Yarışma alanında düşünülen projenin genel tasarım ve yerleşim kararlarında parçalı – avlulu bir tasarım yaklaşımı tercih edilmesinden dolayı şartnamede belirtilen en fazla 3 adet A1 boyutunda panoya sığabilmek için proje sunumu 1/200 ölçek olarak hazırlanmıştır.
Proje konusu, içerisinde farklı fonksiyonlar ve farklı hizmet birimleri olması sebebiyle tek bir kütle yerine parçalı kütlelerden ve birbirine bağlanan açık alanlardan oluşan yapıların bir arada oluşturduğu açık ve kapalı mekan kurgulamaları ile çözümlenmeye çalışılmıştır.
Proje alanının İstanbul, Anadolu yakası sahil kesiminde olması nedeniyle, bölgedeki iki hakim rüzgar olan poyraz (KD) ve lodos (GD) tasarımda açık alanların yön ve geometrilerinin oluşmasında etken olmuştur.
Genel yerleşim şeması hakim rüzgarlarından korunaklı bir avlu- meydan oluşabilmesi amacı ile “L” formunda bir kütle ve içerisinde idari ofislerin de yer aldığı etkinlik salonu yapısı arasında oluşan avlu- meydan ve bu binalara ek birimlerden oluşmaktadır.
Projenin genel tasarım yaklaşımı; insan ölçeğini ıskalamadan “pozitif mekan” yaratma arayışı olarak tanımlanabilir. Avlu ve meydan gibi geleneksel mimari ögelerin etrafında yerini bulmaya çalışan yapı gruplarının geometrileri ve birbirlerine göre tavır alan yönelimleri, yine geleneksel mimariden refernaslar alarak yeni kentsel mekan kurguları oluşturmaya çalışan arayışlardır.
Avlu içerisinde yer alan forum zemin kotunun düşürülmesi de bu arayışın devamı olarak, monotonlaşma riski olan bir iç avlu parçasının genel zeminden koparılıp düşürülerek “mekan içinde mekan” arama arzusudur.
Bunlara ek olarak, mimari yerleşim kararlarına baktığımızda proje, kamusal bir tesisin iç avlusunda halkın kullanımına açık bir “kamusal alan” oluşturma arayışıdır. Bu, semt sakinlerinin yapıyı, mekanı ve dolayısıyla yerel yönetimlerini de sahiplenmesine yardımcı olacak bir yaklaşım olabilir.
“L” kütle içerisinde tiyatro, resim, heykel vb. atölyeler, danışmanlık ofisleri, çocuklar için oyun alanları, etüd salonları ve bunlara hizmet veren diğer birimler (WC, depo, teknik vb.) bulunmaktadır.
El sanatları atölyelerine yönelik olarak “L” kütle arkasında açık hava atölye çalışma ve sergi alanı bulunmaktadır. Her işlik, dilediği takdirde dış mekanda çimenler üzerinde veya bu açık sergi alanı üzerinde çalışmalarını yapabileceklerdir.
Çocuk oyun bölümü bir kreş şeklinde düzenlenmiş olup alt katta açık ve kapalı oyun alanları, dairesel bir rampa ile çıkılan üst katta ise uyku bölümü yer almaktadır.
Etkinlik salonu; kütlesi ve mimari dili ile avluyu sınırlayan bir yapı konumundadır. Giriş katta, Ana etkinlik salonu, danışma, tuvaletler ve depo yer almaktadır. Giriş bölümü iki kat olarak düşünülmüş ve üst katta idari ofisler ve toplantı salonu bulunmaktadır. Etkinlik salonunda gerçekleşebilecek herhangi bir yemekli organizasyon için ana yapı ile bağlantılı bir mutfak düşünülmüştür. Bu mutfak direkt olarak Ana salona ve açık hava etkinlikleri için bahçe ile direkt bağlantılıdır.
Proje alanına yoldan yaklaşımda karşımıza meydan içerisinde kotu düşürülmüş bir açık sergi ve forum alanı ve tabanı bu zemine oturan 25 m yüksekliğinde bir müzik kulesi çıkmaktadır. Müzik kulesi, tesisin çevreden kolayca algılanabilmesi açısından önerilmiştir. Üçgen prizma formunda yükselen yapının içi boş ve üç farklı yüzeyinde farklı form ve büyüklüklerde boşluklar bulunmaktadır. Bu boşluklar rüzgarın esintisi ile doğal olarak bir müzik oluşturacaktır..Elde edilmesi arzulanan akustik ve ton ileride ses mühendislerince detaylı olarak hesaplanarak tasarlanabilir.
-1.20 kotunda yer alan forum alanı aynı zamanda tiyatro atölyesinin açık hava gösterileri, sergi alanı ve tesisten destek alan semt sakinlerinin tanışma ve sosyal anlamda kaynaşabilmeleri adına samimi bir etkinlik alanı olarak da kullanılacaktır.
Forum alanından devam ettiğimiz takdirde karşımıza perfore beton bir “bunker” görünümlü kafeterya çıkmaktadır. Beşik çatı formlu brüt beton bu yapının çatı ve cephe yüzeylerinde müzik kulesindekine benzer boşluklar bulunmaktadır. Bu boşluklar ışık ve gölgenin etkileri ile beton strüktür tarafından oluşan dramatik etkiyi hafifletmeyi amaçlamaktadır.
Projede, yapıların cephelerindeki mimari karakter olarak; cepheden çatıya devam eden, sürekli pencereler ve çatı-duvar malzeme farkını bertaraf eden bir tasarım anlayışından söz edebiliriz. Bu pencereler, iç mekan algısı olarak “duvar-tavan” kavramlarını yekpareleştiren bir denemedir. Duvardan tavana kadar devam eden pencere iç mekanda süreklilik ve daha fazla ışık sağladığı gibi, yapı dış cephe–çatı ilişkisinde yeni ve değişik bir arayış olarak karşımıza çıkmaktadır.