"Geç Dönem Osmanlı Mimarlığında Alexandre Vallaury’nin Yeri" konulu toplantı 22 Ekim 2015 saat 18:30'da Seda Kula Say'ın yönetiminde İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nde düzenlenecek.
Osmanlı levanteni mimar Alexandre Vallaury, 1880-1909 arasında gerçekleştirdiği dikkate değer onlarca projeyle tanınır. Buna paralel olarak, ülkenin Batılı anlamda ilk mimarlık eğitimi veren kurumu olan Sanayi-i Nefise Mektebi’nin mimari şubesinde, yirmi beş yıl boyunca mimari proje atölyesinin yürütücüsü olarak birçok mimar yetiştirmiştir. Bu bakımdan yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde, ülkenin mimari çevresinin oluşmasında imzası olan başlıca aktörlerdendir.
Uzun École des Beaux Arts eğitimi ve Paris deneyimi, Vallaury’nin mimar kimliğini biçimlendiren temel bileşendir. İstanbul’a dönüşünden itibaren ise, bir devlet politikası olarak yeni Türk ve Osmanlı sanatını formüle etmek, onu icra edecek mimar ve sanatçılar yetiştirmek amacını güden Osman Hamdi Bey ekibi içinde yer alması, Vallaury’nin mesleki çizgisini belirleyen ikinci etkendir. Bu güçlü altyapı ve ilişki ağı, Vallaury’i kilit pozisyonlara ve üretken bir kariyere taşımıştır.
Ancak bu başarının ardında yatan başlıca etken, belki de doğru zamanda doğru yerde oluşuydu. 1880’lerin başında Osmanlı mimarlık atmosferinin gündemini, Osmanlı-Türk mimarisinin tarihte kendini konumlandırabileceği yeni ve özgün tarz arayışları, büyük kentlerde yeni teknolojiyle gerçekleştirilmesi gereken altyapı ve imar işleri için acil uzman işgücü ihtiyacı, nihayet gittikçe artan sayıdaki farklı beklenti, köken ve politik görüşlere sahip sermaye ve iktidar sahiplerinin gereksinim ve taleplerini uzlaştırabilecek tasarım çözümü talepleri belirlemekteydi. Beaux Arts Okulu mimarlık altyapısı, eklektik tasarım anlayışı ve Paris görgüsüyle donanmış olarak İstanbul’a dönen Alexandre Vallaury, bu beklentilere çözümler üretme kapasitesine sahip kişi olarak ortaya çıkmaktadır.
Ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.