Brugge'e önerilen yeni ilkokul binası, çatı uzantılarıyla birlikte bölgenin tarihi bağlamıyla empati kurmayı öneriyor. Koyu kırmızı renkte ve güçlü düşey eklemlerden oluşan tuğla mimarisi, etrafındaki tarihi neo-gotik binalara referans veriyor.
Studio Thys Vermeulen tasarımı binanın dikkat çekici konumlanışı ve kompleks formu, bölgedeki dinamik perspektif algısını güçlendirmekte etkili oluyor. Örneğin, sınıfların olduğu ilk blok parçalanmış sokağı tamamlıyor ve dikkati üçgen çatıya ve mevcut idari binaya çekiyor. Sınıfların olduğu ikinci blok ise; daha büyük mevcut okul binasıyla arasında kalan boşlukta, çevredeki kent parklarını gören ilginç bir oyun alanı yaratarak ilişki kurmayı hedefliyor. Okulun ana girişini yine tuğlayla kaplı kolonlar dizisinin çevrelediği samimi bir kapalı oyun alanı tanımlıyor.
Düşey sirkülasyonu sağlayan iki prizmatik merdiven, 6 sınıfa erişim sağlıyor. Bu öğretim alanlarının atmosferini belirlemede, caddenin farklı noktalarını ve çevredeki binaların neo-gotik cephelerini görme bakımından konumlanışları büyük önem taşıyor. İlk kattaki sınıflarda duvarın sonunda caddeye bakan bir açıklık bulunurken, ikinci kattaki sınıflarda kırma çatının sağladığı ekstra yükseklik sebebiyle bir asma kat mevcut.
Projeyle birlikte bölgeye, cömert ve kucak açan bir eğitim imkanı sunuluyor. Mekanların cüretkar ve oyunlu kurgusu sayesinde; çocukların mimariyle samimi bir iletişim kurabileceği, eski ve yeninin sürekli değişen görünüşünü deneyimleme fırsatı bulabilecekleri bir alan yaratılmış oluyor.
Kamusal kaynağın kıtlığına rağmen okul, hem ağırbaşlı bir mimarlığın oluşturduğu hem de okul ahalisinin bu işle tanındığı bir imaja dönüşüyor.