Kentin Yeniden Üretiminde Nasıl Bir Sivil Katılım?

Bu hafta yedincisi gerçekleştirilen İstanbul Metropoliten Planlama Toplantıları'nın konusu "Kentin Yeniden Üretiminde Sivil Katılım" idi.

Arkitera Mimarlık Merkezi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP) işbirliği ile bu hafta yedincisi gerçekleştirilen İstanbul Metropoliten Planlama Toplantıları’nın konusu “Kentin Yeniden Üretiminde Sivil Katılım” idi. İMP Konferans Salonu’nda, yürütücülüğü İnsan Yerleşimleri Derneği’nden Korhan Gümüş tarafından yapılan toplantıya, İstanbul Şehir Plancıları Odası Genel Sekreteri Ali Rıza Nurhan, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı’ndan Şengül Akçar, İstanbul Çevre Konseyi Genel Başkanı Tunay Gürsel ve İMP Başkanı Prof. Hüseyin Kaptan konuşmacı olarak katıldı.

Korhan Gümüş, katılımın kavramının 1970’lerde sendikal taleplerin iletilmesine dayalı bir yaklaşımdan 1990’larla birlikte siyasal yapının değişimiyle yeni bir içerik kazanarak, çok aktörlü bir yapı içinde, yerel halk, STK ve uzmanların katılımıyla birlikte şekillenen ve “yönetişim” olarak ifadelendirilen bir yaklaşıma doğru evrim geçirmesi sürecini açarak toplantıyı başlattı ve katılım kavramının iki temel boyutu üzerine vurgu yaptı; halkın katılımı, katılım mekanizmalarının açılması ve uzmanların katılımı. Katılımın gerçekleşebilmesi için kamu yönetimlerinin enformel ilişkilerle sağlanan bir katılımdan vazgeçerek, nesnel programlar üretmesi ve mekanizmalar geliştirmesi gerektiği üzerinde duran Gümüş, halkın katılımının ancak profesyonellerin (uzmanlar; plancılar, mimarlar, tasarımcılar ilgili meslek üyeleri) katılımı ile mümkün olacağına dikkat çekerek “katılımı profesyonelliğe nasıl açabiliriz?” sorusunu tartışma gündemine taşımak istedi.

Kent yönetiminin başarılı olabilmesi için, kentin enerjisinin harekete geçirilmesi gerektiği, bunun da kent yönetimlerinin uzmanların bilgi birikimi ve yaratıcıklarına açık olmasıyla sağlanabileceğini vurgulayan Korhan Gümüş, “yerel halkın ve ilgi gruplarının katılımı için uzmanlar nasıl katılmalı?” sorusunu sordu.

İlk konuşmacı olarak Şehir Plancıları Odasından Ali Rıza Nurhan, kentin yeniden üretim sürecinde ayrıcalıklı imar hakları elde eden sermaye gruplarının planlama süreci üzerinde kurduğu baskıya dikkat çekti. Bu noktada Formula 1 pisti, Dubai Towers gibi pek çok örnek gösteren Nurhan, özellikle gündemde olan 3. Köprünün plancılar ve uzmanlar tarafından öngörülmemesine karşın yatırımcıların baskısı ve yönlendirmesiyle birlikte gerçekleşeceğine vurgu yaparak, böylece plancıların kentsel yeniden üretim sürecinde katılımlarının sağlanamamış olacağını ifade etti.

İstanbul Çevre Konseyi Genel Başkanı Tunay Gürsel, yerinden yönetim, iyi yönetim, yönetişim gibi kavramlara değinerek, 2000 yılında AB’nin yönetişim modelinin temsili demokrasiden katılımcı demokrasiye doğru dönüşüm geçirdiğine dikkat çekti. Türkiye’de STK’ların katılımlarının sınırlılığına dikkat çeken Tunay Gürsel, merkezi yönetimin katılımıyla şekillenen Bölgesel Kalkınma Ajanslarını örnek olarak gösterdi.

STK’ların politika oluşturmada sağladıkları katkılara da değinilen toplantıda, Batı’da STK’ların bağımsız uzmanlık bilgisi oluşturarak, kamu fikrini çoğulcu bir yapıya dönüştürme etkinliği gösterdiği ifade edildi ve AB fonlarının bu noktada verdiği maddi desteklere dikkat çekildi.

Türkiye’de kentsel yeniden üretim sürecinde, hem proje müellifi hem de karar verici olarak tüm yetkileri kendinde toplayan ve katılıma kapalı bir yapı sergileyen Kamu Yönetimlerinin bilgiden yararlanma noktasında göstermesi gereken gelişme ve bu yönde bir kamu reformunun gerekliliği vurgulandı.

Şengül Akçar, katılımla ilgili devam eden bu tartışmalara farklı bir boyut ekledi ve katılımın ancak şeffaflık ve yapabilir kılma ile ilişkisi kurulduğunda anlamlı hala gelebildiğine dikkat çekti. Şeffaf ve katılımcı olmayan kararların kentte yaşayan yoksullar üzerinde dışlayıcı bir etki oluşturarak yoksulluğu beslediğini ifade etti. Kaynakların ve yatırımların dağılımının nasıl yapıldığına, nasıl bir yaklaşımın benimsendiğine yönelik sorgulamalara giden Akçar, belediyelerin yaptığı yatırımların aileler üzerindeki etkilerini incelediği araştırmalarından çeşitli örnekler sundu ve öneriler getirdi. Belediyelerin kaynaklarının daha etkin kullanılması gerektiğini vurguladı ve belediye – mahalle boyutunda kurulabilecek işbirliklerine dikkat çekti.
Akçay’ın yoksulluk üzerine yaptığı vurgularla birlikte toplantı, karar süreçlerini yönlendiremeyen grupların yeniden üretim süreciyle birlikte dışlanmasıyla eşitsizliğin yaratılması ve tetiklenmesi, katılımın bir “lüks” olarak ele alınmasından vazgeçilmesi ve temel görev olarak benimsenmesi gerektiği gibi vurgular buldu. Kamu yönetimlerinin şeffaflaşamamasının katılımı sınırlandırdığı ifade edildi.

İMP Başkanı Hüseyin Kaptan ise yaptığı konuşmasında daha çok, İMP’ye katılım ile ilgili yöneltilen eleştiriler üzerinde durdu. Kaptan, İstanbul üzerinde tasarruf hakkına sahip olan kurumların çokluğuna ve içinde bulundukları çok aktörlü “kaotik” ortama dikkat çekerek, İMP’nin “karşılıklı bir iletişim kurma”, “tartışma” ve “uzlaşma” ortamı yaratma konusunda sağladığı katkıya vurgu yaptı. Katılım mekanizmaları her ne kadar tam anlamıyla işletilememiş olsa da, planlama sürecinde böyle bir tartışma ve uzlaşma sürecinin yatılmış olmasının çok önemli bir adım ve gelişme olduğunu ifade etti.

“Kamusal bilincin” önemine de vurgu yapan Hüseyin Kaptan, toplumun kendi sorunlarına sahip çıkması gerektiğini, bu konuda Türkiye’de bütün metropollerde önemli bir zafiyet olduğunu ifade etti. Yapılan planların toplum tarafından benimsenmesinin önemini vurgulayan Kaptan, tartışmaların, kritiklerin, eleştirilerin taşıdığı önem üzerinde durdu ve “bilgi edinmeden karar verme” sürecinin taşıdığı yanılgıyı vurguladı.

Katılımla ilgili tartışmalar izleyicilerden gelen sorularla da yeni açılımlar kazanarak tamamlandı. Toplantı süresince adı geçen kurumların çokluğuna dikkat çekildi ve katılımı zorlaştıran teokratik yapının varlığına, vatandaş olarak katılımın nasıl gerçekleştirileceği, hangi araçların kullanılacağı, nerelere başvurulacağı gibi çok temel adımların ve bilgilerin belirsizliğine, bireylerin katılımının önemine dikkat çekildi. Diğer taraftan muhtarlıkların katılım mekanizmalarının işletilebilmesi açısından taşıdığı önem de özellikle vurgulanan konular arasındaydı.

Bir sonraki İMP Toplantısının konusu ise yine kent gündeminde önemli bir yer tutan “Marmaray Projesi” . Toplantı 21 Aralık 2006 tarihinde İMP Konferans Salonunda gerçekleştirilecek.

Etiketler

Bir yanıt yazın