Proje raporu
Çankaya Belediyesi Başkanlık Hizmet Binası, Sanat Merkezi ve Ulvi Cemal Erkin Konser Salonu Yapılarının tasarımı ele alınırken çevresel veriler öncelikli olarak tasarıma yön verdi. İlk refleks olarak ortaya çıkan, yapının ana yaklaşma arterine (Turan Güneş Bulvarı) yönelerek güçlü sembolik değerini doğrudan kendini kent içinde “görünür kılma” yoluyla oluşturma seçeneğinin aksine, yapıyı bu ana arter yönünden olabildiğince geride konumlandırarak, boşaltılan alanda yeni bir kentsel odak potansiyeli taşıyan bir plaza yaratma fikri öne çıktı.
Arazinin doğal kotları manipüle edilerek oluşturulan alt plazanın hem gerektiğinde bir açık hava sahnesi ve seyir amfisi gibi yapıya özel kullanımlar sunması, hem de bu tip büyük bir sanat odağının gerektirdiği “kentsel boşluk” ve toplanma fonksiyonlarını yerine getirmesi düşünüldü.
Yine kot çizgilerinin sıkıştırılmasıyla oluşturulan podyumun ise hem yapının masif kütlesel etkisine katkı sağlaması hem de fuaye hacmine farklı kotlardan giriş sağlaması düşünüldü.
Yapının kararlı geometrik etkisi bozulmadan oluşturulan yapısal yarık ise hem podyuma çıkan merdivenlerin devamında Tiflis Caddesi ve Turan Güneş Bulvarı’nın yaya bağlantısını sağlamak hem de program olarak görece ilişkisiz fonksiyonların ayrıştırılması için düşünüldü. Bu yapısal bölüntü sayesinde programın belediye ofislerine ve başkanlık makamı birimlerine ait kısmı, konser salonu ve sanat merkezi kısmından fiziksel olarak ayrıştırıldı.
Tasarımın temel kurgusunun öne çıkan elemanı olan plaza Turan Güneş Bulvarı yönünden yaklaşanlar tarafından yapının bütüncül biçimde algılanmasını sağlayacak, yapıyla doğrudan ilişki kurmadan önce kullanıcıya bir hazırlık mekanı sunacak şekilde tasarlandı. Bu alan yapının kendisiyle kurduğu bu tamamlayıcı ilişkinin ötesinde bölge için ciddi bir kentsel odak olma potansiyeli taşıyor. Hava koşullarının uygun olduğu günlerde ve gecelerde canlı performansların sergilenebileceği açık hava sahnesi bu fonksiyonunun en temel katalizörü olacak. Ayrıca “Türk Beşleri” adına önerilen, suyun üzerinde asılı, rüzgarda serbestçe salınan, ve salındıkça da ortama alçak frekansta bir ses vermesi düşünülen enstalasyon da plaza yaşamına hem görsel hem de işitsel bir katkı sağlayacak.
Yapıya Tiflis Caddesi yönünden yaklaşımlarda ana fuaye hacmiyle düzayak bir ilişki kurabilmek adına alandaki homojen eğim yapının altında bir podyum oluşturacak biçimde plaza yününe sıkıştırılarak ötelendi. Podyumun iki blok arasındaki yırtık yoluyla hem plazaya akması sağlandı, hem de farklı iki fonksiyonel kurguya ilişkili bir biçimde yaklaşım sağlandı. Podyum seviyesi ve daha üst seviyelerde Belediye hizmet birimlerini içeren kuzey blok tamamen konser salonu bloğundan ayrıştırıldı.
Standard bir ofis yapısı olarak ele alınan belediye bloğu ana kurguda bütünlük açısından sadece cephe sistemindeki değişiklik ile konser salonu bloğundan farklılaştırıldı. Başkanlık makamına yaklaşım için Tiflis Caddesi yönünde bir araç yaklaşma cebi düşünüldü. Ayrıca yine başkanlık makamının konser salonuyla doğrudan ilişki kurabilmesi için iki blok arasındaki tek geçiş olan köprü önerildi.
Alt Plaza kotundan ulaşılan fuaye; çevresindeki Medyatek, Kütüphane, Atölyeler ve Toplantı Salonu işlevlerine hizmet veriyor. Üst fuaye ve daha üst seviyelerde ise Ana Konser Salonu girişleri bulunuyor. Üst fuaye aynı zamanda hava koşullarının el verdiği ölçüde tamamen podyum yüzeyine açılabilecek şekilde tasarlandı.
Komşu parseldeki okulun önündeki üstgeçidin iptal edilmesi ve gerekiyorsa plazaya çıkan eskalatörlü bir altgeçit yapılması önerildi. Böylece yapıya yaklaşımda görsel bütünlüğün bozulmaması düşünüldü.
Komşu parseldeki parkın eğimine müdahale edilerek atölyelerle doğrudan ilişkili biçimde çalışacak yarı özel bir yeşil alana dönüştürülmesi önerildi. Böylece sanatçılar ve halkın ortak biçimde kullanabileceği bir kesişim alanı oluşturmak düşünüldü.
Uzun vadede komşu parseldeki akaryakıt istasyonunun yerinin değiştirilmesi konusunda çalışma yapılması önerildi. Böylece boşaltılacak alanın hem parkla hem de plazayla doğrudan ilişkili, değerli bir kentsel tamamlayıcı alan haline gelmesi düşünüldü.