PROJE RAPORU
İzmir Elektrik Fabrikası Ne Olmak İstedi?
Tüm insanlığı etkilemekte olan itaat ve tüketim hegemonyası, ne yazık ki ülkemizde de hissedilmekte; nefes alamayan kentler, yaşamayan mekanlar, bir araya gelmenin yasak olduğu kocaman meydanlar üretiyoruz. Unuttuğumuz, ama insan oluşumuzun bir parçası olan ve hatta hayatta kalmamızı kolaylaştıracak olan “dayanışma” kavramı artık bireyselciliğe dönmüş, komşumuzdan korkar olmuş, birbirimize bir günaydın demeyi bırakır olmuşuz.
Bizim olanı bizden alıp, bize yeni bir şey olarak satmak istedikleri İzmir’in ve Cumhuriyetimizin hafızasında yer etmiş Elektrik Fabrikası’nın hikayesi de burada başlıyor. Bu bir “dayanışma” başlığı altında gelişmiş mimarlık ve sosyoloji deneyidir.
Biz bir araya gelemiyorsak anlamsız birer kent boşluğuna dönecek olan kamusal alanın, altı boş bir kelime olarak tarifi değil, bir senaryo, bir deney içerisinde izdüşümü aranmıştır.
Nedensellik ilkesi gereğince, yaşanacak olan süreçler 3 faza ayrılmıştır. Elektrik Fabrikası””nın özelleştirileceği ve yıkılacağı ihtimalini baz alarak, bir karşı çıkış, halkın mekanı işgali, koruyuşu, dayanışmayı tekrar öğrenişi olarak ilk faz kurgulanmıştır. İlkinde organik olarak gelişecek mekansallaşmaların evrimleşmesi ve halkın kendinin olanı geri kazanışı olarak ikinci faz incelenmiştir. Çağdaş koruma ve yaşatma ilkeleriyle, yerin hem geçmişten kopup gelen hem de bugünde yarattığı bellek izinin mekana dönüşümü ve tasarımda okunuyor oluşu olarak üçüncü faz tasarlanmıştır.
Simmel””in de dediği gibi, mekan kullanıcılarıyla ne derece güçlü bağlar kuruyorsa o derece “yer” olmanın ötesine geçmektedir, bu sebeple, mekanların örgütlenmesi, organizasyonu, üretimi ve yeniden üretimi dikte edilmemiş, paydaşlar bir kontrol mekanizması olarak sürece dahil edilmiştir. Fabrikanın ne olmak istediği ise, bu direnişin dinamiklerinden cevaplarını üretmiştir, arkitektonik özellikleri kadar pratikleri de kimliğini tanımlar hale gelmiştir. Yapıyı saran çelik strüktür, hem duvarlara destek olarak kurgulanmış, hem de içeride yaratılan yeni mekanların iskeleti olarak işlevlendirilmiştir. İç kurguda esnek, rijit ve yarı esnek mekanlar farklı aktiviteleri ve senaryoları yaşatabilecek şekilde tasarlanmış, “arada” oluşlar tasarımın kırılma noktaları olarak belirlenmiştir. Peyzaj kurgusu ise 1. ve 2. Fazdaki elementlerin evrimleşmesiyle tasarlanmıştır. Toplumsal dinamiklerle kendiliğinden oluşmuş kamusal mekanı muhafaza etmek ve fabrikanın bellekteki izini onu yaşatarak canlı tutabilmek tasarımın temel girdileridir.