Türk Philips Aydınlatma, Ekmekçioğlu Ahmet Paşa köprüsü için tasarladıkları aydınlatma projesini anlatıyor:
Kültür varlıklarımız içinde yer alan tarihi yapılarımızın korunması, sadece bu konuda uzmanlaşmış ekiplerin sorumluluğunda olarak algılanmamalıdır. Koruma fikrine, yapıları yaşatarak ve bu yaşayışa şehir sakinlerinin de katılımı sağlanarak, çok daha geniş kapsamlı bir boyut kazandırılabilir. Bu aşamada şehir yöneticilerine, halkın tarihi yapılarla ilgili farkındalığını artırmak, günlük yaşama katılımında gereken koşulları sağlamak noktasında sorumluluklar düşmektedir.
Tarihi eser aydınlatması; geçmişimizi geleceğimize bağlayan, bulunduğu yöreye anlam katan, kendi zamanında yaşam şartlarını düzenlemiş, kültürümüzü ve gerçek geçmişimizi öne çıkaran eserlerin daha güzel anlaşılması ve korunması için faydalanılabilecek başlıklardan birisidir.
Edirne Valiliği’nin bu konudaki hassasiyeti ile başlayan sürecin ilk adımı olarak, Tunca (Ekmekçioğlu Ahmet Paşa) Köprüsü ele alınmıştır. Yapımı 1608-1613 yıllarına dayanan köprünün restorasyon çalışmalarından sonraki adımda, halen kullanımda olan köprünün doğru biçimde aydınlatılarak, şehrin gece yaşamına katılımını sağlamak hedeflenmiştir. Edirne Valiliği’nin kültürel zenginliklerimizin korunması ve yaşatılması anlamındaki bu kaygısı örnek olarak gösterilebilecek, değerli bir yaklaşım olarak algılanmıştır.
Tunca Köprüsü için kurgulanan aydınlatma sistemini iki başlıkta değerlendirmek gerekir:
Bu başlıklardan ilki, oluşturulması hedeflenen aydınlatma efektlerinin tanımıdır. Bu tanımlama içinde, köprü mimarisini en doğru biçimde yansıtmak amaçlanmıştır. Elbette ki yapı karakteristiğini ortaya koyan mimari biçimlenişler değerlendirilirken, yapının bulunduğu çevrenin mevcut aydınlık koşulları da dikkate alınmıştır. Sergilenen yapıların görünmesini engelleyen kamaşmanın yok edilmesi, yapıların gereçsel, renksel özelliklerinin ortaya çıkarılması da aydınlatma kurgusunu etkilemiştir.
Tunca Köprüsü bulunduğu bölge itibariyle şehir merkezinden uzakta, nispeten loş bir alanda konumlanmaktadır. Çevresindeki aydınlık seviyelerine uyum sağlayabilme kaygısıyla, köprünün tempan duvarları ve selyaranlarının genel aydınlatmasında da aydınlık seviyeleri düşük tutulmuştur. Böylelikle, bulunduğu çevreden görsel olarak kopması gibi bir durumun önüne geçilmiştir. Köprünün genel aydınlatmasını sağlayan aydınlatma elemanlarının, nehrin iki yanında, dört noktada konumlandırılan aydınlatma direkleri üzerinde gruplandırılması önerilmiştir. Köprü kullanıcıları için kamaşma oluşmasını engellemek amacıyla, ışık kaynağının gizlendiği aydınlatma elemanları kullanılması önerilmiştir.
Köprünün en karakteristik mimari biçimlenişi, ”göz” olarak adlandırılan ve suyun akışına izin veren, tonoz formlu boşluklardır. Bu boşlukların vurgulanarak, temel formun öne çıkarılması planlanmıştır. İstenen efekti sağlamak için, gözlerdeki aydınlığın sadece bu alanlarda hapsedilmesi hedeflenmiştir.
Köprünün ortasında yer alan kitabe köşkü de köprüye değer katan bir başka mimari biçimleniştir. Kitabe köşkünün dış yüzeylerini ve iç kubbesini aydınlatmak söz konusu değeri vurgulamak anlamında gerekli bulunmuştur.
Köprünün araç ve yaya geçişini sağlayan yol yüzeyinin aydınlatılmasında ise dekoratif çözümler üzerinden ilerlenmiştir. Bu bölüme getirilen aydınlatma çözümünde, zemin üzerinde homojen bir aydınlık dağılımı oluşturmak yerine, köprünün korkuluk duvarında gruplanmış ışık kaynaklarıyla, zeminde ışık lekeleri oluşturulması hedeflenmiştir. Zemin yüzeyinden yaklaşık 80 cm yüksekliğe monte edilen ışık kaynaklarının kamaşma oluşturması da engellenmiştir.
Kitabe köşkü ve köprü gözlerinde oluşturulan aydınlatma efeklerinin birbirini tamamlaması planlanmıştır. Her iki alanı aydınlatan elemanların ışık rengi karakteristiği sayesinde bu bütünlük etkisi yakalanmaya çalışılmıştır. Hem göz içlerinde, hem de kitabe köşkü yüzeylerinde renk değiştirebilen ışık kaynakları kullanılmıştır. Tüm ışık renklerinin elde edilebildiği bu çözüm sayesinde, köprünün ana hatlarında farklı görsel etkilerin oluşturulması hedeflenmiştir. Kurgulanacak aydınlatma senaryoları sayesinde, göz ve köşk duvarlarında dinamik ışık oyunları oluşturulabilir. Bu sayede hem köprünün farklı zaman dilimleri için kullanıcılara farklı algılatılması sağlanacak, hem de köprünün doğasında var olan ‘ulaşım’ işlevinin yaratacağı dinamizm ile fikirsel paralellik kurulabilecektir. Ana ve ara renklerin yakalanmasına imkan veren bu sistem sayesinde, köprüdeki taş renkleri ile örtüşen ara ışık renkleri de yakalanabilecektir.
Genel aydınlatmada kullanılan ışık rengi, sabit ve nötr beyaz olarak tanımlanmıştır. Böylelikle dinamik ışık senaryolarının gerçekleştiği köşk ve göz bölümleri için bir fon işlevi kazandırılarak, dinamik etkinin baskınlığının azaltılması ve görsel dengeye kavuşturulması hedeflenmiştir.
Tunca Köprüsü için hedeflenen aydınlık efektlerini yakalamak adına kullanılması önerilen aydınlatma elemanlarının yapıya entegrasyonu konusunda oldukça titiz davranılmıştır. Ana amacın tarihi köprünün korunmasına hizmet etmek olduğu unutulmadan uygulama detayları oluşturulmuştur. Bu doğrultuda getirilen önerilerde, yapının bütünlüğüne zarar vermemek, herhangi bir gerekçe ile aydınlatma tesisatına ait elemanların çıkarılması durumunda, yapının hiçbir onarıma ihtiyaç duymamasını sağlayacak montaj sistemi kurgulanmıştır.
Yapının bütünlüğünü koruma kaygısı doğrultusunda, aydınlatma elemanlarının montajında vidalama veya delme işlemi yapılmamıştır. Bunun yerine çelik halatlar ve plakaların kullanıldığı gergi ve sıkıştırma sistemi kullanılarak armatür montajı için uygun noktalar oluşturulmuştur. Söz konusu elemanların yapıya tutunduğu bölümlerde taş dokusunun zarar görmesini engelleyen koruyucu levhalar kullanılmıştır.
Oluşturulan montaj detaylarına sahip aydınlatma tasarımı projesi, Edirne Valiliği, Karayolları ve Koruma Kurulu onaylarına sunulmuş, uygun bulunması üzerine çalışmaya devam edilmiştir.
Tunca Köprüsü’nün üzerine kurulduğu Tunca Nehri’nde kış ve bahar aylarında sıkça yaşanan taşkın olayları da aydınlatma tasarımında göz önünde tutulan konulardan biri olmuştur. Sel durumlarında su seviyesinin köprünün korkuluk duvarlarına kadar yükselmesinden ötürü, özellikle köprü gözlerini aydınlatan elemanların su altında kalma koşullarına karşı dayanım sahibi olması tercih edilmiştir.
Tarihi yapılarımızın korunması ve yaşatılması anlamında aydınlatma disiplini de katkı sağlayabilecek potansiyellerden biridir. Kültürel zenginliklerimizi koruma kaygısıyla gerçekleştirilecek her eylemde olduğu gibi, aydınlatma konusunda da bu endişeyi taşıyan ve sürecin doğru yönetilmesini sağlayan Edirne Valiliği’nin bu yaklaşımı övgüye değerdir. Philips aydınlatmanın bu konuda üzerine düşen sorumluluğun farkında olarak ortaya koyduğu çabaların, benzer kültürel ve tarihi değerlerimizin aydınlatılmasında örnek teşkil edecek bir uygulama örneği oluşturduğunu düşünüyoruz.