2. Ödül, 7 İklim 7 Bölge Ulusal Mimari Proje Yarışması (Akdeniz Bölgesi)

1. Konut Çevresinin Önerilen Tasarımdaki Anlamı

Konut çevresi, bir barınma mekanı ve işlevsel özelliklerinin ötesinde yaşamın büyük bir bölümünü elinde tutan iş dışı zamanın anlam alanıdır. İş ve çalışma, bireyler için yaşamlarını sürdürmenin zorunlu koşulu iken yaşam çevresi ve bireysel zaman bireylerin gönüllü ve iradi kararlarına kalmaktadır. Konut çevrelerinin seçenekler sunmaması, iradi olmayan barınma mekanlarına dönüşmesi yaşamı zorlaştırmakta, insanların hayatla kurduğu anlam ilişkisini içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Bireylerin tek başlarına ya da yakın çevreleri ile yaşamı zenginleştirmeleri, anılar bırakmaları, dayanışmaları genellikle iradi tercihleri ile oluşturdukları çevrelerde gerçekleşebilmektedir. Bu anmalıyla konut, insanın kendine uygun, seçebilme özgürlüğü olan bir yaşam çevresi olarak tasarlanılacak bir değer alanı olarak görülmektedir. Mekanın rengi, ritmi, dokusu, duygusu ve işlevi ile oluşan kimliği kullanıcısı olan bireylerin yüklediği anlamlardan bağımsız ve soyut bir kavram değildir. Diğer yandan bireylerin yaşama biçim verebilme özgürlükleri mekanla ilişki kurabilme ve ilişkilerinde mekanın bir aracıya dönüşmesi, bir konut çevresinin kimliğini ve özgünlüğünü oluşturmaktadır. Tasarımda konuta aşırı anlam yüklemeden, diğer yandan mekanı mekanik bir üretimle sınırlamadan bir denge yakalanmaya çalışılmıştır. Burada yaşama dair kavrayışla ilgili öznel yaklaşım, ihtiyaca, coğrafyaya, malzemeye, programa dayalı nesnel yaklaşımla dengeli biçimde tasarıma yansıtılmaya çalışılmıştır.

2. Tasarıma Yönelik Veriler

Tasarım yaklaşımında esas alınan en önemli etken Akdeniz Bölgesi’nin iklimidir. Tasarımın birinci aşamasında Akdeniz Bölgesi geleneksel konut tipolojisi araştırılmış, mekan oluşumunu belirleyen ögeler tespit edilmiştir. İkinci aşamada sürdürülebilir mimarlık ilkeleri araştırılmış ve tasarımda esas alınmıştır. Üçüncü aşamada iklime ve coğrafyaya duyarlı, doğal verileri dikkate alan çağdaş bir konut çevresi için işlevsel bir şema geliştirilmeye çalışılmıştır. Dördüncü aşamada program yorumlanarak günümüz ihtiyaçlarına uygun konut ölçekleri ve tipleri belirlenmiştir. Bununla birlikte eğitim mekanları ve sosyal mekanların bütünleşmesi sağlanmaya çalışılmıştır. Son aşamada ise mekan oranları, ölçeği, üçüncü boyutta dizilim, kapalı ve açık mekan dengesi, silüet ve yapı dili oluşturulmuştur. Tasarımda konut çevresi ve eğitim mekanlarının sürdürülebilirlik ilkelerine uygun tasarlanması gerektiği düşünülmektedir.

Tasarım önerisi için öncelikle geleneksel Akdeniz konut yerleşimleri incelenmiş ve incelenen dokularda iklimin ve üretim-yaşam ilişkisinin önemli bir etken olduğu tespit edilmiştir. Günümüzde ise konut çevresi bir üretim mekanı olmaktan çıkmış zihinsel ve fiziksel bir yeniden üretim mekanı olma işlevi ile sınırlı kalmıştır. Akdeniz bölgesi konut çevrelerinde öne çıkan önemli bir unsur ise yerel kamusallık özellikleridir. Büyük ölçekli ve toplumun tamamına yönelik kamusal alanlar yerine sokak ve avlu ölçeğinde ortak kullanım mekanları hem özel hem de kamusal mekan işlevleriyle ara mekanlar olarak özgün bir işlev ve anlama sahiptir. Literatürde yarı-kamusal olarak da tanımlanan bu mekanlar, bir yandan yaşam tarzının diğer yandan sıcak iklimim belirlediği bir tipolojik ögedir. İklimin olumsuz etkilerini azaltarak serin ve korunaklı ortak mekanlar elde etmek amacıyla oluşturulan avlu, dar sokak, pasaj, iç bahçe gibi çeşitli mekanlar dokuda zenginlik, kademelenme ve geçişler sağlamaktadır. Yaz aylarında aşırı sıcaklara karşı korunma sağlayan gölgeli mekanlar dar sokaklar, merdivenler, kent terasları, ön bahçeler ve avlular bölgenin tipolojik özelliklerini oluşturmaktadır. Konut çevrelerinde mikro mekanlarda bitkiler ve yeşil alan oranı düşük olmakla beraber avlulardaki ağaçlar dokunun önemli bir parçası olarak gölge sağlamakta ve yaşama canlılık katmaktadır. Düşeyde ise güneş ve rüzgardan yararlanmak, manzaraya hakim olmak için yamaçlarda yerleşim tercih edilmektedir. Yapıların az katlı olması, birbirlerine yakın dizlimi, Akdeniz bölgesi geleneksel konut çevreleri ve yaşam biçimi hakkında bilgi vermektedir.

Proje arazisi bu tipolojiye uygun bir arazi yapısına sahiptir. Arazi yapısı, elde edilmek istenen yatay ve düşey kurguya olanak sağlamaktadır. İklimsel ve kültürel verilerin bir ürünü olan geleneksel dokular tasarımda yeniden yorumlanarak bir yaşam çevresi önerisi hazırlanmıştır. Akdeniz Bölgesi geleneksel konut tipolojisinde 1-2 katlı yapılar, ön veya arka bahçeler, ızgara biçimli dar sokaklar, avlular mekanı oluşturan temel elemanlar olarak görülmektedir. Yaşam alanları ve duvarlar dış mekanın, sokağın çeperini tanımlamaktadır. Günümüzde kent yaşamının nüfus yoğunluğu, mekanın bir kaynak olarak kısıtlı olması, üretim süreçleri, ekonomik kaynaklar ve bireylerin bir arada yaşama alışkanlıkları dikkate alındığından yeni tipolojilerin geliştirilmesi, ya da geleneksel tipolojilerin günümüz koşulları için yeniden yorumlanması gerekmektedir.

3. Mekan Kurgusu

Tasarımın temel kurgusu, birlikte yaşama fikrine, Akdeniz ikliminin verilerine, tarihsel deneyimlerden yararlanma ve günümüz toplumunun ihtiyaçlarına uygunluk ilkesine dayanmaktadır. Bununla birlikte, anlamlı, özgün, kullanıcıların çeşitlilik beklentilerine uygun, yapı ve açık mekanlar bütününde doğayla etkileşim, kentsel ve doğal olanın uzlaşması amaçlanmıştır.

Konut çevresinin insana, iklime ve ekolojiye duyarlı olması ve kültürel yaşamı zenginleştirme amacını karşılayacak bir mimari kurgu oluşturulmaya ve mekansal denge yakalanmaya çalışılmıştır. Rüzgar, güneş ve doğa temel etkenler olurken yapıların diziliminde geleneksel mekan kurgusunun çağdaş yorumu elde edilmeye çalışılmıştır. Kentsel yaşamda en fazla ihtiyaç duyulan dinlenme, günümüzde yeterince karşılanamamaktadır. Konut yapıları ve çevreleri bireylerin beklentilerini karşılamamakta, anlamlandırılamamakta, çeşitlenmemekte, etkileşime, olanak vermemekte, zihinleri ve bedenleri yormaktadır. Günümüzde en çok ihtiyaç duyulan mekan özelliklerinden biri dinginliktir. Konut çevresinde dingin mekanlar sağlamak için olabildiğince sade ve durağan bir dil tercih edilmiştir. Yapı ve çevresinin imgesinin oluşumu, güneşle, rüzgarla, eğimli araziyle ve hepsinden önemlisi insanın insanla barışık yaşaması fikrine dayanmaktadır.

Etiketler

Bir yanıt yazın