MİMARİ AÇIKLAMA RAPORU
“Duvar ve dibi
dibinde ben.
Biliyorum.
Duvar burda
ona ait ben.
Dokunursam benim.
Bana ait duvar.
Dokunuyorum
Duvar yok.”
Kadın ve kadına dair kabul görülen değerlerle ilgili çeşitli sorgulamaların gerçekleştirilmesinden sonra geliştirilen projenin; bu sorgulamalar üzerinden anlamlandırılmış bir kurguya sahip olması önerilmiştir.
Şiddet, korku, çaresizlik ve bunlara eklemlenerek gelişen bir mecburi barınma ihtiyacına cevap vermenin ötesinde; önerilen projenin tüm bu olumsuz algıya dair var olan izlerin zamanla eridiği mekanlardan ibaret olmasına özen gösterilmiştir. Tüm bu olumsuz algı ve yargılar, her noktada vurgulanan bir duvarla projede karşılığını bulmaktadır.
Binanın dışından güçlü bir şekilde hissedilen duvar, binanın içine girdikten sonra erimeye başlamaktadır. Projeye dahil oldukça, duvarın her mekanda evrildiğini, dönüştüğünü ve iç avluda tamamen şeffaflaştığını deneyimleyen birisi için duvar artık yoktur.
Proje bu kurgusu itibariyle, duvarla tanımlanan bir ara mekan boyunca; üretim, etkileşim ve iletişime dair ihtimallerin artmasını sağlamaktadır. İşlikler, el emeği ürünleri marketi ve kafeteryayla çevrili iç avlu sürgülü cam paneller sayesinde avluyla bütünleşik bir mekanmış gibi davranarak mekana dair tüm sınırlardan arınmakta ve tek, bütün bir etkileşim ortamı sunmaktadır.
Önerilen proje; kadın ve kadına ait değerlerin sorgulanarak iyileştirilmesi adına bir yıkım ve kırılma anının temsili olan duvar elemanı üzerinden kendisini var etmektedir. Kişilerin şartlanmış ve sindirilmiş olumsuz durumlarının projedeki karşılığı olarak düşünülen duvar, mekanlara dahil oldukça kendi kendisini yok etmektedir. Bu sebeple, iletişim ve etkileşim ortamlarına sahip programlar (işlikler, atölyeler, kafeterya, vb.), yer yer bu duvarın izlerini taşıyan yer yer de duvarın tamamen bambaşka bir şeye dönüşerek yok olduğu ortamlar olarak tarif edilmiştir.
Orta avluda tamamen eriyen ve sınırları hissedilemeyen duvar, artık yoktur. Temsil etmeye çalıştığı da bu yokluk üzerinden şartlanılmış olumsuzlukların zamanla başka şeylere dönüşmesine izin vererek yok olmasını sağlamaktır. Önerilen proje bunu sağlayacak mekansal kurguları barındıracak şekilde tasarlanmaya çalışılmıştır.
Duvar, proje içinde dinamik mekanlar tanımlarken, proje dışında bahçe duvarlarına dönüşerek açık mekanları tariflemektedir. Zemin katta giriş ve oyun bahçelerini çevrelerken birinci katta eğitim salonlarının terası önünde tanımlı olmaktadır.
Duvarın en önemli uzantısı, etkinlik avlusunu çevreleyerek hem saçak görevi görmekte hem de parkla ilişkilenerek açık hava etkinliklerinde kullanılabilecek bir gösterim düzlemine dönüşmektedir.
Üç ana program içeren proje önerisi, kullanım yoğunluğu ve parkla kurulması öngörülen ilişkiler dahilinde proje alanında konumlandırılmıştır. Kurgunun omurgası olarak tarifleyebileceğimiz duvar ve duvarın tanımlı olduğu ara mekanlar aynı zamanda kütlesel olarak geçirgen bir sınır da teşkil etmektedir. Sınır, kamusal alanlarla kadın sığınma arasında ciddi bir şeffaflık üzerinden var olmaktadır.
Kreş gündelik kullanım yoğunluğu dolayısıyla istasyon caddesine yakın bir noktada konumlandırılmıştır. Kadınlar akademisi de proje alanındaki parkla birebir etkileşimli olarak mekanları düşünülerek istasyon caddesinden girişi tanımlanan, parka doğru şeffaflaşarak genişleyen bir aralıkta konumlandırılmıştır. Konferans ve çok amaçlı salon birimleri için ayrı bir giriş tanımlanmıştır. Son olarak kadın sığınma evi, tüm bu girişlerden bağımsız bir girişe sahip olurken, konum itibariyle de daha korunaklı olarak tanımlayabileceğimiz bir noktada yer almaktadır.
Başka bir deyişle, duvar elemanı yani projenin omurgasının parkla ilişkili ve yer yer şeffaflaşabilen bölgesinde kadın akademisi yer alırken, duvarın kuzeydoğu yönünde kadın sığınma evi bulunmaktadır. Kendisine ait bir bahçesi bulunan kadın sığınma evi, kontrollü geçişler aracılığıyla kadın akademisine her iki katta da bağlanabilmektedir.
Kadın akademisinin şeffaf yüzü olarak kente katılan etkinlik avlusu; el ürünleri marketi, işlikler, kafeterya ile çevrelenerek kamusal ve özel alan sınırına dair duvar elemanının kendi kendisini yok etme eğilimi üzerinden bir geçiş alanı tanımlamaktadır.
Kafeterya ile ilişkilenerek açık sergi holü ve fuaye düzlemleriyle birleşen avlu düzlemi, bütüncül bir etkinlik düzlemine dönüşebilmektedir.
Etkinlik avlusunun parktaki karşılığı etkinlik meydanı olarak tariflenmiştir. Avluyu çevreleyen duvar uzantısı sosyal ve kültürel etkinliklere ait gösterimler aracılığıyla etkinlik meydanının kent bağlamında tanımlı bir meydan olmasını sağlamakta ve projenin şeffaflık üzerinden kendisini var eden yüzünü görünür kılmaktadır.