MELT’in yürütücüleri Cemre Önertürk ve Ege Çakır'ın tasarladığı Ara[o]da mekan yerleştirmesi, 7-12 Mayıs tarihleri boyunca Ka Görsel Kültür ve Sanatsal Düşünce İçin Mekan’da sergilenecek.
İnterdisipliner tasarım stüdyosu MELT’in yürütücüleri Cemre Önertürk (Y.Mimar) ve Ege Çakır (Y.Mimar), sorgulamaya açtıkları aradalık kavramını hareketli bir mekânsal yerleştirmeye dönüştürüyor ve bir Avrupa Birliği projesi olan Culture Civic: Külltür Sanat Destek Programı tarafından finanse edilen Ara[o]da’yı sergi ortamına taşıyor. Sergi 7-12 Mayıs boyunca Ka Görsel Kültür ve Sanatsal Düşünce için Mekan’da görülebilir.
Ara[o]da çıkış noktası olarak çağdaş “git(eme)me-kal(ama)ma” ikiliğini merkeze alır. Yaşanılan coğrafya koşullarının sebep olduğu bu ikilik, yerleşme/yer değiştirme kararının potansiyeline ulaşma kaygısı taşıyan bireyler üzerinde yarattığı ağırlığı ifade eder. Çoğumuzun aşina olduğu bu ikiliğin, daha keskin bir ifadeyle ikilemin sorunu, ideal olan meskeni edinme arayışının mutlak bir dikotomi olarak ele alınmasıdır. Kararın yöneliminden bağımsız olarak, her durumda bireyleri söz gelimi “seçtikleri” yere yabancılaştıran bir “aradalık hali” mevcuttur. Bunu göz ardı eden tüm dikotomik yaklaşımlar, gitmeme ve kalma arasındaki kritik nüansa yer ve söz açan aradalık halinin getirdiği potansiyelli alanın üstünü örter. Ara[o]da, bu aradalığı insan ölçeğinde somut bir olgu olarak ele alır ve “ne burada ne de orada olma” olgusunun tezahürünü/temsillerini üretebilmek için mimari mekanı sanatsal ve söylemsel bir araç olarak kullanır.
Ara[o]da iki aşamalı bir yerleştirme olarak kurgulanmıştır.
Birincil ve kapalı haliyle hareketli bir sergi duvarı formunda ve sergi mekanının doğal bir parçasıdır. İçine girilebilen hareketli duvar, izleyiciyi “beyaz küpün” nötr atmosferinin aksine, kontrast yapıda kurgulanmış aradalık mekanını deneyimlemeye davet eder. Bu sıkışık iç mekân, hem çok tanıdık bir o kadar da yabancıdır. Aşina olmadığımız bir kurguyla bir araya gelen gündelik eşyalar, dar mekânın bütünleşik parçalarıdır. Bu kurgu, aradalığın huzursuz edici karakterini vurguladığı kadar, yaşam alanı içerisinde mekânın ve nesnelerin nerede başlayıp nerede bittiğine; birbirleri arasındaki gerilime, ve parça-bütün ilişkisine dair sorgulamalar açan bir örgüye dönüşür.
İkincil fazda, aradalıkların çokluğuna ve algısallığına işaret etmek üzere yerleştirme açılabilir yüzeyleriyle bir etkinlik platformuna dönüşür. Böylelikle ‘mekan içinde bir mekan’ olan Ara[o]da, aradalığın potansiyellerine kapı aralayarak izleyenlere müdahale edilebilir, aktif bir iletişim zemini hazırlamayı hedefler. Böylelikle dönüşen mekân, bir duvar olmaktan çıkarak, aradalık kavramının farklı disiplinlere ait repertuarlar tarafından yeniden şekillendirilmesine, eğilip bükülmesine zemin hazırlayan bir araca/aparata dönüşür. Gündelik bir ikiliği insan ölçeğinde etkileşilebilen bir mekânsal deneyim haline getiren; farklı bağlamlarda hareket edip dönüşebilen; çevresini dönüştürürken kendini de yeniden şekillendirebilen bir araç.
Ara[o]da’nın tartışmaya açtığı aradalık kavramı, bu etkinlikte müzik disiplinindeki olası karşılıkları üzerinden ele alınıyor ve katılımcıları aidiyet-yabancılaşma üzerine eğilen bir performatif dinletiye eşlik etmeye davet ediyor. Yurt içi ve yurtdışı mecralarda sayısız konsere imza atan ödüllü flüt sanatçısı, ITÜ devlet konservatuarı profesörü Cem Önertürk, müzikte aidiyeti, tonal evrenler arası geçişlerle algıladığımız tınısal dünyaya karşı geliştirdiğimiz aşina olma hali olarak tanımlıyor. Kabul edip sahiplendiğimiz anda geçiş yaptığımız her yeni tınısal dünyanın ise duygusal dünyamızda boşluklara ve yeni adaptasyon süreçlerine yol açtığını, bu yabancılaşma-alışma dinamiğinin de tekrarlayarak sürekli devam ettiğini tarihte farklı zaman ve mekânlarda bestelenmiş eserler üzerinde sıçramalar yaparak bir anlatı eşliğinde icra ediyor. Önertürk, dinleyicileri tonal evrenler arasındaki tınısal ve duygusal aradalıklar ile enstrümanların çakışan ve dönüşen ontolojik kimlikleri üzerinden çıkaracağı müzikal yolculuğa eşlik etmeye çağırıyor.
Ara[o]da’nın tartışmaya açtığı aradalık kavramı, bu etkinlikte göçmen ve göç(e)meyenler ikiliğini merkeze alıyor ve ikiliğe göç paradigmasını oluşturan grift yapı taşları olarak bir arada bakmayı öneriyor. Göç üzerine üretilen akademik kavramları kişisel deneyimleriyle harmanlayan Buradan Göçerken Podcast’in yaratıcıları Ekin Güner ve Serenay Kaykaç, iki göçmen akademisyen ve etkinlik yöneticileri olarak, gitme-kalma dikotomisinin ötesine
geçmeyi ve aradalık deneyiminin benzeştiği durum, mekan ve kavramları birlikte keşfetmek üzerine görsel ve sözel bir yolculuğa çıkmayı hedefliyor. Dinleyicileri kalma halini özdeşleştirildiği hareketsizlik kavramının ötesinde “bireysel tercihler, yapısal dinamikler ve zaman içindeki yeniden üretimi kesişiminde” ele almaya dair kavramsal bir tartışmaya davet ediyor. Katılımcıların deneyimleri ve soruları ile şekillenecek olan etkinlik adına, izleyicilere
birlikte düşünme pratiğini paylaşmaya dair çağrıda bulunuyorlar.
Cemre Önertürk ve Ege Çakır