Mimari proje raporu:
BAĞLAM
“Opera İzmir” iki işlevsel bölümden oluşmaktadır.
Bu iki bölümü sanatçıların (yapının daimi kullanıcıları) kullandığı, sanatsal etkinliklerin oluşabilmesi ve seyirciye sunulabilmesi için gerekli olan, kendine özgü kuralları ve standartları olan mekanlar ile seyircilerin ve ziyaretçilerin (yapının geçici kullanıcıları) kullandığı mekanlar olarak tanımlayabiliriz.
Birinci bölüm sahne ve sahne arkası mekanları ve buna bağlı yan hacimleri kapsar. boyutsal ve işlevsel normlara uyma zorunluluğu binanın bu bölümünün şeklinin oluşmasında etkin rol oynar. buna karşılık salonlar, fuayeler ve sirkülasyon hacimlerinden oluşan ikinci bölümü şekillendiren unsur ise insan hareketleri, konfor koşulları ve kolay erişilebilirlik olgusudur.
İşte bu noktada “esnek ön” ile “sert arka”yı birleştirici “bağlayıcı” rolünü üstlenen “geçirgen kabuk” binanın bağlamını oluşturur.
Bu “geçirgen kabuk” ön ile arka arasında bağlayıcı rolünü üstlenirken aynı zamanda fuayeleri kavrayan, saran, koruyan ve kente açan bir “çerçeve” ye dönüşür. Operayı kent ile birleştirir.
Kentin en önemli gelişme bölgelerinden birinde konumlanmış opera binası çevresindeki yapısal değişimi toplumsal değişime dönüştürme potansiyeli içerir. Çevresini geliştirecek, değiştirecek, üzerinde bulunduğu kent parçasının ve içinde bulunduğu İzmir kentini, bir saygınlık sembolü haline getirebilecek yenileme
dinamiğine ve gücüne sahiptir.
Bu doğrultuda bina, tüm İzmir kentlisine ve bölge insanına hitap edecek dışa dönük, geçirgen ve davetkar bir anlayış ile şekillenmiş “yaya öncelikli” ulaşım ve kolay erişilebilirlik prensibi benimsenmiştir. Bina denize ve önündeki parka yönlendirilmiş, ziyaretçi girişleri, kent içi yaya sirkülasyonun hakim olduğu yeniden düzenlenen “şehitler parkı” ndan verilmiştir. Bina ile kıyı şeridi arasında kesintisiz yaya erişiminin sağlanabilmesi için bina ile kıyı arasında kalan taşıt yolu alta alınmıştır. Taşıt ile ulaşım alta alınan yoldan sağlanmaktadır. Binaya servis kuzeydoğudaki servis yolundan verilir.
Park içinde binaya doğru uzanan yaya yolları kullanıcıları girişlere yönlendirirken, deniz ile bina arasında oluşturulan reflektif su havuzları “su” ile bina arasında bir bağ kurar, bina suya uzanır ve su onu sarar.
İzmir opera binası, bölgesel çekicilik gücüne sahip, kültür odağı olma potansiyelini barındıran, gece gündüz yaşayan bir kent parçası yaratma düşüncesiyle tasarlanmıştır.