PROJE RAPORU
Yapı tasarım kararlarına dair argümanlarımızı sergilemeden önce, tasarım sürecinde bize rehber olan daha soyut kavramlara değinmek istiyoruz. İnanıyoruz ki, kamu yapılarının kendi varoluş sebepleri olan sosyal hizmet verme işlevi ve kimlikleri ile vatandaşlara karşı sorumlulukları vardır. Kamu yapılarının mimarisi, bulunduğu çevresine karşı ayırt edilebilir bir karakteri sunarken etik, kültürel, sosyal iletişim değerleri ile çevresindeki yaşam kalitesini arttırmaya katkıda bulunduğunu hissettirebilmelidir.
Kamu yapılarının bir tevazu ve itidal imajı sergilemeleri gerektiği bir döneme girildiğini düşünüyoruz. Yeni yapı tasarımlarında orantısız güç, hırs ve emsalsizlik temsil etme güdüleri sebebiyle varoluş fırsatı çok bulamayan bir bina ile bu mesaj verebilmeyi önemsiyoruz. Tevazu, netlik ve itidal sergileyen yeni bir belediye binası, çevresiyle yalın ilişkiler kurabilmesinin önemini bu tasarım ile sunmaya çalışıyoruz. Kapsayıcılık, dinginlik ve nötrlük uzun vadede yapının kamu ihtiyaçları sağlayan ve ileride gelecek talepler doğrultusunda binanın kendini adapte edebileceği daha sağlıklı bir tipoloji ortaya koyacaktır.
Şartnamede ifade edildiği gibi, İzmir’in kentsel dokusuna uygun, kentsel bir aradalığa fırsat verecek bir yapı arzu edilmekte. Bunu gerçekleştirmek için konuya farklı açılardan yaklaşmak gerekmektedir. Belediye binası yüksek yoğunluklu bir bölgede konumlanacak olsa da, büyük bir açık, boşluk içerisindeki konumu yapının daha ziyade çevresinden kopuk ve kendi çıkarlarıyla ilgilenen bir yapı olarak işlemesi olasılığını arttırır. Başarılı bir strateji yapının zemin katta kentlilerle nasıl ilişki kuracağını hesaba katmalı aynı zamanda farklı kotlarda çevre yapılarla nasıl bir görsel diyaloğa gireceğini de kurgulamalıdır.
Kentsel çevre karmaşık ve homojen bir karakter sergilememektedir. Doğuya doğru sokak profili monoton ve sıralı bir düzende 9 katlı toplu konutlarla karakterize olur. Diğer tarafta, batıya doğru kentsel profil ortalaması 4-5 katlı olan, daha zengin bir yapı çeşitliliği ortaya koyar. Belediye Binası, kuzey tarafında bitmemiş bir karakterde öncelikle bir kuleler katmanı, daha sonra çeşitli yüksekliklerde bir kentsel profil ve nihayet kenti kuzey ve doğruda sınırlandıran tepeler profiliyle okunur. Güneye doğru Belediye Binası ilkin cami, daha sonra ise çeşitli karakterlerde bodur bina sıralarıyla tanımlanır. Özetle, batı ile doğu arasında açık bir yükseklik farkı, bitmemişlik ve kuzeye doğru ayrık katmanlar, güneye doğru ise bir konsolidasyon karakteri okunur. Doğu ve güney sokaklar, kuzey ve batı sokaklarına göre daha yüksek araç trafiğine sahiptirler. Buradan hareketle, Belediye Binası doğu tarafında kaçınılmaz olarak bir buluşma giriş bölgesi kurgulamalı, öte yandan batı tarafı daha belirsiz bir yüze sahip olmalıdır. Güney cephe parka bakan ana cephe olacağı için yapının önemli bir yüzüdür. Kuzey cephesi ise doğal olarak daha az öneme sahiptir fakat yapının “arkası” olarak da algılanmamalıdır. Belediye Binası her yönden kapsayıcılık imgesine sahip olmalıdır.
Dolayısıyla, arazinin kuvvetli yönlülüğüne rağmen yapı, 4 cephesinde de açık olmalı, her biri yapının ihtiyaçları ve bulunduğu cephenin karakteri doğrultusunda şekillenmelidir. Yapının -hiyerarşik karmaşaya yol açmaksızın- ayrıcalıklı bir ön kapıya sahip olmayan bir yapıyı önermekteyiz.
Arazinin geniş boşluğunu dolduracak bir ağırlık merkezi yaratma isteği hem kentsel hem de işlevsel performans açısından önemli buluyoruz. Öte yandan, yukarda ifade edildiği gibi, bir ön ve arka tanımlamaksızın, Belediye Binası davetkar karakterini yansıtmalıdır. Kuzey ve güney arası görsel geçirgenlik yapının ana temalarından birisidir. Bu etki basitçe, yatay bir destek kitlesi ile bu kitlenin kenarlarına yerleşmiş, merkezin mütevazi çapraz görünümlerine yönelmiş iki kule ile elde edilmiştir. Doğu-batı doğrultusunda geçirgenlik, zemin kattan eksiltilmiş bir kitle ile oluşturulmuştur ve nihayet güneyden dolaşan güneş ile yapı iç avlusuna doğal kontrollü ışık alacak şekilde geçirgendir.
Belediye Binası içerisinde bağlantılar tanımlama fikri yapı içerisindeki katlara göre tanımlı stratejiler ile beslenir.
Sokak seviyesinde yapı net bir kentsel yüze sahipken, cephe, kitleden eksiltilmiş boşlukla tanımlanır. Boşluk, Belediye Binası iç avlusunun kesitteki organizasyonunun yansımasıdır. Böylelikle giriş, sokak ile ana avlu arasında bir pasaj ve geçiş alanı olarak çalışır.
Yükseltilmiş bir tür “revak” belediye binasını güneydeki parkla görsel olarak kavuşturur. “Revak” genel kütleden bir diğer eksilme sonucu oluşmuştur. Yatay, geçirgen bir oyukluk tanımlar ve hem çalışanlar hem de ziyaretçiler tarafından kullanılır. Bu yükseltilmiş “revak”ı deneyimleyenler güneyde ağaç tepelerini görürken, Belediye Binası iç avlusu algılanır ve bu alanda bir de kafe yer alır. Çalışanlar bu alanı çeşitli toplantılar için kullanırken, kentliler Belediye Binası bürokrasisi prosedürlerine maruz kalmaksızın parkı seyredebilirler.
Yatay kitlenin ve yükseltilmiş “revak”ın yatay çizgileri güney cephede, bitişik yapıların çeşitli yükseklikleriyle ilişki kurar, çevresinde yeni bir referans düzlemi oluşturur.
Belediye binasının parkla ilişkilenmesi, zeminden oyularak oluşturulmuş bir amfi tiyatro aracılığıyla gerçekleşir. Yapının 4 taraflı imgesini açık bir köşe ile kırarak önemli bir rol oynayan bu amfi tiyatro Belediye Meclisini iki cepheden görür bir köşede konumlanır. Böylelikle Meclis, kentlilere görünür bir çalışma toplantı merkezidir. Kentlileri meclise davet eden bir algısı ve konumu mevcuttur. Amfi tiyatro ise daha üst bir peyzaj ölçeğinden bakıldığında camiyi belediye binasıyla ilişkilendiren bir diğer yarı dairesel yüzeydir. Biçimsel stratejilerin yanı sıra amfi tiyatro idari kullanımların ötesinde kullanımları da örgütleyebilme potansiyeline sahiptir. Konserler, açık hava sineması ve benzeri aktiviteler bu alanda gerçekleşebilir ve çevrediki hayatı zenginleştirebilir. Bu anlamda, bir terasla batıya doğru konumlandırılmış bitişikteki kafenin görevi, hem belediye binası çalışanları, ziyaretçileri ve parka gelen vatandaşlar arasında bir arabulucu olabilir.
Yapının dış cephe görünümünden ziyade, Belediye Binası vatandaşların içeri girdikleri ilk anda ,iç mekan hakkında edindikleri izlenim önemlidir. İç mekan sade ve vatandaşların işlerini kolayca halledebileceği yönlendirici niteliğe sahip olmalıdır. Doğu cephesinde ana cadde tarafından girildiğinde büyükçe basamaklar olarak algılanan program birimleri vatandaşların acil, hızlı, gerektiğinde bekleme gibi ihtiyaclarını karşılayacak, kolayca erişimi sağlayacak müdürlükleri barındırır.
Merkez avlu tek bir merkezle kısıtlanmamalıdır. Binanın palanlanma biçimi, sınırlarını her yönde genişletir. Batı-Doğu rotası sokak girişiyle başlar, avlu ziyaretçileri yönlerini bulduktan sonra farklı katlara erişebilecekleri merdivenlere doğru yönlendirir. Avlu aynı zamanda yapının dikey olarak zeminle ilişkilenmesini sağlar. İlgili müdürlüklere kolayca erişebilecekleri iki çekirdeği bu alanla ilişkilendirir.
Tüm bina için İzmir in sıcak güneşine karşı koruyan tek bir sosyal birleştirici balkon önerilmiştir. Bina taban alanlarına dağılan farklı küçük balkonlar yerine tüm çalışanları biraraya getiren merkezi bir üst örtülü açık alan özellikle tercih edilmiştir. Balkon tüm parkı kapsayan görsel ilişki içindedir ve aynı zamanda parkı gezenler için çalışanları algılayan bir konumda ve yüksekliktedir.
Merkez Avlusunun karakteri vatandaşlara tüm yapının yansıtacağı iyi bir algı için esas önemli bir ögedir. Günlük kullanımda daha çok vatandaş talebi olan müdürlükler ve ilgili alanları bu alandan kolayca erişilebilir konumdadırlar. Basamaklı bir kesite sahip platformlar mekan hızlıca okunabilir kılar. Bu mekanın yüzey malzemeleri ve yapısı hacimsel okunurluğu bozmaksızın, şeffaflığa öncelik verir. Üst kenarları opak olan cam paneller yere doğru yaklaştıkça çoğalan şeffaflığı ile iç mekanda çalışılan müdürlükler ile görsel ilişkiyi kurar.
Başkanlık ve ilgili olduğu birimler iki kule arasında planda bağlantılar kurarak işleyiş şemasını güçlendirir. Bu konumu ile hem mütevazi hemde ayrıcalıklı bir plana sahiptir. Bu birimlere ulaşan iki düşey sirkülasyon çekirdeğinin bulunması hem erişim de seçme şansı hemde ulaşım kolaylığı getirir. Birimlerin bina cephesi boyunca tüm park ile görsel ilişkisi mevcuttur. Başkanlık birimlerinin altında bulunan teras balkonlara erişim ile sosyal birliktelik üstte bulunun teras ile daha özerk bir buluşma alanıdır.
Bu arazi için en verimli yapı, izin verilen arazi limitlerini azami ölçülerde kullanmalıdır. Arazi limitlerine dayanmış bir yapıyı yukarıya doğru yükseltsek 7 katlı bir hacim içerisinde tüm program çözülür. Ne var ki, böyle geniş cepheli bir kitle fazlasıyla göze batacaktır. Bu sebeple bina şeması yapıyı yatay bir kitle ve 2 küçük hacim olarak kurgulanması tercih edilmiştir.
Cephe, yapı kabuğunu bütüncül bir karaktere kavuştururken iç mekanları gölgelendirir ve uzun, yatay bir manzara sunarak parkı ve şehir silüetini içeriye alır. Yatayda bölümlenmiş pencerelere ve farklı yüksekliklerde dolu yüzeyler soğuk havanın alt menfezlerden girip, daha yüksekteki yapı dışına atılacağı biçimde, kesitte çapraz havalandırma olanağı sağlar. Cephe’de kullanılan cam yüzey oranı yapay iklimlendirme sistemlerine olan ihtiyacı kontrol altında tutacak şekilde sınırlı tutulmuştur. Güney ve doğu cephelerde açıklıklar %40 seviyesindeyken akşam güneşine maruz kalan batı cephesinde bu oranı %25’lerdedir, kuzeyde ise yine %40’dır.
Öte yandan atriyum kesitte içeriye -1. Kattan taze hava alacak biçimde organize edilmiştir ve +2 deki terastan sıcak havanın dışarıya çıkması sağlanır. İç mekandaki ana atrium çatısındaki pergola gün ışığını kontrollü olarak içeriye alır, girşte müdürlüklerin bulunduğu geniş basamaklar üzerindeki geniş düşey aydınlık, kuzeye açılarak, doğrusal güneş ışığına maruz kalmadan, ziyaretçiler ile dış mekanlar arasında görsel ilişki kurar.