PROJE RAPORU
Dünya kültür tarihinin biçimlenmesinde önemli güzergâhlardan biri olan İpek Yolu üzerinde bir komuta merkezi olarak oluşan Van kentsel mekânının coğrafyasını batıda Van Gölü, kuzeyde Toprakkale ve doğuda ise Erek Dağı tanımlar. Kapalı bir havza niteliğindeki bu coğrafik tanım, dağlarla sınırlandırılmış ufuk çizgisi ve önünde neredeyse dümdüz, içine çok az yeşilin girdiği bir zemin, bir düzlük olarak Van Kentsel topoğrafyasının da belirleyicisi olmuştur. Kamusal hayatın var olması, sürekliliği ve görünürlüğü için çeşitli avantajları barındırabilecek bu kentsel zemin üzerinde var olacak kimliklerin çoğulluğuna, çeşitliliğine ve mekânsal etkileşimlere imkân tanıyamayacak kadar homojen bir yapılı çevrenin altında ezilerek tanımsızlaşmış, yeni anlamlar üretemeyecek kadar zayıflamıştır. VAN İPEKYOLU BELEDİYE MERKEZİ için bu proje ile öngörülen, söz konusu bağlamı kentsel hafızadaki imgelem üzerinden tetikleyebilecek topografik bir mekân önermektir: TEPE. Tematik olarak düşünülen bu ögeler, aynı zamanda ekolojik imkanları da beraberinde getirmektedir. Tepe bünyesinde oluşturulacak “su toplama, toprak-bitki tutma ağı” yağmur sularının yeniden dolaşıma sokulduğu bir peyzaj ögesi olarak değerlendirilecektir.
Tarihsel ve sosyo-kültürel anlamda köklü denilebilecek, çoğul kimlik, katman ve çeşitli imâlatlara sahip bir kentsel oluşum olarak Van Kenti bağlamında İpekyolu Belediye Merkezi, kentsel ilişkilerin kent sakinleri ile birlikte üretilmesinin, paylaşılmasının ve yönetilmesinin mekânı olarak düşünülmektedir. Bu anlamda toplumsal ilişki ağlarının görünürlük kazanacağı, iletişim ile erişilebilirliğin güçlendirileceği bir merkez fikri öne çıkmaktadır. Buradan hareketle ve yukarıda coğrafi-topografik ilişkiler açısından gerekçelendirilen topografik mekan, aynı zamanda kamusal görünürlüğün mekânı olarak düşünülen kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı, herkesi tepe ve su arasındaki oyun aralığında, arkaik mekân deneyimlerinde, buluşturacak bir DEMOKRASİ TEPESİ ve FESTİVAL ALANI olarak da düşünülmüştür. Tepe’nin eteklerinde imkân bulan performans alanları ile belediye merkezinin mimari programının kesişiminden türeyen kamusal zemin kullanımları ise, dış mekân ve iç mekân arasındaki iletişim ve erişilebilirliği kuran bir arakesit alanı olarak öngörülmüştür. Bu durum iç mekânın oluşumunda ve programatik olarak özelleşmesinde, avlu, su, ışık kuyusu, çatı peyzajı, merdiven, eşik, kapı gibi mekân düzenleyicileri ile etkinleşerek belediye merkezini dışarıdan içeriye doğru parçalayarak ve özelleştirerek kurgulayan, parçacıl mekânlar oluşturmaktadır. Her parçacıl mekân, dışarı ile olan ilişkisini mümkün olduğunca doğrudan kurmaktadır. Dört bölüm olarak düşünülen bu kurgunun program ilişkileri açısından organizasyonu aşağıda verilmiştir.
Kent sakinlerinin doğrudan hizmet aldığı, erişimin doğrudan zeminden kurulduğu mekânlar.
A1- giriş, güvenlik-danışma, evrak kayıt, halkla ilişkiler, zayıf akım odası
A2- eş başkanlık girişi
A3- çözüm koordinasyon, engelli koordinasyon, kriz masası, bilgilendirme panosu, bekleme, vezneler, mali hizmetler
A4- cep sineması
A5- kültür ve sosyal işleri, fuaye, kafeterya
A6- sağlık işleri, zabıta
A7- imar ve şehircilik
A8- yapı kontrol
Kent sakinlerinin sosyo-kültürel karşılaşmaları için olan, erişimin hem giriş kotundan hem doğrudan tepe zeminden de kurulabildiği mekânlar.
B1- meclis
B2- çok amaçlı salon
B3- kütüphane
Kent sakinlerinin dolaylı hizmet aldığı mekânlar ile daha çok başkanlık makamına hizmet veren ofisler ve bazı yönetim mekânları.
C1- özel kalem müdürlüğü ve eş başkan yardımcıları
C2- meclis üyeleri odası, basın odası
C3- yazı işleri müdürlüğü
Üst kotlarda zemin programından ayrışarak özelleşen, eş başkanlıklar ve yönetim mekânları
D1- toplantı salonu
D2- eş başkanlık makamları
D3- basın ve halkla ilişkiler müdürlüğü, hukuk işleri müdürlüğü
D4- D4′- bilgi işlem ve destek hizmetleri müdürlükleri – diğer müdürlükler
Van İpekyolu Belediye Merkezi Projesi, yukarıda ortaya koyulmaya çalışılan tematik kurgu etrafında, merkezin asıl kimliğinin zaman içinde şekilleneceği katılımcı bir ortam olarak düşünülmüştür. Bu ortam, tepe ile yapının bünyelerinde barındıracakları su toplama- toprak ve bitki tutma ağı, ışık-hava kuyuları, rüzgar koridorları gibi ekolojik; çocuk oyun alanı, performans duvarları, su ekranları, sığ su gösterileri havuzu, çatı peyzajları, avlu-sahne gibi sosyal donatılar eşliğinde kent sakinlerinin ağaç dikme, uçurtma festivalleri gibi ekolojik ve/veya performatif katılımları ile imkan bulacaktır. Bu nedenle denilebilir ki; kurgulanmak istenen çocuk-büyük, kadın-erkek, kent sakinlerinin katılım zeminlerini topografik, ekolojik, sosyolojik açılardan çoğaltabilmektir.