MİMARİ PROJE RAPORU
Anamur kentinin kuzeybatısında kente ve çevresine hâkim konumdaki Atatepe / Top Beleni iki temel niteliğiyle öne çıkmaktadır. Bunlardan biri doğal peyzaj nitelikleri ve Akdeniz’e hakim manzarasıdır. Diğeri ise kentin hemen hemen tüm noktalarından algılanan sembolik konumudur.
Tasarımın ana fikri, tepenin doğal niteliklerini koruyarak, mümkün olduğunca az müdahale ile kamusal bir mekan tasarımı gerçekleştirmek olmuştur. Bu doğrultuda kuzeyden gelen yolun tepeye vardığı üst kot (+152) esas alınarak yapı burada oluşturulan yeşil bir platformun altında mekansallaştırılmış, bu tek hareketle 4 ana durum sağlanmıştır:
Temel amaç, tepenin doğal dokusuna minimumda müdahale etmek olduğundan mevcut taşıt yolları korunmuş ve sadece yaya-bisikletli için yaya yolları eklenmiştir. Sosyal merkeze ana yaklaşım kuzeydeki mevcut taşıt yolundan alınmış olup küçük bir araç otoparkıyla sonlandırılmıştır. Yapının ana sirkülasyon hattını kuran ve kuzey yönünde kuleyle sonlanan aksın güney ucu, su elemanının düşeyde aktığı görsel bir öge olmasının yanı sıra, tepeyi yaya ya da bisikletli olarak deneyimlemek isteyen kullanıcıları aşağı kota bağlayan yolların ve platformların bağlantı noktasıdır. Bu noktadan itibaren merdivenler ve rampalarla aşağıya doğru inmeye başlayan yaya yolu, tepenin eğimine uygun olarak açılı çizgilerle organize edilmiş ve eğime oturtulmuştur. Belirli kotlarda, Anamur Kalesi, Anemurium Antik Kenti ve Kıbrıs manzarasına dönük kurgulanmış, seyir dürbünleri de içeren seyir platformlarına kavuşan yaya yoluna paralel bir de bisiklet yolu organize edilmiştir. Dürbünlerin bulunduğu seyir platformları, tepenin üzerinde mevcutta bulunan, kuzeydoğu, güneybatı ve kuzeybatı yönlerinden gelen stabilize yolların bitiş noktalarına yerleştirilmiş; buralara birkaç araç için park olanağı da sağlanmıştır. Çocuk oyun alanları, rekreasyon ve dinlenme-seyir olanakları, bisiklet yolunun ve yaya yolunun çeperlerinde, doğaya zarar vermeyecek şekilde, payandalarla yükseltilmiş ahşap platformlar üzerinde öngörülmüştür.
Tepenin sırtlarında yer alan mevcut çam, okaliptüs, badem ağaçları tamamen korunmuş; hatta yapının yerleşimi bunlara göre şekillendirilerek birkaç tanesi yapısal yırtıkların içine alınarak kamusal alana dahil edilmiştir. Bunun yanı sıra farklı türde çam, portakal, limon, mandalina, muz, hurma, iğde, zeytin, yenidünya, incir, dut gibi yeni ağaçlar dikilmesi öngörülerek, tepenin mevcuttaki seyrek ağaç dokusunu arttırmak ve geçmişteki floral çeşitliliğine kavuşmasını sağlamak hedeflenmiştir.
Tepenin üst kotunda (+152=0.00 kotu) yeşil bir çatı şeklinde organize edilen platform, su elemanı ve diğer peyzaj ögeleriyle donatılmış olup çeşitli çatı yırtıkları aracılığıyla eksi kotla ilişkilenmektedir. Oturma, seyir alanları, Kutlama ve Şenlik Alanı gibi serbest açık alan etkinlikleri bu platformun üzerinde öngörülmüştür. Yapıya ana giriş tepenin yeşil platformun içinden bir alt kata (-3.60) inen geniş merdiven ile sağlanmaktadır. Bu merdivenin karşısında yer alan merdiven ve asansörler seyir kulesine çıkışın yanı sıra yapının eksi kotlarına engelli erişimini de sağlamakta olup, kulenin izi boyunca devam eden ana sirkülasyon aksı, tasarımın ana omurgasını oluşturmaktadır. Ana omurganın güney ucu, tepenin doğal peyzajına, yaya ve bisiklet yollarına açılırken kuzey uçta, mevcuttaki bir çam ağacını sararak geçen platform, su ögesi, taş dokusu ve yeşilliklerle beslenen Ramazan Topu Teşhir Alanı ile sonlanmaktadır. Bu noktada Toros Dağı manzarası hem zemin kottan hem de seyir kulesinden izlenebilmektedir.
İlk eksi kotta yarı açık bir mekan kurgusu içinde etkinlik mekanları, toplantı ve grup odaları, satış birimleri, giriş ve idarenin yanı sıra kafeterya yer almaktadır. Teknik birimler ve ıslak mekanlar ise, kotun içine gömülen, ışık almayan kuzey bölgede konumlandırılmıştır. Bu kotun altında yer alan ikinci eksi kotta (-7.40) ise doğu-batı yönünde uzanan bir restoran organize edilmiştir. -3.60 kotunda yer alan Etkinlik Amfisi, bir yandan yeşil çatının üstünden akarak gelen su lekesiyle bütünleşmekte; diğer yandan restoranın olduğu kota açılım vererek iki kotu bağlamaktadır. Ayrıca yapıda kullanılan hareketli duvarlar ve katlanabilir camlar, yarı açık alanlarla bütünleşebilen esnek bir mekan kurgusuna olanak tanımaktadır.
En üst kotta yer alan ve yapının üstünü örten bitkilendirilmiş yeşil çatı sistemi de evapotranspirasyon (buharlaşma), gölgeleme ve ısı depolama özellikleriyle, iç mekandaki hava ve yüzey sıcaklığının artmasını engellemektedir. Geleneksel bir çatı yüzeyinden farklı olarak güneş ışınlarını emip aşağıya geçirmek yerine, taşıyıcı katmanda depoladığından, yazın iç ortam ısısının artmasına, kışın ise azalmasına engel olmakta; bu doğrultuda bina enerji tüketimine de pozitif yönde katkı sağlamaktadır.
Bu doğrultudayapı, kapalı, yarı açık ve açık alanların birbiriyle bütünleştiği, doğayı içine alan zengin bir kamusal mekan örüntüsü önermektedir.
Üçüncü boyutta tercih edilen yalın ve abartısız mimari dil, tepenin doğal peyzaj değerlerinin önüne geçmeden, manzara olanaklarını zedelemeden, buna rağmen geniş yüzeylerle manzarayı kavrayarak, sadece bir noktadaki yükselme ile, kente hakim bir imge kurmaktadır.