir yarışmada insan odaklı yaklaşımlar yapılması, araçları değil insanın ön plana alınması olumsuz bulunsun. Köprü altı gibi boğucu mekanlardan kaçınmak için uygulanan çözümler fazla müdahale olarak görülsün. Ödül alan projelerle kıyaslamak bir yana jüri raporunun bizzat kendisi bu değerlendirmenin ne doğrultuda yapıldığının bir kanıtı. Eğer bir mimari proje fazla mekansal diye eleştiriliyorsa bu jüriyi mekansal kaygılar, özgünlük,bütünlük gibi kavramlardan eleştirmek nafile bir hareket olarak kalacaktır.

  • gokhan-catikkas says:

    Projemizin daha iyi olduğu tartışması için değil ancak Sedat Bey ve Merve Hanım ın dedikleriyle örtüştüğü için yorumumu paylaşıyorum

    Projemiz linkte, göz atmak isteyenler bakabilir.
    http://bit.ly/1T83bT9

    32 no lu projeye yapılan yorum
    “Projenin anlatım düzeyi ve farklı kotlarda algıyı önemseyen yaya öncelikli yaklaşımı jüri tarafından olumlu bulunmuştur. Ancak yaya yollarının köprünün ana omurgasından fazlasıyla bağımsız oluşu, strüktürel anlamda özgün bir yaklaşıma sahip olmaması jüri tarafından olumsuz değerlendirilmiştir”

    Şartnamede bahsedilen
    — ”’ Maliyet-etkin, ekonomik, uygulanabilir”’ ve sürdürülebilir tasarım
    çözümleri ve tektonik yaklaşımları içermesi — amacıyla biz de projemizi strüktürü zorlamadan basit şekilde çözmek istedik ancak “strüktürel anlamda özgün bir yaklaşım olmaması” konusunda bir eleştiri aldık. Bu yorum zaten birinci projenin seçilme sebebini de açıklıyor, pahalı ve kompleks bir strüktür bekleniyormuş. Yaya ve bisikletlilerin ana omurgadaki 6 şeritli araç yolundan uzaklaşması ve nehirle ilişki kurma çabası da olumsuz değerlendirilmiş onu da pek anlayabilmiş değiliz.

  • omer-yilmaz says:

    Yarışmanın iptal edilmesi, yarışmanın iptal edilmesi için kampanya başlatılması… Ne kadar da çabuk çıkıveriyor ağızdan değil mi.

    Yarışmalar ülkemizde belli bir mevzuata uygun olarak yapılır. Bu yarışma da öyle yapıldı. Mevzuat oldukça iyidir, her konu oldukça geliştirilerek yazılmıştır. Bu mevzuat jüri üyelerinin seçimleri için belli kriterler koyar, yarışmanın hemen her durumu için basitçe ortada koyduğu gibi. Sivas Yarışması’nın jürisi de bu kriterlere göre oluşmuş bir jüri.

    Bu yarışmanın jürisinde yer alan Tamer Başbuğ ve Arda İnceoğlu yarışmalar konusunda oldukça tecrübeli, titizliklerini bildiğimiz isimler. Yönetmeliğin jüri için tarif ettiği her meseleyi de karşılıyorlar. Ozan Önder Özener de son dönem yarışmalarda sıkça ödül alan, yarışma işine gönülden bağlı bir isim. (Bu yarışmada asli jüri yerine yedek jüride olması daha doğru olurdu, bu ayrı mesele.)

    Jüri mevzuata aykırı hiçbir harekette bulunmamış, çalışmış, raporlar yazmış. Bu raporlardan kazanamayanların memnun olmaması kadar olağan bir şey olamaz. Ama şu klavyenin tuşlarına basıp yazmadan önce iki kez düşünsek. Göndermeden önce yazdıklarımızı bir daha okusak ne güzel olur. Ne demek yarışmanın iptali mesela! Var mı böyle bir iptal, hiç yönetmeliği açıp okudunuz mu!

    Ayrıca ben 1. Ödül müellifi olsam bu ithamlarda bulunanlar hakkında tazminat davası açmayı falan aklımdan geçirirdim.

  • omer-yilmaz says:

    Şunu da not düşeyim: Zamanım uygun olursa bu yarışmanın kolokyumunu izlemeye gideceğim. Ben gidemesem de Arkitera.com mutlaka bir editör gönderiyor ve haber yapıyor zaten.

    Burada ateşli yorum yazanların kolokyuma katılmaları şart. Öyle ya “100 proje 1.000′ alınteri”. Herhalde yarım günlük bir kolokyum katılımını esirgemezsiniz.

    Dediğim gibi takvimime uyarsa ben orada olacağım. Ne zaman olduğu belli değil mi halen kolokyumun?

  • omer-yilmaz says:

    1. Ödül’ün ilk fotoğrafını Google Görseller’e yükledim, sonuç hiç de burada iddia edilen gibi değil. http://bit.ly/1SahYHX

  • omer-yilmaz says:

    “Almanya’nın Yarışma Kültürü Masaya Yatırıldı” söyleşisinden alıntı.

    “Jürilerin ortalama çalışma süresi nedir?
    Özellikle ön seçimli yarışmalarda ve başvurusu sayısının 10-20 civarında olduğu açık yarışmalarda 1, en fazla 2 gün. Açık yarışmalarda ve başvuru sayısının yüksek olduğu yarışmalarda en fazla 3 gün çalışılıyor. 3 günü aşan çalışma süresi yok. Ancak bu cevabı yarışma teslimleri sonrasında, yarışma hazırlık ofisinin oldukça titiz bir raportörlük çalışması yaptığını hatırda tutarak okumak gerek.”

    Tamamı için: http://bit.ly/1Rhnazo

  • omer-yilmaz says:

    Taklit meselesine takılıp kalmasanız meselenin özü daha doğru tartışılabilirdi belki de. Şahsen 1. Ödül’ün doğru olmadığını düşünenlerdenim ben de. Ama bu yüzeysel taklit tartışması işi sulandırıp bütün zemini kaydırıyor.

    Ve elbette yönetmelikleri bilmemek, sonuçların geçersiz olması, jürinin değişmesi gibi garip söylemler. Madem jüriye güvenmiyordunuz, neden proje verdiniz diye sormazlar mı size! Aklınız başınıza ödül alamayınca mı geldi demezler mi!

  • omer-yilmaz says:

    Tazminat davası açmayı düşünürdüm demekle Arkitera’nın yayını arasındaki bağı kuramadım ben Azmi Bey. Halen aynı düşünüyorum.

  • omer-yilmaz says:

    Hala bir bağ kuramıyorum Azmi Bey.
    Ferhat jüri ithal ederek köprü tasarımlarını nasıl çözdüğünü bir anlasak. Çaresi uluslararsı yarışma. Bu köprü meselesinde ilerlemek için denenmesi gereken yollardan birisi.

  • omer-yilmaz says:

    O halde gördüğün tasarımlardan ödül grubunda olanlar seni mutlu etmedi herhalde.

  • burak-altinisik says:

    şartnamelerdeki şu “çağdaş” kelimesinin anlamı nedir?

  • azmi-acikdil says:

    “……Ayrıca ben 1. Ödül müellifi olsam bu ithamlarda bulunanlar hakkında tazminat davası açmayı falan aklımdan geçirirdim.” Sayın Ömer Yılmaz alt sıralarda ki bir yorumunda yazmış.

    Şimdi olmadı: Arkitera bu konuda yıllarca proje yayınlar ve yorumlatır. Okuduğum yorumlarda hakaret, kötü söz ve bunlara benzer her hangi bir yorum yok varsa da Arkitera’nın yayınlamaması gerekir. Böyle olunca da herkes fikrini söylemekte serbesttir.

    ‘yarışmayla yap’ı destekleyen ve gayretleri olan bu konuda benim de takdir ettiğim bir meslektaşımızın davadan bahsetmesi pek uygun düşmemiş. Bu tür eleştiriler tenkidler olmalı ki mesleğimizde ilerleme kaydedelim, gençlere örnek olalım. Aman dava açarlar deyip nemelazımcı olmak kimseye bir şey kazandırmaz. aksine kaybettirir.

    Bunca; kopyaydı değildi, bir yönden tamamda öte yandan öyle değil, gibi tartışmaların neticesinde kopya olup olmadığına kanaat getirilirse akıllarda şüphe kalmamış veya kalmış olur.

  • azmi-acikdil says:

    Arkitera bu tür tartışma ve yorumların yapılabildiği bir serbest kürsü pozisyonunda. Terbiye çercevesinde her türlü eleştirel yorumu yapanlara yayın ilkelerine aykırı olmadıktan sonra serbestiyet tanıyan bir yayın. Bu yorumların yapıldığı bir ortamda tazminat davası hiç konuşulmadı. Bunu doğuracak bir sebep varsa Arkitera’nın o yorumu yayınlamaması gerekir. Aradaki bağ bundan ibaret.

  • sinan-alper says:

    Jürinin karar verirken, şartnamede yazılanlara pek dikkat etmediğini artık kanıksadık fakat bir o kadar da her projenin altına ilk olarak “şuna benziyor, çakma proje” falan gibi laflar ederek, üstüne bir de link verilerek yapılan yorumlardan da sıkıldık. Projeye ve jüri kararları ile ilgili en ağır şekilde eleştiri yaparsın , ama sen proje ile ilgili çalıntı tartışmaları yaratırsan o projeye emek vermiş herkesi hırsızlıkla suçlarsın. Bu çok ağır bir itham. Her projenin benzeri mutlaka bulunur fakat burada şaşılacak durum şu ki: Bu iş için emek harcayan sağlam bir kesim var. Keşke bu enerjiyi, projeleri detaylıca inceleyip daha olumlu yanlarından bakmaya harcasalar.
    Bu ülkede mimarlık adına hep hayal ettiğimiz şey; Yarışmaların artması ve kişiler yerine tasarımların söz söylenmesine imkan sağlanmasıydı. Mimari yarışmalar arttı, keşke basında bunlar yer alsa ve daha da artsa, fakat haber olan şey mimarlık üzerinden yarattığımız kaos oldu. Önemli çabalar ile kazanılmış şeyleri, daha ileri götürmek dileğiyle…

  • cem-yildirim says:

    Bu söyleşiyi okumuştum yayınlandığında ve bu tür bir çalışma yapılmasına hayran kalmıştım. Yeri gelmişken Arkitera’yı ve emeği geçen mimarları tebrik edeyim.
    Yüksel Bey’in yorumuna gelince, 100 projenin tümünün üstün nitelikli olduğunu ve anlaşılabilmesi, değerlendirilebilmesi için saatler harcanması gerektiğine inanmanız çok romantik. Projeler kademe kademe elenir, üst kademelere kalanlara daha çok zaman harcanır. Konu ’emek’ değil ‘nitelik’tir. 100 projeye 3 gün yeter.

  • cem-yildirim says:

    ‘Hırsızlık’ suçlamalarının hukuka taşınması gerektiği fikrine tamamen katılıyorum. Yalnızca bu yarışma için değil, son dönem tüm yarışmalarında aynı şeyi konuşur olduk. Hırsızlıkla suçlayan da hukuka başvurabilir, hırsızlıkla suçlanan da.
    Ancak bu proje görebildiğim kadarıyla hukuken temiz çıkacaktır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu sanatta yaratıcılığı sınırlamamak adına oldukça dar alanlara kopya muamelesi yapmakta, ve haklı da.
    Jüriye yapacağınız ‘özgünlük’ eleştirilerinden de jürinin sıyrılması oldukça kolaydır, sanıyorum raporlarda ya da kolokyumda bu konuda da birşeyler söyleyeceklerdir. Yalnız umuyorum ki yalnızca ‘bunu uygun gördük, bunu seçtik, biz iyisini biliriz’ tarzında yaklaşmazlar. (Kimi yarışmalarda jüriden bu saçma cevapları da duyduk)
    Esinlenmeye gelince, ben bir köprü tasarımcısının Zaha Hadid’ten etkilenmesini anlayışla karşılayabilirim. Hadid’in sözkonusu köprüsü mimarlık dünyasını etkilemiş bir yapıdır. Esinlenmenin derecesi, esas eseri yorumlama biçimi ve çıkan sonuç artık mimarın (ya da sanatçının) alkışlanması ya da gülünç duruma düşmesiyle sonuçlanır, hepsi bu. Bugün Warhol’u alkışlıyoruz.
    Bu gereksiz hırsızlık, esinlenme konuları yüzünden projeleri konuşamıyoruz. Üretilmiş ve sunulmuş eserler var. Eleştiriler, yorumlar hem proje sahipleri hem de projeyi inceleyen mimarlar için gerekli ve faydalı olmalıdır.

    Ben projeyi beğenmedim, hem de açıkçası bir mimari kaliteden uzak buluyorum. Çok güzel bir resim, harika bir eskizsel form yakalanmış. Ancak bütünsel bir felsefe yakalanamamış. Bu durumda yalnızca bir ressamın çizgilerinin 3 boyuta taşınması gibi kalmış. Plan ve kesitler aynı fikre ait değil, bunu okumak oldukça kolay. Strüktürel açıdan kurgular gördüğüm kadarıyla abartılı ve gereksiz. Hal böyle olunca, yeni trend bir köprü imajını bu bölgede uygulamanın uygun olmadığını düşünüyorum. bu projenin hakkı bence mansiyon olabilirdi.

    Jüriden hakikaten detaylı bir rapor okumak isterdim. Çünkü gerçekten bu ülke mimarisine değer katabilecek projeler çıkmış, ancak hak ettikleri yeri bulamamışlar. Burada yazmak ne kadar doğru bilemiyorum ancak Altınışık’ın projesi kesinlikle en olgun ve ileri olanı.
    Biraz kütlesi ön plana çıkıyor olsa da Buda&Kolektif’in tasarımı ve Hangar’ın biraz yakın geçmiş anlayışı olsa da hayran kaldığım çalışması ilk üçü almalıydı. Özellikle Atelye70’in ‘köprü’ tasarımı, ve 1. ödülü alan bu proje, bu saydığım üçünden daha nitelikli değil gibi görüyorum. Tabi dediğim gibi, 3 gün boyunca bu projeleri incelemiş jürinin raporu ya da kolokyumdaki konuşmaları önemli. Jürinin geçmiş yarışmalardaki tecrubeleri, ilgisi vs’den ziyade kolokyum ve rapordaki açıklamaları onların bu yarışmaya yaklaşımlarındaki niteliklerini ortaya koyacaktır. Göreceğiz.

  • ferhat-zeycan says:

    Tüm yorumları okumak pek mümkün gözükmüyor. Fakat ben Türkiye’de yetkin olarak yapılmayan işlerde jüri ithal edilmesi taraftarıyım. 5 10 jüri üyesi arasında top çeviriyor yarışmalar. Sorun benzerliğin ötesinde yetersizlik ve sıkışmışlıktır. Jüri bariz köprü konusunda yetersizdir. Beni gördüğüm tasarımlar mutlu etmedi. Mimar olarak değil, kullanıcı olarak da mutlu olmadım:)

  • ferhat-zeycan says:

    Katılımcılara bakıyorum, seçilenlere bakıyorum. Katılımcıları değil jüriyi eksik buluyorum. Bunun çözümünün kaliteli jüri oluşturmaktan geçtiğini düşünüyorum. Gayet anlaşılır net olduğunu düşünüyorum bu fikrimin :)Bu fikre. katılmamak ayrı bir konu. Jüriyi yetersiz bulup yarışmaya katılmama seçeneği de mevcut tabi. Uluslararası yarışma muhteşem bir çözüm. (Bu ödüllerle değil)

  • yuksel-yucel says:

    107 proje için 3 günlük bir değerlendirme yetersizdir.değil 3 gün 10 gün bile yeterli değil. enine boyuna tüm kriterler ve değerlendirilmeler en ince ayrıntısına kadar yapılmalı. bu durum tüm yarışma projeleri için böyle olmalı. onca harcanan zaman ve emeğin karşılığı 24 saat olmamalı…

  • yuksel-yucel says:

    cem bey. romantik olan her projenin değerlendirilip yorumlanabilmesi için o kadar zaman harcamaya gerek yok anlayışı. konu hem emektir hem niteliktir. emek harcanmadan nitelikli bir proje beklemek ise romantizmin ta kendisidir.

  • yuksel-yucel says:

    bakalım sivas belediyesnin bir yarışması daha var. umarım orada bu projede olan sıkıntılar olmaz. umarım projeler daha detaylı irdelenir ve değerlendirilir. ülkemize daha kalıcı özgün eserler bırakılır.

  • yuksel-yucel says:

    Sedat Bey’ e katılıyorum. düşününki yarışma düzenleniyor, bu yarışma için bazı kriterler konuyor ve değerlendirme noktasında bu kriterlerden uzak kalınıyor… problem buuu yoksa 107 projede emek ve zaman harcamış, her proje kendince tasarımlar ortaya koymuş, tabiki her proje değerli.. lakin çerçeve belli ve o çerçeve dahilinde proje sunmak gerektiği için bu tepkiler….

  • mehmet-karadeniz says:

    Mimarlık okullarının mimari proje stüdyosunda da öğrenciler birbirlerini proje çalmakla falan suçlar hep. Ben dikdörtgen yaptım sen artık dikdörtgen yapamazsın berke!! Neyse ben gidip diğer projeleri inceleyeyim . İyi tartışmalar.

  • mert-ekin says:

    Raportörlerin jüriye değerlendirme öncesi benzer konulu ulusal/uluslararası projelerle ilgili bir çalışma yapıp sunma gibi bir görevi var mı? “Case study” denen konu…Esinlenmenin de dereceleri var, jüri en azından bilinçli şekilde karar vermiş olur…

  • mert-ekin says:

    dikdörtgen-dikdörtgen benzerliği ile ikonik formların birebir benzeşmesi arasında büyük fark var… geometrik indirgemecilik yapmamak lazım 🙂

  • mert-ekin says:

    tartışma şöyle de genişletilebilir: en beğendiğim proje olan Melike hanımın projesi de çok çok çok uzaktan FOA’nın Yokohama terminalini çağrıştırıyor ancak kesinlikle bir kopya/benzetme konusu değil, süreç olarak, anlayış olarak aynı kökleri paylaşıyorlar gibi fakat sonrasında çok farklı yerlere evrimleşmişler, gerçekten bir yaratıcılık var her ikisinde de… ancak 1. proje ile hadid arasında ise bundan çok daha farklı bir benzeşme var, bir derecelendirme yapılacaksa kırmızı çizgiye çok daha yakın… sonuçta hiçbirşey siyah/beyaz değil ancak grinin ne ton koyusunda ne ton açığında olduğunuz da önemli, öncelikle kendi vicdanınıza karşı…

  • ali-riza-lokorbuze1 says:

    Uslup olarak seviyesizlik ayrı bir konu, mimarlık platformunda yakışmadığı açık, lakin tazminatla insanları korkutma da hoş bir durum değil. Eleştiriye tahammül edilemeyecekse kapatın yorum segmentini, yarışmaların sonuçları da duyurulmasın, kolokyumlara da kimse alınmasın.. Ya da malum bu günlerde basın çalışanlarının yetkililere ne sorulacağı önceden öğrenilip öyle izin veriliyor/ verilmiyor. Siz de aynı yöntemi deneyebilirsiniz…

    Archdaily’de de yorum segmenti var ama sesler yükselmeye başladığında kurucusunun ya da editörlerinin giriş yapıp “Akıllı olun çıt çıkmayacak çıt!” minvalinde yorum yaptığını görmedim…

  • sedat-katircioglu says:

    Neden konuyu anlamakta sıkıntı çekiyoruz anlayamıyorum. Tek demek istediğimiz Türkiyede nerdeyse her yarışmada, şartname kriterler gibi kısımlar yarışma sonunda es geçilmiş oluyor ben Domus Academy mezunuyum Milano’da bir sürü yarışmaya katıldım. Adamlar ne istiyorsa sonuçta da ona puan veriyor. O zaman diyoruz ki şartnameye şu yazılsın bütçe her türlü kompleks konstrüksiyonu karşılayacak şekilde düşünülmeli, el işi zanaat gibi kısımlardan bahsedilmemeli. Bu durumda 1 . olan ekibi yine tebrik ediyorum ve umrumda değil başka projeye benzeyip benzememesi. Benim derdim şartnameye uyulmamasında. Bizde tasarıma başlarken özgür olmak istiyoruz bu hakkaniyet değildir. Biz işleri böyle yaptığımız için bir avrupa diğiliz adamlar bizi istemiyorlar çünkü bizim yaptığımız her işte böyle saçma sapan işler oluyor.

  • omer-yilmaz says:

    Yıl 2016, Arkitera kurulalı 16 yıl olmuş. 16 yıldır birileri Arkitera sansürcü diye Arkitera’da yazıyor.

  • oguzhan-aktas says:

    Yıl 2016. Memleketimde “o eylemi yapana” (tazminat önlemi) h..rsız denmez öğrenemedik mi? Sürerler, süründürürler, deyip diyeceğinize pişman ederler. “O eylemi yapıyor” ama çalışıyor derler adama 🙂 birileri yapmış birileri de görmemiş ama çalışmış, değerlendirmiş, rapor hazırlamış , her şey “yönetmeliğe uygun”, daha ne olsun? Yönetmelik, yönetmeliği, yönetmeliğe,yönetmelikte, yönetmelikten. Uygunsa olur, gerisi de boş olur, dağılıp kalabalık yapmayalım lutfen 🙂 Aklıma geldi Üstat Can Yücel’i anmadan edemeyeceğim, bizim oralarda neye ne denileceğini ondan da mı öğrenemedik 🙂

  • halilcan-kiyak says:

    kadının kalbine indirdiniz.

  • mahmud-sami says:

    1. olan takımı tebrik ediyorum. Proje için konuşulanlar bence asıl konuşulması gereken konuların önüne geçiyor. Benim için projeyi ilk gördüğüm andan beri asıl soru “Bu proje aynen tasarlandığı gibi yapılabilecek mi?” dir. Yaşayacağız ve göreceğiz Allah izin verirse.

  • mahmud-sami says:

    Belediye ne zamandan beri ömür dağıtıyor? :))) Allah izin verirde yasarsak, belediyenin icraatinin sonucunu göreceğiz…

  • mert-ekin says:

    İnsan kendine sormadan edemiyor: Acaba belediye başkanı (yada diğer yetkililer) ne kadar etkili oldu bu birinci seçiminde diye? Belediye dolaylı olsa da aktif rol aldıysa, yaptırırlar birebir köprüyü… Belki birileri zaten Abu Dhabi’de gördü de beğendi, istedi, kim bilir…

  • omer-yilmaz says:

    Benim bildiğim kadarıyla seçim sırasında Başkan Sivas’ta bile değil. Hiç etkisi yok yani.

Bir yanıt yazın