Ömer Selçuk Baz ve Ömer Yılmaz, Almanya'nın yarışma kültürünü incelemek amacıyla yaptıkları geziden, Türkiye'de yarışma kültürünün ufkunu açacak sorular ve cevaplarla geri döndü.
Mimar Ömer Selçuk Baz ve Yarışmayla Yap projesinin yürütücüsü Ömer Yılmaz, 18-19 Şubat 2016’da Münih’te yarışmalarla ilgili bir dizi görüşme yaptı. Görüşmelerden önce, Türkiye’de jüri üyesi ve yarışmacı olarak mesleğini yürüten birçok kişiye gönderilen bir e-posta ile araştırılması beklenen konular sorulmuştu. Genç mimarlık ofisi ARCHiTEKTUR:ZWiNGEl/DilG’den Florian Dilg, Bavyera Mimarlar Odası yarışmalar sorumlusu Oliver Voitl, yarışmacı mimarlık ofisi Bogevisch’s Büro’dan Rainer Hofmann ve yarışma organizatörü mimarlık ofisi BSGM Architektur und Stadtplanung’tan Josef Mittertrainer ile yapılan görüşmeyle hem o sorulara cevap arandı hem de sohbet sırasında gelişen, yarışmayla ilgili bir dizi konu masaya yatırıldı.
Almanya çapında bir mevzuat var. Oldukça sıkı ve boşluğu yok. Ama aynı zamanda bu mevzuat eyaletten eyalete değişen farklılıklar içeriyor.
Bununla birlikte Almanya bir AB ülkesi olduğu için AB ihale ve yarışma kuralları geçerli. Bu nedenle eskiye göre yarışmalar konusunda farklı bazı kısıtlamaları var: Örneğin artık bölgesel yarışma yapamıyorlar. 209.000 Euro ve üzerindeki tüm yarışmalar EU kapsamında katılıma açık olmak zorunda vb.
Almanya’da mimarın bir iş için alabileceği en düşük ve en yüksek ücret yasalarla belirlenmiş durumda. Eğer bir mimardan herhangi bir tasarım isteniyorsa mutlaka bu aralıkta bir ödeme yapılmak zorunda. Bunun dışında kalan durum ancak yarışma. Yarışma olmadan bir mimardan herhangi bir şekilde ücretsiz tasarım elde edilmesi mümkün değil. Yarışma da zaten kendi kanunu ile korunuyor.
Özel sektör yarışma kanununa uymak zorunda değil. Ancak herhangi bir şekilde kamudan destek almak istiyorsa ya da kendisine ait olmayan bir arazide proje geliştiriyorsa kamu, özel sektörü yarışmayla yapmaya teşvik ediyor. Bu şekilde yapılan yarışmalar kamusal yarışma gibi işlem görüyor.
Kamusal yanı ve/veya paydaşı olmayan tasarım işi yarışma da olabilir teklif alma da olabilir. Eğer yarışma ise yarışma mevzuatı geçerli. Eğer teklif alma ise zaten yine mevzuatla belirlenen en düşük bedelin altına düşülemiyor. Dolayısıyla Türkiye’de pratikte özel sektör tarafından yürütülen yarışma modeli herhangi bir şekilde Almanya’da mümkün değil. Bu tip denemeler elbette az sayıda da olsa da Almanya’da da oluyor ve bunlara “korsan yarışma” deniyor.
Almanya’da yarışmalarda 1. Ödül sahibi uygulanmak zorunda değil. Ama bir yarışma açılıyorsa ödül grubundaki proje sahiplerinden birisi ile anlaşılmak zorunda. Herhangi biri ile anlaşamazsa o arsa ya da tasarım sorunu için yeni bir tasarım yaptıramaz, yeni bir yarışma açamaz, yeni bir ihale açamaz.
Bavyera eyaletinde %97 oranında 1. Ödül sahibi uygulamayı yapıyor.
Hayır böyle bir mekanizma yok. Ama mimarı ve işvereni mimarlığın yasal mevzuatı ve iklimi zaten koruyor.
Evet tasarlanabilir. Yarışma proje elde etme yöntemlerinden birisi. Ancak yarışmayla yapmanın hem özel sektör hem de kamu için avantajları var. Özel sektör kolayca aşamayacağı bazı prosedürleri yarışmayla yapması durumunda daha kolay aşabiliyor. Çeşitli kurullardan alınacak onaylar, kurullar zaten yarışma süreçlerine baştan dahil olduğu için kolayca aşılabiliyor; yarışmanın kamuoyu ile paylaşılması bir başka deyişle yarışma sürecine sivil katılımın sağlanması yine yarışma sürecinde olduğu için toplam süreç daha hızlı ve sağlıklı sonuçlanıyor.
Yarışma sonrası süreç jüriden çok ülkenin genel yasaları ile zaten korunuyor, jürinin herhangi bir rolü yok.
Yarışmaları mimarlık, peyzaj mimarlığı ve şehir planlama yarışmaları olarak sınıflamak mümkün. Alternatif öneriler de yarışmaya konu tasarım sorununu sorunsuz çözmesi durumunda elbette gerekirse 1. Ödülle de ödüllendirilebiliyor. Ancak sadece mimarlık kültürüne katkı sağlaması amacıyla, söz konusu tasarım sorununu çözmeyen yarışma projelerinin özellikle değerlendirilmesi mümkün değil.
Yarışma hazırlığı Türkiye’dekinden oldukça farklı ve ayrıntılı yapılıyor. Yarışma programı ve arsa verileri son derece titiz ve esnemesi mümkün olmayacak şekilde hazırlanıyor. Tasarım aşamasında tasarımcılara şartnamede muğlak yerler (program, mülkiyet, yarışma sınırı gibi) bırakılmıyor. Her konu oldukça net ve ayrıntılı olarak tanımlanıyor.
Tüm bu işleri yapmak için kamu kurumları dış kaynak kullanıyor. Bir başka deyişle işi yarışma şartnamesi hazırlamak ve yarışma süreçlerini yönetmek olan ofisler ortaya çıkmış durumda.
Bavyera eyaletinde 2015’te 105 yarışma açılmış, bunlardan 5 tanesi açık yarışma, 50 tanesi ön seçimli, kalanlar ise özel sektörün yaptığı yarışmalar. Bu, o yıl üretilen toplam kamusal yapı stokunun yaklaşık %40’ı. Önemli kamusal yapı ve alanların tümü zaten yarışma yoluyla yapılıyor.
Bavyera’da mimarlar odasına kayıtlı 26.000 mimar var. Kayıtlı olmayanlar da yaklaşık eşit sayıda. Yarışmalara ilgi duyan mimarlık ofisleri ise toplam mimarlık ofislerinin sadece %10’u.
Kamu, toplam mimari proje bedeli 207.000 Euro’nun altındaki işler için nasıl verdiğini ve hangi kriterlerle verdiğini açıklamak üzere doğrudan verebilir. Bunun üzerindeki rakamlarda ise ya yarışma ya da ihale yöntemini kullanmak zorunda.
Ancak ihale büyük oranda bedel üzerinden şekillenmiyor. İhale yönteminde bir puanlama sistemi devreye giriyor. Bu puantaj sisteminde çalışan sayısı, iş bitirme, ciro, ofis ekipman yazılımları ve portfolyo belirleyici oluyor. Bu puanlama sisteminde en az etkili olan proje bedeli. Çünkü mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin bedelleri federal yasalarla korunduğu için zaten en fazla %2-3 aşağı veya yukarı olabiliyor.
Yarışma sonunda işin 1.ödül sahibine verilme zorunluluğu yok. Proje süreci ve aşamaları ya da tasarımla ilgili nedenlerden ötürü, idareler ödül grubundaki herhangi bir proje ile yollarına devam etmekte serbestler. Sadece bazı durumlarda oy birliği ile seçilmiş 1. Ödüller uygulanmak zorunda.
Ödül sayısı istendiği kadar olabilir ancak herhangi bir şekilde mansiyonlardan birine işin verilmesi söz konusu değil.
Almanya’da mimarın verdiği hizmetler 9 aşamada sınıflandırılıyor.
1. Ön hazırlık
2. Ön konsept tasarım
3. Konsept tasarım
4. Kesin proje
5. Detay ve uygulama projesi
6. Teknik şartnameler
7. İhale dosyası
8. Mesleki kontrol
9. Garanti süresi
Alman federal sisteminde (Oda değil) mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin fiyatlarının belirlenmesine yarayan bir el kitabı var. Bu el kitabına göre, mimar 9 aşamadaki hizmeti de verirse alacağı toplam bir bedel var. Bu 9 kademeden bazılarının verilmesi durumunda ise bedel ona göre değişiyor. Mühendislik hizmetlerinin mimarlık hizmetleri ile bir ilgisi yok, aynı kitap mühendislik hizmetlerinin verilmesini de ayrıca tanımlıyor.
Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi m2 üzerinde belirlen bir proje fiyatlandırma sistemi var. Mimarın 9 aşamadaki hizmetlerin tümünü de vermesi durumunda alacağı ücret toplam yapı maliyetinin yaklaşık %10’u. (yapı tipi, büyüklüğü elbette değiştiriyor, burada bahsi geçen kaba bir ortalama) Mühendislik hizmetlerinin de eklenmesi durumunda bu oran yaklaşık %20’ler mertebesinde. (9 aşamanın tümünün ve hatta mesleki kontrollüklerin de dahil olduğunu vurgulamakta yarar var.)
25.000 Euro’nun altındaki yapı maliyeti rakamlarında proje hizmeti bedeli belirlenmesinde bir sınırlamak yok. 25.000.000 Euro’nun üzerinde yapı maliyeti olan durumlarda ise 25 Milyon Euro’nun proje bedellerinin altına düşmemek koşuluyla hizmet bedeli pazarlıkla belirlenebiliyor.
Mimarlar tarafından hiç tercih edilmese de bazı durumlarda idareler, yarışma kazanıldıktan sonra, uygulamayı yapacak adayla (ödül grubundan herhangi birisi olabiliyor) belirli bir hizmet aşamasına kadar (9 aşamadan) anlaşmak isteyebilir. Yarışma kazananlarından herhangi birisi ile anlaşan idare, bu durumda üçüncü aşamaya kadar olan hizmetleri alıp, geri kalan hizmet kalemlerini başka bir mimara verebilir. Bu Alman yasalarına göre telif haklarının ihlali anlamına gelmiyor.
Bu durum aslında idarelerin 1. Ödül sahibi ile anlaşamamasının önemli nedenlerinden birisi. Mimarlar, doğal olarak kazandıkları yarışmada sürecin 9 aşamasında da bulunmak istiyorlar. Ancak Almanya’da bunun tersi de mümkün.
Tamamlanan yapı 5 yıl boyunca yüklenicinin garantisi kapsamında. Bu süreç zarfında yapıda oluşan aksaklıklar mimar tarafından kontrol ediliyor ve idareye raporlanıyor. 5 yılın sonunda yapının uygun şekilde çalıştığına dair raporla birlikte bu hizmet sona eriyor.
Ülkemizde idareler genç ve deneyimsiz bir müellifin 1.Ödülü kazanmasından genelde çekiniyorlar. Benzer çekincelerin olabileceği düşüncesiyle varsa şartnamede ne tür şartlar öne sürülüyor? (belli bir yıl mesleki deneyim şartı yada iş bitirme belgesinin aranması gibi)
Bu Almanya’da da çok çekinilen bir konu, bu nedenle yarışmaların çok önemli bir bölümü ön seçimli olarak organize ediliyor (2015 yılında 5 açık 50 ön seçimli). Ön seçimli yarışmalarda bazen bir çok genç ve orta yaşlı ofisler dahi seçim kriterlerini yerine getiremiyor. (Bu kriterlerden söyleşinin çeşitli yerlerinde bahsedildi.) Bu durumun oluşturduğu sonuç Almanya’da genç mimarlık ofisleri için fırsat eşitliği sağlanması adına üzerinde durulan bir konu. Bazı yarışmalarda ön seçim kriterlerini geçmiş belirli bir sayıda genç mimarlık ofisi bir kategoride, daha tecrübeli olanlar başka bir kategoride toplanıyorlar. Daha sonra toplanan bu gruplardan kura yöntemiyle değişken oranlarda yapılan çekilişle ön seçime katılacaklar belirleniyor.
Bu yönteme itiraz eden hatırı sayılır ofisler de var. Bunlar ağırlık olarak köklü ama küçük ofisler. Genç mimarlara yapılan pozitif ayrımcılığın üst jenerasyon ofislere de yapılması gerektiğini savunuyorlar.
Problemin zorluğuna, büyüklüğüne ve yerine bağlı olarak çok farklı seçim kriterleri oluşturulabiliyor. Örneğin, proje alanına yakın bir ofis olması; yakın bir yerde ortak ofisle beraber hareket edilmesi; daha önce benzer konuda ve büyüklükte yapı yapmış olması (çoğu zaman bu referansın yakın geçmişte -3 ya da 5 yıl gibi-tamamlanmış olması bekleniyor.) ofis büyüklüğü ve cirosu bu konuda kriter olabiliyor. Bu kriterleri bir puanlama yöntemiyle geçen ekipler toplam ön seçim listesine girecek ekip sayısından fazlaysa, tüm isimlerin katılımıyla bir çekiliş yapılarak nihai liste oluşturuluyor.
Türkiye’deki bu örneğe Almanya’dan bir örnekle yanıt verilebilir: Küçük bir belediye binası yarışmasında kent meclisi mevcut yapının yıkılarak yenilenmesi ya da korunarak yenilenmesi kararını vermiyor. Ön seçimli olarak tasarlanan yarışma süreci yıkarak yeniden yapma ve koruyarak eklenme stratejilerini yarışmacılara bırakıyor. Ancak her iki strateji için de iki ayrı kategoride ayrı ayrı ödül veriyor. İdare, yarışmadan sonra ödül kazanan iki gruptan birisi ile uygulamaya gidebiliyor. Bu yöntemde yarışmacılar iki gruba ayrılmıyor, yapının korunması ya da yıkılması kararı yarışmacı tarafından veriliyor. Seçilmiş olan 20 yarışmacının kararı da, idarenin yıkmak ya da korumak üzerinden vereceği karar sürecine bir katkı olarak görülüyor.
Bizdekinin aksine soru cevap süreci yarışmacılarla yüz yüze düzenleniyor ve bu oturuma da kolokyum deniyor. Bu oturumdan önce yarışmacılar sorularını yazılı olarak da jüriye aktarabiliyor. Kolokyum (soru cevap oturumu) sırasında yarışmacılar serbest şekilde yarışma organizatörünün (jüriden bağımsız ve oy hakkı olmayan) yönettiği oturumda soru sorabiliyor.
Genelde daha önceki süreçler iyi hazırlandığı için bu tip görüş ayrılıkları oluşmuyor. Oluştuğunda ise bu farklı görüşlerin yarışmacıların önünde, birinci elden gözlemlenmesi daha kesin ve daha muğlak durumların açıklığa kavuşması için değerli bulunuyor.
Yarışmalarda çoğu zaman bir inşaat bütçesi verilmiyor. Ancak işverenin tedirgin olduğu durumlarda inşaat bütçesi –yasal bir bağlayıcılığı olmaksızın- şartnameye girebiliyor. Yarışmacı yapının m2 maliyeti ile ilgili bir çalışma yaparak yarışma aşamasında bildiriyor.
Yok.
Yüksek oranda memnun.
İdare tarafından görevlendirilen raportörlük ofisi şartnamenin yasalara uygun şekilde hazırlanmasından sorumlu. Bu ofisin görevleri arasında şunlar var:
Hazırlık aşamasında:
Ön seçim süreci:
Yarışma sürecinin sonunda:
Seksenli yıllardan önce mimar ve yarışma sayısı azken, tıpkı Türkiye’de şimdi olduğu gibi raportörler idarelerden, geçici teknik personelden ya da oda yetkililerinden seçiliyordu. Ancak sayının artması ve şartnamelerde yapılan yasal hataların geri dönülmez sorunlar sebep olması nedeniyle idareler zaman içinde yarışmaları organize eden profesyonel gruplarla çalışmaya başladı. Bugün Bavyera Eyaleti’nde sadece bu işle ilgilenen 10, Münih’te ise 5 profesyonel ofis bulunuyor.
Yarışma jürisinden bağımsız, sadece bu dosyaları seçmek için toplanmış 2 ya 3 kişilik gruplar seçiyor. Bu seçim şahitler huzurunda yapılıyor. Bu kişileri idare ve oda belirliyor.
Jüriyi idare ve mimarlar odası ortak akılla belirliyor, katı bir kuralı yok.
Jüri olmak içi belirli bir kriter yok. Sadece meslek insanları değil meslek dışından kişiler de jüri üyesi olabiliyor. Jüriyi idare ve Mimarlar Odası beraberce belirliyorlar. Ancak jüri yapısında ne olursa olsun meslek insanlarının (mimar, peyzaj mimarı, şehir plancı) en az bir kişi fazla olması gerekiyor.
Yarışma hazırlık ofisi tarafından hazırlanan şartnamenin jüri tarafından gözden geçirilmesi ve geri beslemenin yapılması ilk aşama. Soru cevap “kolokyumu” ikinci aşama. Projelerin değerlendirilmesi üçüncü aşama.
Özellikle ön seçimli yarışmalarda ve başvurusu sayısının 10-20 civarında olduğu açık yarışmalarda 1, en fazla 2 gün. Açık yarışmalarda ve başvuru sayısının yüksek olduğu yarışmalarda en fazla 3 gün çalışılıyor. 3 günü aşan çalışma süresi yok. Ancak bu cevabı yarışma teslimleri sonrasında, yarışma hazırlık ofisinin oldukça titiz bir raportörlük çalışması yaptığını hatırda tutarak okumak gerek.
Bahsi geçen disiplinler herhangi birisi gibi jüride bulunabilir, ancak bu bir zorunluluk değil. Statik, mekanik ve elektrik rapor ve/veya müelliflik belgesi istenmiyor.
Jüri dışında –idareden de olsa- herhangi birisinin seçimde bir etkisi yok. Ancak idarenin çalışanları ya da görevlendirdiği kişiler jürilerde (asli) yer alabilir. (elbette bu söyleşide tanımlanan jüri kompozisyonuna uygun olarak)
Almanya’da bir mimarlık hizmetinin hangi fiyatlarla verileceği federal yasalarla tanımlanmış durumda. Yarışma ya da ihalede Türkiye’de bildiğimiz anlamda pazarlık söz konusu değil.
Şartnamede tanımlananlara uygunluk en belirleyici seçim kriteri. Yarışmalarda jüriler öncelikle “jüriyi hayretlere düşüren” “son derece yenilikçi sözü olan” projeleri seçmek için özel bir çaba sarf etmiyor. Ya da mimarlık kültürünün gelişmesi veya genç mimarların önünü açmak için, yarışma özelinde bir çaba harcamıyorlar. Ancak bir yarışma projesinin, şartnameye uygun olmak koşuluyla özel bir mimari sözü olması veya o yarışma kurallarına uygun olarak genç bir mimarlık ekibi tarafından hazırlanmış olması veya hazırladığı proje ile mimarlık kültürünün gelişmesine de katkıda bulunuyor olması elbette göz ardı edilmiyor.
Eğer ön seçimli bir yarışma ise yarışma katılımcısı ofis ister genç bir ofis olsun isterse daha tecrübeli bir ofis olsun zaten bir önceki aşamada işi şartnamede tanımlanan niteliklere göre yapabileceğini yarışma organizatörlerine anlatmış durumda. Bavyera’da 2015’te açılan 105 yarışmanın 5’inin açık, 50’sinin ön seçimli olduğunu düşünürsek aslında cevap belirginleşiyor.
Almanya’da kuralları belli olmayan iş yapılmıyor. Mülkiyet sorununu bizdeki gibi algılamak mümkün değil.
Hayır. Yapı yapmak söz konusu ise lisanslı olmak gerekiyor, bir mimarlık öğrencisinin mezun olmadan Oda’ya kayıt olup lisans alması mümkün olmadığı için lisanslı olması da mümkün değil.
2 yorum
Sorunumuz şu: Tabloyu genel okumak yerine, kendi canımızı yakan tarafını alıp öne çıkarıyoruz. Yarışmacı olunca, mekanik & elektrik ve statik raporları; idare olunca 1. Ödül’ü uygulamamak veya yarışma projesi sonrası uygulama işini başkasına vermek; jüri olunca çalışmaların 2 günde tamamlanması bu müthiş sistemden alınıp kopartılıp öne çıkarılabiliyor. Oysa sistem kendi içinde, Almanya koşullarına göre kapalı olarak tasarlanmış ve çatır çatır da çalışıyor.
Daha genel ve de öte yandan da daha yerel bakmak lazım.
Aklın yolu bir derler. Bir kez daha doğru olduğunu gördüm. Her zaman statik, mekanik ve elektrik raporlarının verilmesini saçma bulurdum. Yukarıdaki yazıda Almanya’da istenmediğini gördüm . Çok gereksiz ve zaten zamanla yarıştığınız bir süreçte yarışmacıları anlamsız bir şekilde hamallık yaptıran bir uygulama. Diğeri ise yarışma sonrasında pazarlık yapılmaması, fiyat ne ise o uygulanıyor. İdareler binayı inşa ederken mülki amirin odasına harcanan parayı görmüyorlar ama o binayı tasarlayan mimar ile 5-10 bin TL için kıran kırana pazarlığa giriyorlar. Sonuç olarak onlar bu yüzden Almanya, bizim halimiz ise ortada.