Yeni Beyoğlu artık Merter ile Laleli'nin bir karışımı. Sanat galerileri, kitapçılar, sinemalar, konser mekanları kapandı, Merter'deki gibi tekstil dükkanları ve tavernalarla doldu.
Eski Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği Başkanı, esnaf, aktivist Tarkan Konar, Beyoğlu’nda gayrimenkulün el değiştirmesi üzerine bir rant yaşandığını belirterek “Bu neoliberal 6 -7 Eylül’dür” diyor.
“Neerde o eski Beyoğlu” demek için geçmiş yıllara, kadınların ve erkeklerin takım elbiseli, şapkalı caddede yürüdüğü 50’lere 60’lara kadar gitmeye gerek yok; çünkü dünkü Beyoğlu bile yok artık.
Beyoğlu bu kez art arda dükkânların kapanmasıyla gündeme geldi. Biz de Beyoğlu’nu BEYDER (Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği) eski başkanı, Beyoğlu esnafı, kentsel mücadele aktivisti Tarkan Konar ile gezdik.
İstiklal caddesinde ve ara sokaklarında boş dükkânlar ile kiralık ilanı asılı dükkânların sayısı oldukça fazla. Konar, daha önceki yıllarda Beyoğlu’nda kiralık ilanını görmenin rastlanır bir şey olmadığını, daha dükkânlar boşaltılmadan önce tutulduğunu belirterek “Bu neoliberal 6–7 Eylül’dür” dedi.
Konar, Beyoğlu’nun bir dönem inancın, alışverişin, yeme-içmenin, tarihin siyasetin bir simgesi olduğunu hatta Türkiye’nin ekvator çizgisi ve minyatürü olduğunu belirterek “Beyoğlu Belediyesi’ni kim aldıysa iktidarı da o alır. Beyoğlu’nun olumsuz gidişatı Türkiye’nin olumsuz gidişatıyla çok paralel” dedi.
Beyoğlu da Yeni Türkiye gibi; Yeni Beyoğlu. Peki Yeni Beyoğlu’nda dükkânların kapanması neye işaret ediyor? Hem kamuoyu için hem de yerel yönetim için bu durum bir sürpriz mi? 2011’de uygulanmaya başlanan ve esnaftan büyük tepki çeken masa-sandalye yasağıyla Beyoğlu’nda nasıl bir dönüşümün düğmesine basıldı?
Hatırlayacağımız üzere, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Tarlabaşı projesiyle Beyoğlu’nu kaliteleştirme iddiasıyla yola çıkarak çeşitli yasalar ve uygulamalar getirmişti. Ancak, Konar, bugün hedeflenenin tam tersine kalite anlamında Beyoğlu’nun dibe vurduğunu söylüyor. Peki Beyoğlu son birkaç yıldan sonra bugün ne duruma geldi? Konar’ın dediği gibi, yeni Beyoğlu artık Merter ile Laleli’nin bir karışımı. Sanat galerileri, kitapçılar, sinemalar, konser mekânları kapandı, Merter tipi tekstil dükkânları ve taverna/ clup tarzı yerlerle doldu. Dükkânların bir kısmı da boş bir kısmı da kiralık afişi asılı alıcı bekliyor. Arap ağırlıklı turistlerin talebini karşılıyacak şekilde artık yeme-içme mekanları da nargileci, kebapçı, çiğ köfteci ve tatlıcı ağırlıklı. Eskinin alkollü mekânlarının çoğu ise bugün tatlıcı.
Konar, Misbah Demircan’ın, kapanan dükkânlarla ilgili olarak “Krizden güçlenerek çıkacağız. İstiklal Caddesi kısa sürede tekrar eski günlerine geri dönecek” demeci üzerine Beyoğlu esnafının toplumun azalan ilgisini artırmak için mayıs sonunda hazırladıkları Beyoğlu Festivali’nin açılış yürüyüşüne bile izin vermeyen belediyeye tepki gösterdi.
Peki dün ve bugün Beyoğlu’nda neler oldu, neler oluyor? Dükkânlar neden kapanıyor ve işlev değiştiriyor? Konar, Beyoğlu’nda yıllardır büyük bir talan projesi uygulandığını ve sermaye değişimi rantı yaşandığını belirterek şöyle anlatıyor: “‘Kalite’ dediler ama Beyoğlu’ndaki gayrimenkulün değerini düşürmek için kaliteyi de düşürdüler. Şimdi 10 bin TL’lik kiralar yarı fiyatına indi. Daha önce markalar prestij için reklam için İstiklal’de şube açardı, şimdi İstiklal’de şube açmak nefatif bir ‘prestij’. Değişen Beyoğlu’yla işlevini yitiren gayrimenkullerin değeri düştü ve el değiştiriyor. 1 trilyonluk dükkânı olanlar 300-400 bine satıp gitmenin yolunu arıyor. Bugün Beyoğlu’nda servet, gayrimenkul transferi yaşanıyor. Gayrimenkul, sermaye el değiştiriyor. Tıpkı gasp etme gibi, parayla satın alıyorlar ama kurnazca yasalarla, uygulamalarla gayrimenkulün işlevi ve değeri yok edildikten sonra parayla satın alınıyor.” Peki el değişteren gayrimenkulleri kim alıyor? Konar şöyle yanıtlıyor: “Beyoğlu Belediyesi’nin Tapu Müdürlüğü’ne bakabilsek son birkaç yılda hangi dükkânlar el değiştirdi, kimlerin satın aldığını görebiliriz.”
Konar, Beyoğlu’ndaki yeme-içme ve eğlence hayatı aksının Karaköy hattına kaydırıldığını belirterek şöyle bir tehlikeye dikkat çekiyor: “Beyoğlu’nda önce ruhsat vb. şartlara göz yumuldu, mekânlara izin verildi. Mekân sahipleri binaları, mekânları restore etti, güzelleştirdi. Sonra belediye, yasalar ve denetimlerle resmen mekanları boşalttırdı. En son “Bibuçuk” da bu şekilde boşalttırıldı. Mekân sahiplerinin çoğu masraflarını bile kurtaramadan Beyoğlu’nu terk etmek zorunda kaldı. Şimdi aynı tehlike Karaköy’ü de bekliyor. Karaköy’ün de akıbeti Beyoğlu gibi olabilir.”
Konar, sözlerini “Beyoğlu’na cebinde 5 TL’si olan da 5 bin TL’si olan da geliyordu. Böyle bir renkliliği vardı. Önce Beyoğlu’ndaki alkollü mekânların şartlarını çok daraltılar sonra gençlik Kuledibi’ne gitmeye başladı. Sonra orayı da yasakladılar. Oraya oturma burada içme dediler, yok ol dediler, şimdi ‘niye yoklar’ diyorlar” şeklinde sonlandırdı.
Beyoğlu’nun çöküşünü hazırlayan yasa ve uygulamalar
Konar’a göre 2011’de masa-sandalye yasağıyla birlikte şu yasa ve uygulamalarla Beyoğlu’nun eğlence sektörünün çöküşü hızlandırıldı: ÖTV artışları, belediye harçlarının artışı, eğlence vergisinin yüzde bin 500 artışı, katı atık vergisi (yeni çıkarıldı yılda ortalama 600 TL alınıyor), Tütün Alkol Piyasası Denetleme Kurumu TAPDK ruhsatları ve harçları, alkol sponsorluk yasağı, saat 10’dan sonra büfe ve bakkallarda alkol satışının yasaklanması, afet yasası (Bu yasa kapsamında belediye tahliye etmek istediği binadan bir parça numune alıyor ve çürük raporu çıkarıyor. Mal sahibini hiçbir hak iddia edemeden yolluyor. “70’lik Pub” bu yolla çıkarıldı.), 10 yıllık kiracılık yasası (Bu yasayla ev sahibi, 10 yıllık kontratı dolan kiracıyı sorgusuz sualsiz çıkarma hakkına sahip. Beyoğlu’nda eski kiracı çok dolayısıyla bu yasanın mağduru olan da çok oldu).
‘Yatak kapasitesi’!
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Beyoğlu’nun sosyolojik değişimini teğet geçerek “Beyoğlu’nda 45 bin yatak kapasitesi var ve yüzde 80’i boş” demesi üzerine Konar da “Biz Beyoğlu diyoruz o ‘yatak kapasitesi’ diyor. Yerel yönetim için bu bir sürpriz değil çünkü Beyoğlu’nun yeme-içme, sanat mekânları ve eğlence mekânlarını yok edersen otellerde konaklayacak misafir de bulamazsın.”
Konar, ayrıca, Beyoğlu’nda fuhuşa dayalı mekânların sayısında ciddi bir artış olduğunu belirterek ve Laleli örneğinden yola çıkarak şunları söyledi: “Laleli’yi hatırlarsınız Arap turist çok gidiyordu, sonra onlar çekilince oteller iflas etmeye başladı. oteller ‘yatak kapasitesi’ni gayri meşru işletmeler haline döndürmek zorunda kaldı. Beyoğlu’nu bekleyen tehlike bu.”
NOTLAR
– Hayal Kahvesi ilk kez yaz boyunca üç buçuk ay kapalı. Daha önce sadece Ramazan ayında kapalı olurdu.
– Çiçek Pasajı sessiz… Konuklarında ciddi bir azalma var. Çiçek Pasajı’nı Doğuş Holding’in ve Garanti Bankası’nın yönetim kurulu başkanı Ferit Şahenk’in satın alacağı konuşuluyor.
– Cezayir Sokağı’nı Fransız Sokağı yaptılar ama pek ilgi görmedi. Konar, “Tarlabaşı da tutmayacak çünkü suni bir proje ve Beyoğlu yaşanmamış gerçek olmayan şeyleri kusuyor” diyor.
– Masa sandalye operasyonu için ‘mekânların üst katları boş kalıyordu, yoğunluğu üst katlara taşıdık’ diyorlar ama şimdi alt katlar da boşalıyor.