Janus: Rapperswil-Jona Belediye Müzesi Yenileme ve Genişletme Projesi

Janus: Rapperswil-Jona Belediye Müzesi Yenileme ve Genişletme Projesi

:mlzd'nin dönüştürme ve ek bina projesi Roma mitolojisinde değişimi temsil eden tanrı Janus'un adını taşıyor. iki kafalı tanrı Janus bakışlarını hem geçmişe hem de geleceğe çeviriyor.

İsviçre merkezli mimarlık ofisi projeyi anlatıyor:

Zurih Gölü’ndeki Rapperswil kasabası sınırları içinde yer alan, kule ve meskenden oluşan kompleksin inşaatına 13. yüzyılda başlanmış, iki yapı birbirlerine servis binasıyla bağlanmıştı. Kompleksin 16. yüzyıldan kalan abartılı iç mekan tasarımı 20. yüzyıla kadar korunarak 1943 yılından itibaren müze olarak kullanılmaya başladı. 1960 senesinde bir dizi adaptasyona uğrayan müzenin bağlayıcı mekanı olan servis alanı, orta çağ taklidi ahşap makaslarla inşa edilmiş bir cepheye sahip oldu.

2002’de yapının detaylı bir renovasyondan geçmesi gerektiği açıktı ve bunun için yapının strüktürel verileri control edildi. Diğer yandan yapının yıllar boyunca evrim geçiren plan örgüsü o kadar karışık hale gelmişti ki, artık gereken güvenlik koşullarını sağlaması mümkün değildi. Bu karmaşık kurgu günümüz müzeciliğinin gereksinimlerini de karşılayamıyordu.

“Janus” projesi, 2007 yılında düzenlenen yarışmayı kazanarak Rapperswil-Jona Belediyesi’nin müzesine yeni bir karakter kazandırmak için seçildi. Projenin önerdiği yeni bina tarihi kasabayla duyarlı bir şekilde bütünleşti, kuzey cephe kasabanın bütüncül görüntüsünü bozmayacak şekilde görünmez kılındı. Yeni bina kasabanın tarihi görüntüsünün arkasına, dar sokakların arasına saklandı. Diğer taraftan, yapının görünen bronz cephesi çevresi için yeni bir kuvvet haline geldi ve modern müzenin kolayca fark edilen giriş yüzeyini oluşturdu.

Yeni hacim birbirine bağladığı iki tarihi binanın engelliler için ulaşılabilir olmasını sağladı, müze kompleksi modern müzenin ihtiyaçlarını karşılayacak hale getirildi. Binanın cephesi ve çatısı, dokunduğu binaların yan yüzlerinden alınan referanslarla, tarihi binaların kapı ve pencerelerini kapatmayacak şekilde tasarlandı.

Ek yapının sağladığı mekansal özellikler müzenin olanaklarını arttırdı. Yapıya girdikten hemen sonra, ziyaretçilerin kendilerini iki kat yüksekliğindeki ana mekanda bulması sağlandı. Merkezi konumdaki bu ana mekanın bazı etkinliklerde, asma katı ve ön avluyu da dahil ederek, geniş bir etkinlik alanı sağlaması amaçlandı.

Yeni binanın çatıdan ışık alma şekli ve ışığın kattan kata yayılması, tarihi binalarla keskin bir karşıtlık üretti. Birincisi, müze kompleksi içinde insanların yollarını bulmalarını kolaylaştırdı; ikincisi, tarihi binalara karşıt bir öneri getirerek eski ile yeni arasındaki eşiğe dair algıyı güçlendirdi. Böylece eski ve yeni binalar arasında gezinmek tarihte ileri ve geri gezinmek gibi maceralı bir yolculuk haline geldi. Binanın kurgusundaki yönlendirme çizgileriyle ve ara ara bakışı kasabaya çeviren açıklıklarla ziyaretçilerin bina içinde gezinmesini teşvik edildi.

Etiketler

Bir yanıt yazın